Sporda şiddet en çok
futbolda yoğunlaşırken, son yıllarda şiddet olayları ve bunlara karışan fanatik
seyirci sayısındaki artış endişe uyandırıyor.
Spor kulüpleri ile
sporda şiddet sorununun araştırılarak alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla kurulan
Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, konuyu bütün boyutlarıyla ortaya koyarken ilginç tespit ve önerilere de yer veriyor.
Rapora göre,
Türkiye'de spor branşları arasında, sahadaki şiddet ve saldırganlık olayları en çok futbolda yaşanıyor.
Şiddet olayları; 2004-2008 yılları arasında futbolda yüzde 93, basketbolda yüzde 4, voleybolda yüzde 2, diğer dallarda yüzde 1 görülürken, hentbolda ise hiç olay yaşanmadı. 2008-2010 yılları arasında ise futbolda yüzde 96,5, basketbolda yüzde 2,7, voleybolda binde 6, diğer dallarda binde 2 şiddet olayları görülürken, hentbolda ise hiç şiddet vakası olmadı.
Yıllara göre, Türkiye
Futbol Federasyonu (TFF)
disiplin kurullarına sevk edilen sporcu,
yönetici ve diğer spor insanlarının sayısı da arttı. Buna göre, 2005-2006 sezonunda bin 564, 2006-2007 'da 2 bin 6, 2007-2008'de bin 144, 2008-2009'da 2 bin 760, 2009-2010 sezonunda ise 2 bin 499 kişi disiplin kuruluna sevk edildi.
Aynı döneme ilişkin verilen para cezalarında da artış oldu. 2007-2008 sezonunda 908 bin 500, 2008-2009 sezonunda 1 milyon 796 bin, 2009-2010 sezonunda ise 2 milyon 549 bin lira
para cezası verildi. 2007-2008 sezonunda 29, 2008-2009 sezonunda 30, 2009-2010 sezonu için 44 seyircisiz oynama cezası verilirken, 2007-2008 sezonunda 4, 2008-2009 sezonunda 16 ve 2009-2010 sezonunda ise 13 saha
kapatma cezası uygulandı. Aynı yıllar içinde çirkin ve kötü tezahürata verilen cezalarda da artış görüldü.
-FANATİK SEYİRCİ SAYISI ARTIYOR-
Sahalarda saldırganlık olayına karışan seyirci sayısı; 2002-2003 sezonunda bin 253 olarak gerçekleşti. 2004'te 297, 2005'te 653, 2006'da 748, 2007 yılında bin 158, 2008'de bin 87, 2009'da bin 209, 2010'da bin 91 oldu.
Taraftarı saldırganlık konusunda harekete geçiren oluşumlar konusunda TFF'nin 2004-2008 arasındaki döneme ilişkin verilerinde; sorumsuz seyirciler yüzde 16,
hakemler yüzde 6,
taraftar dernekleri yüzde 7, kulüp yöneticileri yüzde 21,
kamu görevlileri ve siyasiler yüzde 4, medya yüzde 35, amigolar ise yüzde 11 iken;
TBMM Araştırma komisyonunun 2011 yılında yaptığı ankette ise sorumsuz seyirciler yüzde 20, hakemler yüzde 7, taraftar dernekleri yüzde 18, kulüp yöneticileri yüzde 11, kamu görevlileri ve siyasiler yüzde 3, medya yüzde 14, amigoların ise yüzde 27 paya sahip olduğu tespit edildi.
Futbol liglerinde sahadaki olaylara karışan ve fanatik olarak adlandırılan kişilerin yaş dağılımında yüzde 51'i 20-29 yaş arasında yoğunlaşıyor.
-TESİSLER KONFORLU DEĞİL-
Raporda, ''Futbolun şiddet bağlantısını kolaylaştıran en önemli etken, oyunun oynandığı alanın büyüklüğü ve seyirci sayısının çokluğu yani statların büyüklüğüdür. Statların büyüklüğü, seyircinin kimliksizleşmesini kolaylaştıran asli etmendir.
Kimlik belirsizliği, sözel ve fiziksel
taciz ve saldırganlık durumlarında karşılık ya da ceza görme olasılığını ulusal düzeyde kaçınılmaz olarak en aza indirmektedir'' deniliyor.
