GSTV'nin yayınına katılan
Servet, kendisine sorulan sorulara ise şu cevapları verdi:
Baştan başlayarak
sezon başından bugüne gelecez ama öncelikle o 10 günlük
tatilden biraz bahsedelim. Nasıl geçti tatil?
Servet Çetin tatilini nasıl geçirdi?
Benim açımdan iyi geçmedi. Çünkü biliyorsunuz ben üniversite okuyorum. Aksilik oldu tam sınav dönemlerine denk geldi. Hep İstanbul'da olmak zorunda kaldım.
Okulumda biliyorsunuz Avcılar'da, kendi evim Kavacık'da hergün Avcılar'a gitmek zorunda kaldım. O yüzden benim için çok iyi geçmedi. Ya da pek fazla dinlenemedim ama ben bu tempoya alışkınım. Biraz kafamı dağıtmak isterdim ama problem değil. Sonuçta okuyarak iyi bir iş yaptığımı düşünüyorum. Okulu da bitirirsem, daha iyi bir iş başarmış olacağım. Dediğim gibi çok fazla dinlenemedim ama sonuçta çok güzel bir yerde
kamp yapıyoruz. Arkadaşlarımızla bir araya geldik. Burada dinleneceğim. Kampı hem çalışarak hem dinlenerek geçireceğim kampı.
Sınavlar nasıl geçti?
Çoğu sınavım iyi, bir tek fizik, matematik dersi var. Devamsızlıktan hoca beni bıraktı. Aslında diğer hocalarımız bana
yardımcı oluyordu. Sonuçta yaptığım iş çok yoğun. Benim konumumda bulunan diğer öğrencilerin dışında en çok okula giden benim. Bazı hocalar bunu gözardı ediyorr. Dediğim gibi benim konumumda olup da okula hiç uğramayan insanlar oluyor. Çünkü gerçekten çok yoğun tempoda çalışıyoruz. Siz de görüyorsunuz.
Evet nasıl ayarlıyorsun onu?
Avcılar'da okul
tercih etmemim sebebi kulübe yakın olması. Fırsat buldukça derslere gitmeye çalışıyorum. Hocalarımızdan çoğu bana yardımcı oluyor. Ama fizik ve matematik hocası beni devamsızlıktan bıraktı. Onun dışında da
sınavlarım iyi geçti.
Birçok
genç futbocu arkadaşlarımız yolun başında ya okul ya da
futbolu tercih etmek zorunda kalıyor. Birçok büyük yetenek okulu tercih etmek zorunda kaldıkları için kayboluyorlar. Servet Çetin bunun için en büyük örnek olsa gerek.
Aslında ben de futbol için düz lise okumak zorunda kaldım. Çünkü meslek lisesi okusaydım günümün bütün bölümü okulda geçecekti. O yüzden antremanlara katılamayacaktım. Ben de okul tercihinde bu sebepten dolayı düz liseyi tercih ettim. Okumanın ne kadar önemli olduğunu bildiğim için sonuçta o imkanda oldu.
Üniversite sınavına girdim, üniversite okumak istedim. Bence de çok da iyi oluyor. Sonuçta okuduğum bölüm
spor akademisi. Bir
futbolcunun gerçekten ileride sporla ilgilenmesi gerekiyorsa bir akademi diploması olması gerekiyor. Onu düşündüğüm için üniversiteye
kayıt oldum. 2. sınıftayım 4 senelik okuyorum. Bitirebilirsem ne mutlu bana olacak..
Buradan yola çıkarak futbolculuk sonrası yaşantın içinde ipucu alabiliriz de..
Futboldan sonrası konuşmak için çok
erken. Şartlar nasıl olur o zamana kadar onu kimse bilemez. Ya da futbolun içinde olmak istermiyim olmak istemezmiyim, o zaman antrenörlük nasıl olur, yorumculuk nasıl olur tam kestiremediğim için futbol sonrasını şimdi düşünmek çok erken. Ama ben bir üniversite diploması olmasını istediğim için eğer bu işi yapacak olursam da bir belgemin olmasını istediğim için okula kayıt oldum. Dediğim gibi o zamanlar geldiği zaman karar vereceğiz.
