Oktay hatalı mı?

Insanların başarısızlıklarına, şanssızlıklarına, yeteneksizliklerine kılıf bulmak için futbolu suçlaması yeni değildir.

Oktay  hatalı mı?

Son yıllarda attığı gollerden ziyade şike dedikodularında, teşvik primi söylentilerinde adını duyurabilen Oktay'a; düşüncemiz odur ki futbol inanılmaz bonkör davranmış, ayaklarının altına büyük fırsatlar sunmuştur. Geçmişe takılıp kalmamak, kendine duyduğu özgüveni yitirmemek adına 'Futbol nankördür' deyip kestirip atanları anlarız da; ülkenin en büyük kulüplerinde ve milli takımda oynayıp, milyonlarca dolar kazandıktan sonra düşüşe geçince futbolu ve insanları bir kalemde silip atanları anlamakta zorlanırız. Geçtiğimiz günlerde bir gazete klas santfor Oktay Derelioğlu'nun resimlerle ve kısa notlarla hayat hikayesini verdi. Haber gayet objektif olmasına karşın altında yer alan okur yorumları insanı hayrete düşürecek derecede ilginçti. Hatırı sayılır futbolsever, Oktay'da görülen büyük düşüşü ona değil değişik faktörlere bağlıyordu. Onunla ilgili yapılan haber ve yorumlar bizi bir anda 90'lı yılların sonuna götürdü. Merhum eşinin kendi eliyle hayatına son vermesinin ardından tüm Beşiktaş camiasının onu teskin etmek için varını-yoğunu ortaya koymasını hatırladık ve üzüldük. Ancak bir kareyi aktarmadan geçmenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz. O talihsiz olayın üstünden tam 5 ay geçtikten sonra bir gün hocanın odasına takım kaptanı girdi ve dilinden şu sözler döküldü: 'Ona daha ne kadar tahammül etmeyi düşünüyorsun?' Isim zikredilmeden sorulan bu suali Toshack'a ilettiğimizde Galli hocanın cevabı şu oldu: 'O büyük bir travma yaşadı ve hepimiz onun arkasında durmaya devam etmeliyiz!' Takım kaptanının sözlerini doğrusunu isterseniz hiç yadırgamamıştık; zira istisnasız bütün takım arkadaşlarının kanaati aynıydı. Yemekhanede çalışan bir-iki garsonun dışında tek dostu bile olmayan ünlü golcü, davranışları ve sözleriyle kendisine yardıma çalışan insanları neredeyse canından bezdirmişti. Şampiyonlar Ligi maçında Paris St. Germain'e 2 gol attığı gecenin sabahında askerlik yaptığı yerden kulübe geldiğinde üstü-başı perişan vaziyetteydi; çünkü sabah eğitiminde kendi ifadesine göre yerlerde süründürülmüştü. O öfkeyle Toshack'ın söylediği 'Böyle bir uygulamaya Rusya'da bile rastlanılmamıştır!' sözcükleri Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşmüştü. O karambolde nedense asker bir futbolcunun gece yarısı eğlence mekanlarında ne aradığı sorgulanmamıştı! Özel hayatında aldığı bir kararın neticesinde takım arkadaşıyla yaşadığı tatsızlık gazete sayfalarına yansıyarak Beşiktaş takımına zarar vermeye başlayınca gözden çıkarılan Oktay, oradan sonra geçen yaklaşık 7 senelik zaman dilimi içerisinde Antep'ten Trabzon'a, Fener'den Sebat'a, Samsun'dan Istanbulspor'a, Ispanya'dan Almanya'ya, Azerbaycan'a kadar neredeyse dolaşmadık kulüp bırakmadı. Bunlar arasından Azerbaycan dışında kalitesini yansıtabildiği yer olmadı, olamadı. Son yıllarda attığı gollerden ziyade şike dedikodularında, teşvik primi söylentilerinde adını duyurabilen Oktay'a; düşüncemiz odur ki futbol inanılmaz bonkör davranmış, ayaklarının altına büyük fırsatlar sunmuştur. Insanların nankör olduğuna nasıl ki şüpke yoksa, futbolda da büyük şanssızlıklar yaşanmadıktan sonra çalışan, sabreden hemen herkes bir yerlere uzanır fikrinde ısrarcıyız. Insanları yanılgıya düşüren en önemli nokta futbolu önemsemeyen bazı oyuncuların ulaştığı zirve olmaktadır. Hayat bazılarına sonsuz hoşgörü sunabilmektedir; ancak bizim konumuz kimin daha şanslı olduğu değil futbolun gereklerini layıkıyla yerine getiren insanlardan büyük çoğunluğuna futbolun gereken karşılığı vereceği noktasıdır. Futbol asla nankör değildir! Ancak futbolcular da yeteneklerinin altını biraz kültür, biraz tasarruf, biraz da insanlıkla doldursalar iyi olur. FATIH URAZ

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER