Milli Takımlar Baş Sorumlusu ve
A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih
Terim,
Portekiz maçının çok önemli olduğunu; ama kaybetmenin ise dünyanın sonu olmayacağını söyledi.
Portekiz maçının son çalışmasını yapmak için geldiği
Cenevre Stadı'nda basın mensuplarının sorularını
cevaplandıran Terim, kimsenin hayal bile edemediği hedefler koyduğunu ve buna ulaştığını belirterek, 1996 yılında beşinci torbadan
finallere katıldığımızı, gol bile atamadan dönülse bile katılmanın çok önemli olduğunu kaydetti.
Terim, ''Biz arkadaşlarımızla birçok insanın hayal edemediği hedefler ortaya koyduk ve bunlara ulaşmayı başardık. 1996 yılında ilk defa
Avrupa Şampiyonası'na katıldık.
Turnuvada puan alamadık, gol bile atamadık; ama tarihte ilk defa katıldığımızı unutmamak gerekir. Ayrıca dünyada ilk
takım son torbadan çekilip, ilk kez bir
şampiyonaya katılmıştır. Bugün geldiğimiz noktaya bakarsak bütün arkadaşlarım final oynamaktan bahsediyor. Zaten hedefimizin nereye geldiği bu sürede en güzel şekilde ortaya çıkıyor. Zaten başka türlüsü de bize yakışmaz. Büyük konuşmak değildir bu sadece iddialı olmaktır. Ben buradaki büyük festivalin tadını çıkaralım istiyorum. Bugüne kadar Portekiz'e pek şansımız tutmamış. Son galibiyetimizi 1955'te almışız. Son üç maçta ise gol bile atamamışız; ancak biz kötü giden çok şeyleri çevirdik." dedi.
Terim, bir basın mensubunun Portekiz'in kaptanlarından biri olan ve eski öğrencisi Nuno Gomez'in kendisi hakkında övgü dolu sözler sarf ettiğini ve başarılar dilediğini hatırlatması üzerine duygulanan tecrübeli
teknik adam, ''Nuno Gomez çok önemli bir
oyuncu. Ayrıca kişilik olarak da önemli bir kişilik. Kendisiyle Fiorentina'da çalışmaktan çok büyük mutluluk duydum. Fiorentina'da çok önemli işler yaptığımızı düşünüyorum. Turnuvanın en iyi oyuncusu olmasını istiyorum. Ama bizim kalenin de kapalı olmasını istiyorum ona karşı. Uzun yıllar önce çalıştığınız insanın sizin hakkınızda böyle konuşması insanı gururlandırıyor." diye cevap verdi.
"SÜRPRİZ OLMAZ; TAKIM OLARAK MAÇA HAZIRIZ"
Tecrübeli teknik adam, basına açık çalışmalar yaptıkları için takım hakkında herkesin bir fikri olduğunu; bir
sürpriz olmayacağını da belirterek, şunları kaydetti;
"Kadromuzda hepsi birbirinden değerli oyuncular var. Şu anda takım olarak Portekiz'e hazırız. Aklımızda ve antrenmanlarda şekillendirdiğimiz bir oyun anlayışımız var. Bu oyun sistemine en uygun olduğunu düşündüğümüz arkadaşlar var. Futbolun bir sürprizler oyunu olduğunu kabul edersek. Biz kazanırsak sürpriz olacağını söylüyorlar; ama bunu ben söylemiyorum. Portekiz en iyi hücum eden
ülke takımlarının başında geliyor. Başlarında da Brezilyayı dünya şampiyonu yapmış çok kaliteli bir teknik adam var.
Oyuncu olarak da kadrosunda en formda oyuncular bulunan bir takıma karşı mücadele edeceğiz. Biz korkmuyoruz. Kazanarak da kaybederek de turnuvaya başlayabiliriz. Her sonuca hazırlıklıyız. Kazanmak da zaten gruptan çıkmanın anahtarı olmayacak."
Terim, bir basın mensubunun Scolari'nin kendisini övmesini nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine ise, ''Scolari'nin övgü dolu sözlerine teşekkür ediyorum. Ben de siz sormadan kendim kullandım onunla ilgili güzel düşüncelerimi. Kendisiyle ben Milan'ı çalıştırırken tanıştık ve iyi bir dostluğumuz oluştu. Üzerinde tartışılması ve konuşulması gereksiz olan bir teknik adam.'' diye cevap verdi.
Terim, turnuvanın
yıldızının hangi takımdan çıkacağının sorulması üzerine ise, ''İnşallah şampiyonada bizden de bir değil birkaç yıldız çıkar. Şu anda muhtemel yıldızları saymak bir diğerine haksızlık olur. Turnuva sonunda hep birlikte karar vereceğiz. Her maçtan sonra bir maçın adamı var. O bizden çıktığı sürece sorun yok." dedi.
Terim, turnuva ve Portekiz maçıyla ilgili olarak ise, ''Ben hedefi bir bütün olarak görüyorum. Bütünlüğün bir parçası olarak görüyorum Portekiz'i. 2004 Avrupa Şampiyonası'nda Portekiz ilk maçı kaybedip final oynamayı başardı. İnşallah biz kaybetmeden turu geçeriz. İlk maç olduğu için moral açısından önemli. Biz Portekiz maçını kazanıp buradan çıkarız diye bakmak realist olmaz. O yüzden bütün maçlarımız önemli." açıklamasında bulundu.
Bir basın mensubunun Katolik olan Scolari'nin dilek tuttuğu ve azizlerin biblolarını aldığını hatırlatarak, kendisinin bir dileğinin olup olmadığının sorulması üzerine ise, "Futbolun güzelliği burada. Dili, dini, ırkı, rengi ne olursa olsun insanları bir arada topluyor. İnançlara saygı duyuyorum. Herkesin kendine göre inançlı olması önemlidir. Scolari'nin adakları bizim maç için değil şampiyon olmak için adamıştır; ama benim böyle bir şeyim olmadı. Olsaydı samimi olarak bunu dile getirirdim." dedi.
Terim, ilk maç sonunda alınacak skorun oyun sistemini etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması ve Portekiz'in favori gösterilmesiyle ilgili olarak ise şunları söyledi; "Belirli bir oyun anlayışının üzerinde duruyoruz. Oyuncularımızı mümkünse hem A hem B planına alıştırıyoruz. Ben oyun içinde plan değiştirme olgunluğuna erişmiş takımların başarılı olacağına inanıyorum. Bir iki sürpriz oyuncu 11'de çıkabilir; ama bu size göre sürpriz olur.
Portekiz son şampiyonaların gediklisi bir takım. Baktığınız zaman inanılmaz bir tecrübeye sahipler. Fakat tecrübe kadar aç olmak da başka bir şey. Bunun için asıl önemlisi takım olabilmek. Her grup iyi bir takım olmayabilir; ama eğer iyi bir takımınız varsa bu iyi bir gruptur demektir. İyi bir
futbolcu grubuyla beraber olduğumu düşünüyorum. Takımı her şeyin üstünde tutan oyuncu grubu tecrübe açığını kapatabilir. Bazen başarıya
açlık önemli bir faktör haline gelebilir.
UEFA Kupası'nı kazandığımız zaman da turnuvalarda boy gösteren çok önemli tecrübeli oyuncumuz yoktu.
Ronaldo'yu formu ile yaptığı çıkışla attığı gollerle yaptığı aşamalarla kendisini
altın topa en yakın
aday olarak gördüğümü bir İtalyan kanalına söyledim. Ben iyi bir Kaka'cıyım. Bu
sezon Ronaldo'nun hak ettiğini düşünüyorum. Herhangi bir takımın herhangi bir oyuncusu Ronaldo ile oynarsa O'nu tutamaz. O yüzden direkt şu oyuncumuz Ronaldo ile oynayacak demiyorum. Ama durdurulması da gereken bir oyuncu olarak görüyorum."
Terim, son olarak ise, "Ben futbolu defans veya ofans diye ayırmıyorum. Futbol bir bütündür. Tarifi zaten defansla ofans arasında oynanan oyundur. Takım halinde yapılan
savunmaya ve takım halindeki hücumu önemsiyorum. Şöyle tarihe baktığımızda 11 oyuncu ile savunma yaptığımızda da rakibi durduramadık. Oynayan, oynamak isteyen ve topun kendisinde kalmasını sağlayan bir anlayışımız olduğu açıktır. Bu yüzden meslektaşım Scolari oyun anlayışımızı
Güney Amerika futboluna benzetmiştir." şeklinde konuştu.
CİHAN