30 maç oynadı
Galatasaray ve o on günlük süre en azından vücudun dinlenmesi açısından önemli bir süreydi. Servet dinlendi diyebilir miyiz?
Dinlendim. Gerçekten bizim
takım olarak çok ihtiyacımız vardı dinlenmeye çünkü sezonu çok erken açtık. Çok erken form tuttuk. Son haftalarda biraz düşüşümüz oldu ama ben erken form tutmamızdan dolayı gerçekleştiğini düşünüyorum. Çünkü diğer
takımlar 16-17 maç oynarken biz yaklaşık 30 tane maç oynadık. Bu kolay değil gerçekten. Bir de
sakatlanan arkadaşlarımız oldu o yüzden hep aynı kadro oynamak zorunda kaldık. O yüzden dediğim gibi bayağı bir sıkıntı yaşadık. Bu dinlenme iyi geldi diye düşünüyorum ben. İnşallah bu kamp dönemi de iyi geçirir, ikinci yarıyı da iyi başlarsak bir yükselişimiz yine olur diye düşünüyorum
İlk yarı için Galatasaray Lig'de,
UEFA Avrupa Ligi'nde ve
Ziraat Türkiye Kupası'nda istediği neticeyi elde etti diyebiliriz herhalde?
Sonuçta üç kulvarda da iddaalıyız ve devam ediyoruz. Bunu da başarmak büyük bir olay. Bu kadar sakata rağmen, bu kadar yoğun maç temposuna rağmen gerçekten başarılı olduğumuzu düşünüyorum ilk yarı itibariyle.. İnşallah ikinci yarı biraz daha üstüne koyarsak bu performansın daha da üstüne çıkacağımızı düşünüyorum.
Bir de insanların göz ardı ettiği bir konu var. Bilmem katılırmısın hoca geldi, yeni bir ekol deniyor. 4-3-3
sistemi deniyor, yeni
oyuncular geldi ve buna rağmen Galatasaray üç cephede de kayıpsız yoluna devam ediyor.
Hangi hoca gelirse gelsin biz sonuçta işçileriz burada.. Hangi sistemi oynatmak isterse, hangi taktikle oynatmak isterse, bunu biz elimizden gelenen iyi şekilde yapmak zorundayız. Nitekim de yeni gelen hocamız farklı bir sistem yarattı. Biz de ona en iyi şekilde uyduğumuzu düşünüyorum. Tabiki zaman zaman aksaklıklarımız oldu. Zaman zaman köyü performanslarımız oldu ama genelde hocamızın istemiş olduğu performansı sergilemeye çalıştık takım halinde. Bence iyi bir sistem. Doğru şekilde görevinizi yaparsanız çok olumlu sonuçlar alcağımızı düşünüyorum. Hocamız bu sistemde zaten iddaalı. Üstünde de çok duruyor. Bu sistemle ikinci yarı daha başarılı oluruz.
Şimdi Servet GSMobile ve galatasaray.org kullanıcılarının gönderdiği sorular var. Bu kullancılarımızdan birçoğu ilk yarıyla ilgili sana yönelttikleri soruda ofsayt sistemi nedeniyle yenilen gollerin sebebini, oradaki aksaklığın neden kaynaklandığını merak ediyorlar. Onu genel olarak bir yöneltmek istedim..
