Önce 'Makûs Talihini Yenen Takım;
Sivasspor' demiştik bu sayfalarda. Sonra ise 'Dünyanın Bütün Sivaslıları Birleşsin!' diye temenni ettik.
Henüz bir sertifikası bile olmayan
teknik direktörleri var -ki aslında tam bir alaturka hocalık onunki. Yani, Avrupai tarzda bir hoca değil çünkü sadece hoca değil. Takımın öncelikle ağabeyi, sonra teknik direktörü, menajeri,
akıl hocası... Takımdaki oyuncuların evveliyatları da bir garip aslında. Çünkü hiçbiri üst düzey
takımlarda herhangi bir
şampiyonluk yarışının içinde bulunmamış ve bazıları küme düşmüş. Öyle ki birden çok küme düşenler bile var.
Sivasspor'un hikâyesi böylesi bir irrasyonaliteye dayanıyor biraz da.
İstanbul takımlarını tutanlar ne düşünür bilemem lakin
Anadolu takımlarını tutanlar biraz destekleyerek biraz da öykünerek bakıyorlar bu gidişe. Son
Trabzonspor maçı da gösterdi ki
futbolda en önemli unsurlardan birisi olan
psikolojik üstünlük Sivassporlu futbolculara iyice işlemiş.
İstanbul'da bir
Olimpiyat Stadı var. Kimilerine göre dünyanın en berbat stadyumu, kimilerine göre ise harika bir tesis. Tartışılmayan tek konu ise o stadın 15 milyonluk İstanbul şehrinde olmasına rağmen kolay kolay dolmayacağı. Bu
sezon Atatürk Olimpiyat Stadı'nı iki Süper Lig takımı birden, dönüşümlü olarak kullanıyor.
Kasımpaşa semt desteğini kaybettiği için, İstanbul Bş. Belediye ise olağan halinden dolayı boştan da öte bomboş tribünlere oynuyorlar. İşte bu noktada akla şu tespit geliyor: Olimpiyat Stadı'nı doldurabilecek belki de tek deplasman
taraftarı Sivaslılardır. Malum, İstanbul'da Sivas'takinin de üzerinde bir Sivaslı nüfus var. Hazır, takımları
şampiyonluk yolunda ilerlerken genelde alt gelir ve sosyal tabakada yer alan Sivaslıların, futboldaki İstanbul tahakkümüne karşı bir haykırışları olabilir bu gidişat.
Türkiye'nin kendine has futbol ortamında 5. şampiyonun çıkması -hatta o 4. şampiyonun tekrar şampiyon olması bile- neredeyse imkânsız. Bir atlıkarınca misali Süper Lig. Aslında hep aynı yerde dönüyor ama bazen birisi yükseliyor bazen de diğeri... Bu ortamda bir başka takımın şampiyonluk yarışında yer alması bile başlı başına bir muvaffakiyet. Son 10 yıllık süreçte önce G.Antepspor yaptı bunu; ardından G.Birliği. Ancak her ikisinin de taraftar desteği olmadı İstanbul deplasmanlarında. Hadi, Gençler'i anlayabiliyoruz ancak bir şehir takımı olan G.Antepspor'un deplasmanlarda bu kadar yalnız bırakılması anlaşılır bir şey değildi. O unutulmaz 4-3'lük F.
Bahçe maçında Kadıköy'deki Gaziantepspor'u desteklemeye gelen
seyirci sayısının 150-200 kadar olması hazin bir tablo idi. Oysa bir şehir, şampiyonluk peşinde koşan takımının peşinden koşmalıydı. Geçmişte bunu
Eskişehirspor,
Samsunspor ve
Kocaelispor taraftarları yaptılar.
Demem o ki, Sivasspor'un takım ve
yönetim tarafı tamam oldu. Şimdiyse sıra taraftar ayağında. Bu hafta oynanacak olan maçta tribünlerin nicelik ve niteliği belki de gidişatı etkileyecek. Evet, muhtemelen Sivasspor'u desteklemeye giden bir Yiğido, oyunculardan çoğunun adını bile bilmeyecek, belki hayatında ilk defa maça gidecek, 'kırmızı-beyaz; şampiyon-Sivas' dışında bir tezahürat da yapamayacak ama kendini temsil eden adamların yanında olacak. Futbol biraz da bunun için bir numara değil mi? Aidiyet, temsil etme...
Yiğidolar diş kontrolünden geçti
Sivasspor'un oyuncularına,
Bahçelievler Medicana Diş Hastanesi'nde ayrıntılı bir diş kontrolü yapıldı. Medicana Diş Hastanesi Ağız-Diş Sağlığı Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Dr.
Cengiz Bahçevan, Sivas'ın bu sezon Süper Lig'de büyük bir başarı sağladığını belirterek, ''Biz de Sivasspor'un başarılarına katkı yapmak istedik. Bu nedenle tüm oyuncuları diş kontrollerinden geçirdik.'' dedi. Bu arada dün antrenmanı ziyaret eden Samandıra'nın Sivaslı Belediye Başkanı Yusuf Büyük, Sivassporlu futbolcuların elde ettikleri başarı nedeniyle, Sivas halkının ihtiyacı olan birlik beraberliği sağladığını söyledi.
MEHMET YILMAZ