Geçen
sezon 5 ayrı kıtadan çok sayıda
yabancı futbolcunun
forma giydiği ligimizde bu sene de
Brezilyalı
oyuncular ağırlıkta olacak. Özellikle son yıllarda Brezilya ekolünden en çok etkilenen kulüp olarak göze çarpan
şampiyon Fenerbahçe'nin mevcut kadrosundaki 7 futbolcusu Brezilyalı. Teknik direktörlüğünü de Brezilyalı Zico'nun yaptığı Sarı-Lacivertliler, aynı ülkeden Roberto
Carlos,
Alex de Souza, Eduardo Souza (Edu), Deivid De Souza, Türk vatandaşlığına geçen
Aurelio ve
Vederson ile birlikte Bursasporlu De Souza'nın da bonservisini elinde bulunduruyor. Önümüzdeki günlerde muhtemelen bir sambacı oyuncuyu daha renklerine bağlamaya hazırlanan Fenerbahçe, aynı zamanda
Sırp Mateja
Kezman, Ganalı Stephen
Appiah ve Uruguaylı
Diego Lugano'ya da forma giydiriyor.
Fenerbahçe gibi
Beşiktaş'ın da yabancı oyuncu
tercihi genellikle Brezilya'dan. Siyah-Beyazlılar, Kleberson ve Ailton'dan ağzı yanmasına rağmen
Bobo, Ricardinho ve Türk vatandaşlığına geçen Nobre'yle taraftarlarına samba yaptırmayı hedefliyor. Hırvat
kaleci Runje'yi gönderen Beşiktaş, bu üç Brezilyalı oyuncunun yanı sıra yine Latin futbolunun temsilcileri Şilili Tello ve Arjantinli Delgado'ya da sahip.
En son iki sezon önce Brezilyalı Conceicao'yu
transfer eden, ancak bu futbolcudan beklediği verimi alamayan G.Saray bu sezon da
Schalke 04'ün Brezilyalı yıldızı Lincoln'ü renklerine bağladı. Sarı-Kırmızı
ekip İsveçli Linderoth,
Cezayir asıllı İsmail Bouzid'i de transfer etti. Galatasaray'ın diğer yabancılarının kalıp kalmayacakları netleşmese de Kamerunlu
Song, Arjantinli Carrusca ve Hırvat
Tomas.
Trabzonspor ve diğer
Anadolu kulüplerinde ise yabancı oyuncuların menşeleri çeşitlilik gösteriyor. Anadolu'nun genelinde Brezilyalı ve Latin Amerikalı oyuncular kadar
Balkan ülkesi vatandaşı olan
futbolcular dikkat çekiyor. Trabzonspor'da Brezilya bayrağını, gönderilmesi gündemde olan kaleci Jefferson taşırken, Gineli Yattara ve Jabi, Hollandalı Musampa ve Sırp
Stepanov Bordo-Mavili formayı taşımaya devam ediyor.
80'lerde Yugolar, 90'larda Rumenler, şimdi de Latinler
Türk futbolunda son dönemlerde Balkan ülkeleri yerine Latin Amerikalı oyuncular söz sahibi olmaya başladı. 1970'li yılların sonlarında başlayan ve 1980'lerde zirveye ulaşan Yugoslav ekolü, zamanla yerini farklı üllkere kaptırdı. Toma Kaleperoviç, Branko Stankoviç ve Todor Veselinoviç gibi
teknik adamların birçok
şampiyonluk kazanmasının etkisiyle Zoran Simoviç, Cevad Prekazi,
Cevdet Şekerbegoviç, Sebrenko Repçiç ve Dusan Pesiç gibi futbolcularla uzun yıllar Türk futbolunda
pazar yeri bulan Yugoslavlar, 1990'lı yıllarda yine bir Balkan ülkesi olan Romanya'nın gölgesinde kaldı. Özellikle Gheorghe
Hagi ve Popescu'nun G.Saray'ın 2000 yılında
UEFA Kupası'nı kazanmasında büyük pay sahibi olması Romen oyuncuların kulüplerimiz tarafından daha fazla tercih edilmesini sağladı. Fakat futbolumuzdaki Romen rüzgarı
Yugoslavya kadar uzun soluklu olmadı. 2000'li yıllarda başta Fenerbahçe olmak üzere hemen hemen her kulübümüz daha çok Latin Amerikalı oyuncuları transfer etmek için adeta birbiriyle yarıştı. Sarı-Lacivertliler, Aurelio ile başlattıkları samba ekolüne hemen her yıl bir yenisini daha ekledi.
Özellikle Alex'in Fenerbahçe'nin kazandığı son iki şampiyonlukta aktif rol alıp geçen sezon gol kralı olması Beşiktaş ve Galatasaray'ın yanı sıra diğer kulüplerin de Latin Amerikalı oyunculara yönelmesine vesile oldu.