Son üç haftada biz bu sıkıntıyı yaşadık. Onun da tek sebebi defansta hep farklı oyuncularla oynamak zorunda kaldık. Mesela ben sezon başından itibaren oynadığım stoper oyuncuları sayayım.. Hakan Balta'yla oynadım, Mehmet Topal'la oynadım, Emre Abi'yle oynadım, Emre Güngör'le oynadım, Gökhan Zan'la oynadım. Dediğim gibi bunun sıkıntısını yaşadık. Çünkü Hakan Balta'nın sol bekte oynadığı zaman nereye ne zaman gider, hangi kademeye gelir onu kestirebiliyorum ama stoperde nasıl hamle yapar diye düşünüyor insan. en çok sıkıntı çeken oyuncu da benim.. Onlar belki benimle bir maç oynuyorlar yan yana ama ben hepsiyle farklı farklı yan yana oynadığım için biraz problem yaşadığımız doğrudur. Ofsayt taktiğini bence biz doğru yapamadık. Çünkü iletişimi iyi kuramadık, iletişimi iyi kurabilseydik bir sıkıntı yaşamazdık. Ama tabiki hocalarımız da buna çok dikkat çektiler, uyardılar, hata yaptığımız maçları gösterdiler. Ama artık öyle hataları bir daha kolay kolay yapmayız. Dediğim gibi tek sıkıntı çok farklı farklı oyuncularla oynamamızdan kaynaklandı. Çünkü yeri geldi sadece göbekte değil sağ bek, sol bek oyuncuları da değişik değişik oynamak zorunda kaldı. O dörtlü iyi anlaşamadığı zaman bu sıkıntılar her zaman yaşanır. Farklı farklı insanlar oynadığı zaman birbirinizi hemen çözemiyorsunuz. O yüzden bundan sonra farklı insanlar da oynasa daha dikkatli oynayacağımız kesin.
Aslında bu partner konusundan en çok müzderip isim de sensin. Yani neredeyse yanına stoper dayanmıyor. Senin de bu konuda bir şanssızlığın var. Senin bireysel olarak performansını herhalde olumsuz etkiler bu durum..
Her maç farklı isimle oynadığım zaman daha çok konsantre olmam gerekiyor. O arkadaşım benim kadememe gelebilirmi, hangi kademeye girer, nasıl gelir, beraber çıksakmı, ofsayt taktiği uygulasakmı bunlar çok sıkıntı yaratıyor. Ama dediğim gibi biz yine en az hasarla atlattığımızı düşünüyorum. Daha da fazla gol yiyebilirdik. Diğer arkadaşlarım belki benimle bir maç oynayabilir, bir maç idare edebilirler. Ben her maç farklı arkadaşla oynadığım zaman biraz daha fazla sıkıntı yaşayan
futbolculardan biri ben oluyorum. Bu da gayet normal ama ben çok fazla şikayetçi değilim bu durumdan.
Genel olarak ligin ilk yarısında Galatasaray
savunmasına yönelik olumsuz
eleştirileri kabul ediyor musun?
Gol yediğiniz zaman eleştiri gayet normal. Ama biz gerçekten hücum oynayan bir takımız. Pozisyon vermemiz gayet normal. Sezonun başında çok gol atıyorduk çünkü çok hücum oyuncusuyla oynuyoruz bu gayet normal. Ama dediğim gibi ne olursa olsun takım halinde savunma yaparsanız az gol yersiniz. Takım halinde hücum yaparsanız çok fazla gol atarsanız. Bizim biraz daha bu konuya dikkat etmemiz gerekir. Bizim tek eksiğimiz şu an takım halinde bazen savunmayı aksatıyoruz. Takım halinde savunma yaptığın zaman zaten defansın işi de inanılmaz derece rahatlayacaktır. Eleştiriler her zaman oluyor maalesef. Ben kendime her zaman öz eleştiri yapıyorum. Mesela
rakip bir oyuncu orta sahadan gol attığı zaman ben acaba burada napabilirdim de golü engelleyebilirdim, benim hatam varmı gibi.. Ben hep bu öz eleştiriyi kendime yapıyorum. O yüzden ben daha çok sıkıntı yaşıyorum gol yediğimiz zaman. Biz de insanlarız hata yapacağız tabiki ama elimizden geldiğince en iyi performansı sergilemeye çalışıyoruz. İnşallah ikinci yarı daha az hatalar yaparız.
O öz eleştiri kısmında mesela maçların tekrarını izliyor musun? Ya da gazeteleri takip ediyorsun? Nasıl oluyor?
