Türk basınının usta kalemleri,
Terim'in sahaya sürdüğü kadroyu
eleştirirken, taktik açısından da çılgınlık yaptığını yazdı. Ay-Yıldızlı ekibin, tek derdinin
Portekiz'i durdurmak olduğunu belirten otoriteler,
Arda'nın yedek kulübesinde oturtulmasını da anlayamadıklarını ifade etti. Takım olarak iyi mücadele edemediğimizin, maç boyunca kafaların hep
savunma hattıyla meşgul olduğunun altını çizen yazarlar, Ay-Yıldızlı ekibin yeterli aksiyonu gerçekleştiremediğinde hemfikir oldu. Zaman zaman geliştirilen atakların da rakibin sıkı markajıyla başlamadan bittiği, Terim'in oyunu açacak hiçbir girişimde bulunmadığı yorumları yapıldı. Terim'in en büyük hatasının başında duygusallığının geldiği de görüşler arasında yer aldı.
Rıdvan Dilmen, maç öncesi
Fatih Terim'in beraberliğe razı olabileceğini belirtirken, sahaya kazanmak için değil, Portekiz'i durdurmak için çıkan bir Milli Takım izlediklerini söyledi. Milli Takım'ın eski
teknik direktörlerinden
Mustafa Denizli de, Ay-Yıldızlı
futbolcuların top
rakipteyken koştuğunu belirterek, Terim'e de uyarı niteliğinde şu cümleyi kullandı: "Biz oynamak için daha çok koşarsak iş yapabiliriz."
Ahmet Çakar ise tek gol pozisyonu bulamadığımızı ifade ederek, "
Hani futbol
felsefemiz vardı? Demek bu felsefede yan toplardan da hiç bahsedilmemiş." eleştirisinde bulundu. Spor Servisi
Biz çok koşarsak iş yapabiliriz
Oyunu lehimize çevirecek işleri çok zor yapabiliyoruz. Koşmuyor muyuz, koşuyoruz. Fakat top rakipteyken koşuyoruz. Yani oynamak için, hücum etmek için değil, rakibi oynatmamak için daha çok koşuyoruz. Biz oynamak için daha çok koşarsak iş yapabiliriz. Portekiz'in
yıldızlarının şahsi oyunu
tercih etmeleri bizim için avantaj oluşturdu, fakat bunu da iyi kullanamadık. Portekiz'e kaybetmemiz
doğaldır, ancak oynadığımız futbol doğal değildi. Orta sahadan vurabileceğimiz bir Portekiz vardı karşımızda, ama bu alanı hiç kullanamadık. Özetle iyi günümüzde değildik. Bu gruba mağlubiyetle başlamak kesinlikle bizi yıkmamalı. Mustafa Denizli,
Milliyet
Portekiz'i durdurmaya çalıştık
Karşılaşma öncesi Fatih Terim'e oyun başlamadan beraberliği verseler hemen kabul edecekmiş. Çünkü sahada kazanmak için oynayan bir
takım değil, sadece Portekiz'i durdurmaya çalışan bir
ekip vardı.
Mevlüt kenarda fazla kalınca Nihat ileride tek başına kaldı.
Hamit de savunmada kendini gösteremedi. Son dönemlerde bu kadar ezildiğimizi hiç görmemiştim. Kafa topuna çıkamıyorsunuz, hücum yapamıyorsunuz, kanatları kullanamıyorsunuz, pres yapamıyorsunuz. O zaman yenilgi de kaçınılmaz oluyor. Terim'in orta sahadaki Emre, Hamit ve
Aurelio üçlüsünü bozmaması gerek. Dün gece Terim'in en büyük hatası buydu. Rıdvan Dilmen, Milliyet
Bazıları esas, bazıları üvey evlat...
Uzun yıllardır
A Milli Takım'ı bu kadar aciz görmedim. Yenilebiliriz, fark etmez; ama insan biraz top oynar, mücadele eder. Mesela bir
Tuncay var, Fatih Terim nasıl sabretti ona? Allah'ın yardımıyla 5-0 bitecek maç 2-0 bitti. Peki, bütün bunlarda Fatih Hoca'nın günahı yok mu? Kesinlikle var. Çünkü bazılarına esas evlat, bazılarına üvey evlat muamelesi yaptı. Eğer Emre Belözoğlu'ndan
beyin olursa, siz gerisini düşünün
karaciğer, dalak, safrakesesi nasıl olur. Biz bu takımla gruptan çıkarsak futbol adına ayıp olur. Diyeceksiniz ki, bu mağlubiyetten sonra alacağımız iki galibiyetle çıkarız. Evet çıkarız; ama takımda o hava yok.
Erman Toroğlu,
Hürriyet
Yan toplardan hiç bahsedilmemiş
Hani
sistem takımıydık? Neredeyse tek gol pozisyonu bulamadık. Hani futbol felsefemiz vardı? Herhalde bu felsefede ileride topu tutamama, yerleşememe, göbekten yarılma gibi basit şeyler atlanmış. Demek bu felsefede yan toplardan da hiç bahsedilmemiş. Eğer bir ülkenin
milli takımının santrforu,
İstanbul sokaklarına çıktığında halkın yüzde 99,9'u tarafından tanınmıyorsa o milli takım 'çakma' milli takımdır. Bırakın pozisyon bulmayı, ileride iki top yapamadık. Yediğimiz ilk gole bakın, sonra da felsefemize bakın. Karnıyarık gibi kaldık.
Pepe aldı, verdi, ilerledi, göbekten deldi, tekrar verdi, tekrar aldı, golü attı. Ne güzel felsefe değil mi? Ahmet Çakar,
Sabah
Hakan ve Yıldıray'sızlık kararı gibi!
Bırakın
spor yazarlarını, eski teknik adamları, futbolu yeni bırakmış
futbolcuları sokaktaki adam bile aynı şeyi söylüyor ve düşünüyordu.. Nasıl olur da
Servet-Gökhan ikilisi yan yana oynardı? Ve nasıl olur da uluslararası bir turnuvaya katılacak takımımızın ilk onbirinde "
hedef santrfor" bulunmazdı? Scolari ve Terim'in basın toplantıları vardı.. Terim kendi normalinin ve doğasının ötesinde neşeli, esprili bir görüntü çizdi. Gereğinden fazlaydı hocam! Tıpkı maçta oyunun kontrolünü gereğinden fazla rakibe bıraktığımız gibi. Tıpkı Hakan'sızlık kararını alırken, Yıldıray'ı ilk onbirde deneyip evine yollarken yaptığınız gibi. Gereğinden fazlaydı. Altan Tanrıkulu, Hürriyet
Gökdeniz ve Arda kulübede oturtuldu
Laf aramızda, Portekiz de
Ronaldo'su dahil, abarttığımız kadar büyük bir takım değildi dün. Kaybettiğimiz toplarla buluşup çabucak pozisyonlara girdiler. Bedavadan iki golle keyiflendiler.
Türkiye'nin temel sorunu top kaybı. Ayağında top tutacak adamlar var bu kadroda. Gökdeniz ve Arda mesela. Ama onları da kulübede tuttu Fatih Hoca. Elbet bir bildiği vardır. Bizim de gördüğümüz var, anlaşamıyoruz! Kullandığımız beş korner ve öteki duran topların çoğunu tek adrese gönderdik: Portekiz kalecisi Ricardo'ya! O da armut gibi topladı. Yola çıkarken Türkiye'de bırakılanlar, sonra kamptan gönderilenler gelmiyor mu aklınıza? Benim aklıma geliyor. Atilla
Gökçe, Milliyet
Alex Frei, açılış maçında sakatlanıp sezonu kapattı
Avrupa Futbol Şampiyonası'nda A Grubu'nda Türkiye'nin rakiplerinden
İsviçre'nin kaptanı Alex Frei, açılış maçında yaşadığı
sakatlık nedeniyle turnuvaya
veda etti. İsviçre Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, Çek Cumhuriyeti'nin İsviçre'ye 1-0 galibiyetiyle biten karşılaşmanın ilk yarısında, rakip takımın
oyuncusu Zdenek Grygera ile girdiği ikili mücadele sonrasında dizinden sakatlanan Frei'ın, 6 hafta sahalardan uzak kalacağı bildirildi.
