2.05'lik boyuyla Türkiye'nin en uzun kadını olarak bilinen ve
yurt dışına
transfer olan ilk kadın basketbolcu olan Gülseren
Gönül, şimdilerde 50 metreyi bile yürümekte zorlanıyor.
AA muhabirinin
Ankara Spor Salonu'nda görüştüğü 61 yaşındaki Gönül,
küçük yaşlardan beri devam eden aşırı ve hızlı
büyüme rahatsızlığı nedeniyle
kemiklerinin yeterince kuvvetli gelişemediğini belirterek, ''Spor yapmaktan dolayı da eklem yerlerim kireçlendi ve ağrıyor. Çare yok.
Merdiven çıkmak bir tarafa, düz yolda 50 metreyi zor yürüyorum. Çoğu zaman taksiye biniyorum. O da bana
ekonomik sorun getiriyor. Hipofiz bezi iyi çalışmadığı için de 34 yıldır kortizonlu ilaç kullanıyorum. Bu da kemik dokunun şeffaflaşmasına ve çok kırılgan olmasına neden oldu. Oturup kalkmak bile problem benim için.
Allah yataklara düşmekten korusun'' diye konuştu.
Bugüne kadar yaşayabilmenin bile kendisine bir
hediye olduğunu anlatan Gönül, ''Benim gibi olan Halil İbrahim ve Hüseyin Alp
erken vefat ettiler ama çabalamak gerekiyor. Çabalarsan Allah karşılığını veriyor. Onların eşlerinden biliyorum ki büyüme rahatsızlığıyla ilgili hiçbir doktora gitmemişler'' dedi.
-''ANNEM VE BABAM İÇİN ŞÜKREDİYORUM''-
Küçükken çok uzun olmaktan utandığını ifade eden Gönül, yaşıtlarından farklı olmanın çok zor olduğunu söyledi.
Sokağa çıkmaktan korkup, ağladığını kaydeden Gönül, şöyle devam etti:
''Beni sokağa çıkmaya
babam
teşvik etti. Bugün ayağım 50 numara. Ben çocukken 42'den büyük baba ayağı yoktu. 9 yaşında babamın ayağını geçmiştim. Allah'a böyle annem ve babam olduğu için için şükrediyorum. Yobaz ailenin eline düşseydim mutlaka bir odaya kilitlenip toplumdan uzaklaştırılacaktım. Aksine ailem beni topluma alıştırmak için her türlü çabayı gösterdi. Onlara ne kadar teşekkür etsem az.''
Spor yaptığı için sosyal çevresinin genişlediğini ve huzura erdiğini dile getiren Gönül,
şampiyon olmanın mutluluğunu da yaşadığını kaydetti.
-''HERKES ÖNÜME PERDE OLDU''-
1976'da Avusturya'nın başkenti
Viyana'nın
takımına transfer olan Gönül, böylece Türkiye'nin, yurt dışına transfer olan ilk kadın basketbolcusu olduğunu belirterek, ''O yıl
Spor Bakanlığı, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü,
Basketbol Federasyonu herkes önüme perde oldu ve 'gitme, sen gidersen basketbol allak bullak olur' dediler. Beni yurt dışına transfer olmaya babam teşvik etti. 'Git kızım, cahil zannedilen Türk kızlarının ilk temsilcisi ol ki, görsünler Türk kızı başarılı bir
sporcudur ve üniversite okur' dedi'' diye konuştu.
En skorer
oyuncu olarak takımının Viyana eyalet şampiyonu olmasındaki en etkili isim olduğunu dile getiren Gönül, daha sonra İtalyan ve
Alman takımlardan
teklif aldığını, ancak
sezon bittiğinde
beyin zarının delindiğini ve büyümeyle ilgili 3
ameliyat olduğunu belirtti. Bu nedenle spora 3 yıl ara verdiğini kaydeden Gönül, ''3 yıl sonra
Beşiktaş ile sahalara döndüm ama 3 yıl benden çok şey götürmüştü. Çok sevdiğim Beşiktaş'ı şampiyon yapamadım. Sonra ODTÜ'ye geçtim ve kritik zamanlarda oyuna girdim. Kenarda oturmak da bana çok zor geldi. 33 yaşında ağlaya ağlaya basketbolu bıraktım'' dedi.
-''BUGÜN OYNASAM ÇOK FARKLI OLURDU''-
Gönül, ''Günümüzde artık 2 metre boyunda bir bayan görmek çok da zor değil. Artık sporcular son derece uzun oluyor. Sizin çektiğiniz sıkıntıları düşünürsek, yanlış zamanda doğmuşum diye düşünüğünüz oldu mu hiç?'' sorusunu şöyle cevapladı:
''Bugün oynasaydım, bu federasyonun gösterdiği ilgiden dolayı
Avrupa ve Türkiye'deki başarım çok farklı olurdu. Maalesef bizim zamanımızda spor, oyuncuların ve kulüplerin çabalarıyla vardı. Hiçbir
destek görmedik. Spor hayatımda üzerimden geçinenleri çok sonra fark ettim. Bugünkü koşulları dikkate alarak hiçbirimiz zerre kadar rahat edeceğimiz isteklerde bulunmazdık. Eski Ankara'nın soğuğunda, buzların sarktığı zamanlarda, galip geldiğimiz maçtan sonra bile 'hadi bizi
servis arabasıyla eve gönderin' demedik. Bunun için pişmanım, bu kadar harcamamalıymışım canımı.''
Basketbolu çok yakından olmasa da takip etmeye çalıştığını anlatan Gönül, Dünya Şampiyonası'nda 2. olan Türk Milli Takımı'na çok teşekkür ederek, ''Milli takım oyuncularımız, onları tepemde taşıyacak kadar büyük bir hediye verdiler. Onlar her sahaya çıktığında televizyonun sesini sonuna kadar açıp mahalleye dinletirdim. Bayrak benim,
toprak benim, kimseye kaptırmaya niyetim yok. Türk bayrağını şerefle göndere çektiren tüm oyuncularımıza, federasyona ve kulüplere teşekkür ederim'' diye konuştu.
-''ÇOCUK ÖZLEMİM VAR''-
Üniversite yıllarında kendisiyle evlenmek isteyenlerin olduğunu, ancak babasının okulu gerekçe göstererek izin vermediğini anlatan
Gülseren Gönül, 30'lu yaşlarımın başında bir arkadaşlığının olduğunu anlatırken, ''Bir
selama 'peki' dedim ama hiç bana göre değilmiş. Bir daha da kısmet olmadı.
Çocuk özlemim var. Çocukları çok severim, tüm çocuklar benim'' dedi.
Anne-babalara seslenen Gönül, sporun çocukların eğitimine engel olmadığını ifade ederek, ''Bana göre spor kırbaçtır. Çocuğun vakti çok olursa ödevini erteler ama spor olursa bir an önce ödevlerini bitirip spora gitmek ister. Zaten basketbol,
voleybol camiası genelde okuyan kesimden oluşur'' diye konuştu.
-''TÜRK KADINI MODERN OLMALI''-
Çocukların ev, el işinden
mükellef olacak şekilde eğitilmesi gerektiğini, iyi eğitilmezse gençlerin, kadın-erkek sıfatına geldiğinde beceriksiz, fedakar olmayan, işi bilmeyen bir durumda olacağını ifade eden Gönül, Türk kadınına da şöyle
mesaj gönderdi:
''Avrupa ya da
Amerika kadını
moderndir demiyorum ama Türk kadını modern olmalı. Modern deyince toplumun aklına sigara içmek,
içki yudumlamak, kılık kıyafette cıvıl cıvıl dolaşmak geliyor. Bana göre modern olmak el işinden, ev işinden, dinimizden
Kuran-ı Kerim'den, hukuktan, tıptan, ekonomiden haberdar olmak ve sorunları halletmek için bireysel çaba sarf etmektir. Oturduğun yerde şikayet etmek, dedikodu yapmak, laf üretmekle hiçbir şey olmaz.''
Erkeğin bedensel gücünden başka farkı yoktur.
Kadın çok çilekeştir, çok yük taşır. Çocuk doğurur, emzirir, büyütür, yedirir, içirir. Önemli olan bu iki insanın el ele vermesi. Çocuklar gibi
temiz düşünün. Karı-koca el ele verin. Doğurduğunuz çocukları mümkün mertebe kültürden nasipli yetiştirin'' dedi.
-''YUNUS EMRE'Yİ, AŞIK VEYSEL'İ YAŞIYORUM''-
Anne ve babasını kaybettiğini, hayatta kimsesinin kalmadığını dile getiren Gönül, basketbol oynarken herkesin başında olduğunu, şimdi ise kimsenin halini sormadığını söyledi.
Basketbol Federasyonu'na teşekkür eden Gönül, sözlerini şöyle tamamladı:
''Federasyon All
Star adı altında eski basketbolcuları buluşturuyor.
Sohbet ediyoruz. Onun dışında formasını giydiğim ya da giymediğim camiadan kimse arayıp sormuyor. Sıkıntılarım var ama 'nasılsın' diye gelip sorarlarsa o zaman söylerim, yeter ki güler yüz göstersinler. Emekli ve 61 yaşında biri olarak bazı ihtiyaçlarım var. Ben şu an Yunus Emre'yi, Aşık Veysel'i yaşıyorum. Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. Koyun verdi,
kuzu verdi, süt verdi.
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi. Kazma ile dövmeyince kıt verdi. Benim sadık yarim kara topraktır.''
AA