Gazeteleri pek takip etmiyorum ama denk geldiği zaman maçları izliyorum. Çünkü siz Galatasaray Televizyonu'nda maçları veriyorsunuz. Denk geldiğim zaman izliyorum. Özellikle de hatalı oynadığımız maçları izlemeye çalışıyorum. Nerede hata yaptık, kim hata yaptı daha dikkatli olmamız anlamında.. Tabiki takip etmeye çalışıyorum elimden geldiğince..
Servet için gol yenilmeyen maç başarılı geçmiş maç mıdır, öyle mi düşünüyorsun?
Öyle değil. Ben biraz da kendi performansıma bakıyorum. Tabiki takımın galip gelmesi önemli ama mesela yeri gelir gol yeriz fakat çok iyi performans sergilerim o zaman o gece vicdanen rahatımdır. Mesela hiç gol yememişizdir ama performansımdan memnun değilimdir, kötü oynamışımdır o gün. O beni biraz rahatsız eder. Ama iyi performans sergileyim, takım için elimden gelenin en iyisini yaptığımı hissettiğim zaman biraz daha rahat günüm geçiyor açıkçası. Gol yiyip yememekle alakası yok yani.
Franco'yla iletişimde bir problem oluyor mu?
Çok fazla sorun yok. Hiç sorun yok aslında. Yani zaten belli başlı kelimeler var onları biz de biliyoruz o da biliyor. Zaten en fazla bırak diyor ya da çabuk ol diyor ya da Servet diyor bırakıyoruz o zaman. Anlaşmama gibi bir problemimiz yok. Çok iyi anlaştığımızı düşünüyorum. O da kendine çok güvenen bir arkadaşımız. Bence iyi performans sergiliyor, inşallah daha da iyi olur.
Peki şimdi kamp dönemi geldi futbolcular için bu soruyu klasikleştirdik soruyoruz ama nasıl geçer kamp dönemi? Mesela
Elano, "Ben çok fazla sevmem ama kamp dönemi bana çok şey kazandırır" dedi. Servet neler söyler bu konuyla ilgili?
Futbolcu için kamp dönemi çok önemli. Bütün sezonu burada yapmış olduğunuz
antrenmanlardan sonra bütün sezonu geçirebilirsiniz. Bu kamp dönemini iyi geçiremezseniz, sezon içerisinde
sakatlık riskiniz çok fazla olur, iyi performans sergileyemezsiniz. İnişli çıkışlı performansınız olur. Fiziki güce dayalı oynadığım için
teknik kapasitesi yüksek oyunculardan ziyade benim için daha önemli bu kamp dönemleri. Elimden geldiğince de ufak tefek ağrılarım olsada antremanları kaçırmamaya çalışıyorum. Buradaki kondisyon antremanlarını, fizik güce dayalı antremanları kaçırmamak için ve sezona iyi başlamak için çok önemli. Her futbolcu için öyledir. Sezonu iyi şekilde sürdürmek istiyorsanız bu kamp dönemini iyi geçirmeniz gerekiyor. Az çalıştığınız zaman ya da sakatlanıp kampta birkaç gün antrenman kaçırdığınız zaman gerçekten sezon içerisinde bunun zararlarını görüyorsunuz. O yüzden çok önemli bizim için kamp dönemi. Bazen sıkıcı oluyor ama bu gayet normal. Bu işi yapıyorsanız buna da katlanmak zorundasınız.
Servet senin bir örnek
model teşkil ettiğin gerçeği var. Mesela antrenmanlar 10.30'da başlarken sen Florya'ya çoğu zaman erken geliyorsun. Herkesten önce antrenman yapıyorsun. Şimdi kamp döneminin öneminden ve kendinin kampa verdiği önemden bahsettin. Yine öğrendiğimiz kadarıyla Florya'da kamp binasında en çok kalan oyuncu sensin. Dolayısıyla burada söyleyeceklerin son derece önemli diyorum bir futbolcu açısından ki sende zaten Türk futbolunun en istikrarlı oyuncularından bir tanesisin..
Benim evim uzak olduğu için kulüpte kalıyorum. Bütün günüm kulüpte geçiyor. Tabii ki bazen böyle performansımdan rahatsız olduğum zaman çok daha fazla ekstra çalışıyorum. Zaten kulüpte de geçtiği için çok fazla antrenman yapma şansı buluyorum. Hep kulüpte olduğum için de erkenden sahaya veya spor salonuna inanıyorum. Antrenmandan önce ekstra birşeyler yapmaya çalışıyorum. Belki siz içeride göremiyorsunuz ama çoğu arkadaşım çok fazla çalışıyor antrenmandan önce. Benim için faydası olduğu için çalışıyorum. Sonuçta sahada bunun gerçekten emeğini görüyorum. Bu kadar çok fazla maç oynamamın sebeplerinden birisi çok fazla çalışmam, işimi sevmem. Belki de sakatlanma riskimi de düşürüyor. Çünkü hazır ve kuvvetli oluyorum. Kuvvetli olan oyuncu kolay kolay sakatlanmaz. Benim
sakatlıklarım genelde darbelerden sonra oluyor. Kırık çıkık gibi genelde büyük sakatlıklar oluyor. Dediğim gibi onun dışında da elimden geldiğince çalışmaya çalışıyorum. İşim olduğu için sonuçta bunu severekte yapıyorum. Sonuçlarını da çok iyi alıyorum.
Sakatlığa değinmekta fayda var. Sen Milli Takım'da da Galatasaray'da da sakat sakat oynadın. Yüzünde maskeyle oynadın. Dilin neredeyse ortadan ikiye bölündü oynadın. Hatta bir
Portekiz maçı vardı sakatlandın maçın başında ama oyuna devam etmiştin, sonrasında 3 maç daha görmüştük seni. Sakat Servet ilan edilmiştin ama 3 maç daha oynamıştın. Nedir bu işin sırrı?
Bilmiyorum bazen bana böyle psikopatlık geliyor.
Hırs mı yapıyorsun?
Çok kolay vazgeçen bir insan değilim. Bir işe başlıyorsam herzaman sonunu getirmek istiyorum. Sadece futbol için değil bu mesela. Üniversite okuyorum bazen okulda sinirlendiğim durumlar oluyor. Niye gidiyorum okula diyorum. Ama başladığım için bitirmek istiyorum. Dediğim gibi o anlamda biraz hırslıyımdır. Biraz da dinlediğim
müzik türü beni gaza getiriyor herhalde. Mesela Portekiz maçının yedinci dakikasında sakatlandım iç yan bağlarım yırtıldı. Çok önemli bir sakatlık. Dönüşümü, topa vuruşumu herşeyi etkiliyordu. O maçı tamamladım. Akabinde MR çektirdik orada oynama şansım çok az. Hiçbir şey yapamadan 4 gün sonra bir maç daha oynadım. Tabi her oynadığımda yırtığı biraz daha fazla büyütüyorum. Akabinde bir maç daha oynadım yırtık yine büyüdü. MR çektirdim. Elimden gelse yine oynayacağım ama doktorlar bir maç daha oynarsan bir sene top oynayamazsın dedi. Kendimi öyle durdurdum. Bir işe başladım mı bitirmesini çok seviyorum. Bir de mağlubiyeti hazmedemiyorum ondan olsa gerek.
Yine dinlediğin müzikle alakalı dedin. Bir röportajında türkü verin kulağıma, takın istediğim kadar koşarım demişsin.
Beni çok fazla etkiliyor. Mesela geçmişte oynadığım takımlarda da kamp dönemlerinde yoğun tempoda koşular oluyordu. Bazı hocalar ipod takmamıza izin veriyor. İpod'u takıyorum ve koşuyu herkese tur bindirerek bitiriyorum. Gerçekten gaza getiriyor beni. Fitness çalışırken bile herkes
yabancı müzik açar, ben ise türkü açarak çalışıyorum. Öyle gaza geliyorum.
Belki yetişme yeriyle de alakalıdır..
Ben İstanbul'da büyüdüm. Benim annem, kardeşlerim pek fazla dinlemez. Bir tek ben dinliyorum.
İlginç o zaman..
Bilmiyorum bende çözemedim.
Taraftarlarımızın gönderdiği sorulara geçelim.
Atletico Madrid'in hücum hattı çok kuvvetli isimlerden oluşuyor.