İsviçreliler, Türkiye'nin futbolunu beğenmedi
Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki ilk maçında Portekiz'e 2-0 yenilen Türkiye için İsviçre
gazeteleri ağır eleştirilerde bulundu. Ülkenin en büyük tirajlı gazetesi L'equipe manşetine, "Portekiz, zayıf Türk ekibini ezdi ve çeyrek
finali büyük ölçüde garantiledi'' başlığını atarken, içeride şu açıklamalara yer verdi: "Bizim hatırladığımız
Türk Milli Takımı bu değil. Türkiye, 2002 Dünya Kupası'nda üçüncü olmuş ve dünyaya
ümit vaat etmişti. Sekiz yıl aradan sonra
Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını elde etti ama Portekiz karşısında sergiledikleri futbolla buraya ne için geldiklerini, ne aradıklarını anlayamadık. Fatih Terim'in ekibi dün statta ne kadar hatalı ve ne kadar eksik olduklarını gösterdi. Özellikle orta alanda çok zayıftı. Olağanüstü Aurelio dışında teknik olarak rakiple mücadele etmekten yoksundular. Portekiz oyuna 20. dakikadan sonra ağırlığını koydu. İlk 20 dakika Türklere top hakimiyeti ve hayal kurma şansı verdiler. Portekiz maçtaki temposunu artırınca, iki takım arasındaki teknik fark ortaya çıktı." İsviçre Kantonu'nun en önemli spor gazetesi Le Matin de maç yorumunda, Portekiz'in, Türkiye karşısında kendisini gösterdiğini yazdı. Gazete, Fatih Terim'in sahaya
sürpriz 11 çıkarmasını da eleştirdi. Spor Servisi
Nihat: Kendimi hiç beğenmedim
A Milli Takım'ımızın en büyük gol ümidi
Nihat Kahveci, Portekiz karşısında oynadığı futbolu hiç beğenmediğini söyledi. Nihat, forvette yalnız kaldığı şeklinde yöneltilen soruya, "Önce bunlar konusunda değerlendirme yapmam için iyi oynamam gerekiyor. Ben Portekiz karşısında kendimi hiç beğenmedim. Bu yüzden oyunumuz hakkında, forvette yalnız kaldığım şeklindeki değerlendirmeler konusunda konuşmak istemiyorum." dedi.
Nihat, İsviçre ile oynayacağımız maçın final niteliğinde olduğunu söyleyerek, "Belki de 4 puanla çıkabiliriz ama önce İsviçre'yi yenmemiz gerekiyor." diye konuştu. Portekiz karşısında gol pozisyonlarına girmekte zorlandıklarının altını çizen yıldız futbolcu, "Portekiz'in gücünü biliyorduk. Buna karşın elimizden geleni yaptık. Çok gol pozisyonuna girdiğimiz söylenemez. Ama onlar da çok iyi oynamadı. Sadece mücadele ettiler ama önümüzde iki tane maç daha var. İkinci yarıda beklenmedik bir gol yedik ve beraberlik için bastırırken, son dakikada kalemizde ikinci golü gördük." ifadelerini kullandı.
Portekiz'in turnuvanın en güçlü takımlarından biri olduğuna dikkat çeken Nihat sözlerini şöyle tamamladı: "Herkes bizden iyi şeyler bekliyordu ama maalesef futbol bu. Böyle sonuçlar var. Sonuçta Avrupa Şampiyonası'nda oynuyoruz, rakibimiz çok güçlüydü. Gol yememek önemliydi. İlk golü yiyince oyundan koptuk biraz, son dakikada da kontrataktan gol yedik. Üzgün değiliz dersek yalan olur ama hemen hazırlıklara başladık. İsviçre ile final maçına çıkacağız. O maçı mutlaka kazanmamız gerekiyor. Çıkıp elimizden geleni yapacağız. Belki 4 puan da gruptan çıkmak için yeterli olacak. Ama hedefimiz 6 puan. Her şeyi yapacağız." Portekiz maçında ilk 11'de sahaya çıkan ve Fatih Terim'in beğenisini kazanan
Colin Kazım ise karşılaşma sonrası şunları söyledi: "Ronaldo dünyadaki en iyi oyuncu, bir gün onun gibi oynarsam çok mutlu olacağım. Portekiz bütün istediklerini yaptı. Biz ise şans bekledik. Onlar herkesi yenebilir, grubun en iyi takımı." Milli Takım'ın savunmada ayakta kalan tek ismi Hamit Altıntop da turnuvanın esas çarşamba günü İsviçre ile Basel'de yapacakları maçla başlayacağını söyledi.
Gurbetçi futbolcu, "Portekiz kesinlikle grubumuzun favorisi, bizim için turnuva çarşamba günü başlıyor. İlk yarının belli bir bölümünde iyi işler yaptık. Fakat bazı
genç oyuncularımız Portekiz'in artan baskısına dayanamadı. Biz iyi bir takımız ve İsviçre'yi yenebiliriz. Sadece biraz daha dikkatli oynamalıyız." diye konuştu.
Öte yandan çarşamba günü evsahibi İsviçre ile karşılaşacak A Milli
Futbol Takımı, hazırlıklarını sürdürdü.
Basına kapalı idmanda futbolcuların neşeli oldukları kaydedildi.