Ancak
Ronaldo, ne
Zidane gibi ne de
Maradona gibi tek başına takımını sırtlayıp
şampiyonluğa taşıyacak kadar değil. Tabii bu görüş
Euro 2008'de
Portekiz'in şampiyon olmasıyla değişir.
Felipe Scolari, Portekiz'i 4-3-3 formatında sahaya sürüyor. Portekiz, sağlam bir defansı, iyi bir orta sahası, süper kanat
oyuncuları ve kötü bir forvete sahip. Felipe Scolari gibi tecrübeli bir hocanın 6 yıldır çalıştırdığı Portekiz'in diğer önemli avantajı ise ilk 11'in değişmez isimlerinin milli olma ortalamasının 40'tan fazla olmasıdır.
Kalenin tek sahibi
Ricardo, çizgide çok iyi olurken, yan toplarda büyük sorun yaşıyor. Penaltılarda ise kalesini gole kapatıyor. Defansın iki stoperi Carvalho ve
Pepe, hava toplarında olduğu kadar, yerden de rakiplerine geçit vermiyor. Kornerlerde ileri çıkarak gol arıyorlar. Sağbek Bosingwa, oldukça hızlı bir oyuncu olup Ronaldo ile sağ koridoru adeta parselliyor. Defansın solu Portekiz'in sorunlu bölgesi. Solbek için Bruno Alves'in adı öne çıkarken, Bosingwa'ya yerini kaptıran Ferreira da solbekin alternatif ismi. Deco, sadece takımı yönetmekle kalmayıp, defans-ofans bağlantısını sağlarken, Petit ve Moutinho, orta sahanın ağır işçileri. Petit, uzaktan şutları ve bitmez enerjisiyle, Moutinho ise rakibi boğan presiyle Portekiz'in büyük kozları.
Sağ kanadın tek ismi Ronaldo, oyun içinde yer değiştirip sol kanada geçiyor. Sol kanat için ise
Quaresma ve Simao yarışıyor. Quaresma, Simao'ya göre bir adım önde bulunuyor.
Oyun stili olarak Ronaldo'ya benzeyen Quaresma, verdiği milimlik paslar, adam geçmesi ve şutlarıyla takımın
yıldız adayı. Forvetin tek ismi Nuno Gomes, Euro 2008 yolunda golcülüğünü çok konuşturamadı. 10 maçta 3 gol atan Gomes'in alternatifi hızı ve tekniğiyle dikkat çeken W. Bremen formasını giyen
Hugo Almeida. Portekiz'in diğer önemli bir avantajı ise güçlü bir yedek kulübesine sahip olmasıdır.
Nani, Velose, Meira kaliteli isimlere sahip.
HASAN CÜCÜK