Forlan,
Agüero, Maxi Rodrigez gibi hızlarıyla dikkat çeken oyuncular var. Bu oyuncular için defansımızın yıkılmaz kalesi olarak bu anlamda maçı nasıl değerlendirirsin diye sormuş taraftarımız..
Tabiki tek tek oyuncu olarak bakmamamız gerekiyor. Röportajın başında da söylediğim gibi takım halinde savunma yaparsak hangi rakip olursa olsun, hangi iyi forvet olursa olsun ileri uçtaki oyuncularımız bize yardım ederse biz zaten hiçbir maçta problem yaşamayız. Geçmişte de çok daha süratli oyuncularla oynadık ve hiçbir problem yaşamadık. Ama takım halinde savunma yapmadığımız zaman, takım halinde mücadele etmediğimiz zaman en kolay rakiplere karşı bile pozisyon veriyoruz ve de goller yiyoruz. O yüzden tabiki forvet oyuncuları çok iyi oyuncular, takım olarak da çok iyiler. Biz de iyi bir takımız. Kim daha iyi mücadele ederse o kazanacaktır. Dediğim gibi kolay maç olmayacak. Tek amacımız takım halinde mücadele etmek. Zaten biz savunma oyuncularının en çok istediği şey takım halinde savunma yapmak. Bunu da yaparsak zaten bir problem yaşayacağımızı düşünmüyorum.
Peki bir taraftarımız şöyle bir soru sormuş ilginç. Ali
Sami Yen Stad'ında taraftarlar Servet'i çağırdığında neden
yumruk şov yapmıyor. Sadece alkış şeklinde bir hareket yapıyor demiş.
Ben yakıştıramıyorum kendime yumruk olayını. Tarzım değil. Kendimde düzgün durmayacağını düşünüyorum. Alkışlıyorum, dönüyorum. Yoksa onlara birşeyim olduğundan değil. Kendime yakıştıramıyorum öyle birşeyi.
Bir taraftarımız türkülerle ön plana çıkan bir futbolcusun en sevdiğin türkü hangisidir demiş?
Çok var hangisini sayayımki.. Saçlarını taramışsın sarı renge boyamışsın diye bir türkü var. Sonra haberin varmı diye bir türkü var. Bunlar son zamanlarda çok dinlediğim türküler. Benim de kendimde söylediğim türküler..
Servet'e taraftarımızdan günün sorusu geldi. Servet Çetin sen forvet oynarsan ki dileriz ki hocadan oynatır gibi demiş. Defansta rakipleri çok zorluyorsun acaba diyorum birkaç maç forvet oynasan hani savunma hücumdan başlar derler ya aynı işi forvette de yapabilir misin demiş..
Kendi oynadığım mevkide performansım farklı olur. Bazı maçlarda yenik duruma düştüğümüz zaman, berabere giden maçta ileri çıkıyorum. Arkadaşımız o yüzden bu yorumu yapmıştır. Forvet tabiki belki bir maçta olur, eksiklik olur, kırmızı
kart olur, birşey olur öyle belki hoca oynatabilir. Ya mağlup duruma düştüğümüz zaman son 20- 25 dakika hoca ileri yollayabilir. Gönderdiği zaman gerçekten etkili olabilirim. Bir de kanatlardan ortalar gelirse başarılı olabilirim.
Pivot oyuncu olabilirsin belki?
Arkadaşlarım da bana çok takılıyorlar. Ayhan Abi,
Mustafa Sarp. Nonda'yla, Baros'un sakat olduğu hafta antrenmanda espiri yapıyorlar Servet forvette oynasın diye. Ben de oynarım diyorum. Ne olacak problem yok diyorum...
Defans forvetten başlar demişti bir taraftarımız...
Forvette savunma yaparım.. Golde atarım ama kanatlardan iyi gelirsek, Ayhan Abi iyi asistler yaparsa.. Geçmişte unutulmasın
Gaziantepspor maçında ön libero oynadım.. Bizim iki üç tane pozisyonumuz var, tek pozisyona giren benim..
(CİHAN)