Türkiye'de pek çok spor tesisinin şiddet olaylarını tetikleyecek şekilde konfordan uzak olduğu belirtilerek, seyircilerin sahalara giriş ve çıkışlarının sorunlu olduğu ve maç esnasında konforlu ortamlara (
temiz tuvaletler, hosteslik
hizmetleri, yeme-içme servisleri) sahip olmadıkları tespitine yer veriliyor. Spor sahalarının sahip olması gereken asgari standartların tespit edilmesi, yeni tesislerin buna göre yapılması ve mevcut tesislerin modernize edilmesi gerektiğine işaret ediliyor.
-SAHA İÇİ VE DIŞINDA GÜVENLİK-
Saha içi ve dışındaki güvenlik
uygulamaları, iyileştirilmesi gereken önemli bir konu olarak gösteriliyor. Bu konuda saha içindeki güvenlik hizmetlerinin ağırlıklı olarak özel güvenlik tarafından gerçekleştirilmesi, özel güvenlik güçlerinin daha kapsamlı eğitimden geçirilmesi, güvenlik güçlerinin yarışmalar sırasında bekleme koşullarının iyileştirilmesi, saha içerisinde görev yapan Emniyet güçlerine ödeme yapılması ve Emniyet güçlerinin sporda sorun yaratan kişilere ait daha sistemli istihbarat toplaması gerektiği vurgulanıyor.
-EĞİTİM VE MEDYANIN ETKİSİ-
Sporda şiddetin önlenmesinin, çok boyutlu ve koordineli çalışma gerektirdiğine işaret edilen raporda, ''
Kulüp ve federasyonlar da şiddetin önlenmesine yönelik olarak kendilerine düşen tedbirleri almalıdır. Ancak bazı kulüp yöneticileri verdikleri demeçlerle ve sorun yaratan taraftar ilişkileriyle şiddeti tetikleyebilmektedir'' deniliyor.
Spor alanındaki paydaşların şiddet ve etik olmayan davranışlar konusunda bilinçlendirilmesinin yeterli düzey ve içeriğe ulaşamadığına dikkati çekilen raporda, ilk ve
ortaöğretim müfredatında spor ahlakı ve spor etiği derslerinin olmaması, bunun yanı sıra kulüp ve federasyonların konuya yeterince eğilmemesi sonucunda sporda şiddetin önlenmesine dair yönlendirme faaliyetlerinin kitlelere ulaşamadığına yer veriliyor.
Yazılı ve görsel basında sporda şiddetin önlenmesini
teşvik eden ve
fair-play uygulamalarına yer veren yayınlardan çok, olumsuz haberleri gündeme taşıdığı belirtiliyor ve ''Yazılı ve görsel basın için bu konudaki etik kurallara, prensiplere uygulamasını sağlayacak bir sistemin olması, bu alandaki mevcut
algı ve yaklaşımın daha hızlı düzelmesine katkı sağlayacak'' değerlendirmesinde bulunuluyor.
-ÇÖZÜM ÖNERİLERİ-
Raporda, sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi konusunda şu çözüm önerilerine de yer veriliyor:
-Şiddet ve düzensizliğin nedenlerine yönelik tedbirleri içeren, tarafların yükümlülüklerini tanımlayan
yasa çıkarılmalı, periyodik olarak güncellenmeli, kararlı şekilde uygulanmalı.
-Yasanın uygulama sürecinde saha içi ve dışında genel kolluk ve özel güvenlik kuvvetlerinin
yetkinliği artırılmalı, yetki ve sorumluluğu açık şekilde tanımlanmalı ve fonksiyonları iyileştirilmeli.
-Kulüpler ve federasyonlar şiddetin önlenmesine yönelik gerekli önlemleri almalı, görsel ve işitsel materyaller, sloganlar, taraftar, gözlemci ve temsilci ilişkileri yasalara uygun hale getirilmeli,
yaşlı, kadın ve çocukların müsabakalara gelmesi için ortam hazırlanmalı, demeçleri ile şiddeti tetikleyen ve etik sınırları aşanlara müeyyideler uygulanmalı.
-Spor tesislerinin asgari
emniyet ve güvenlik standartları belirlenmeli ve bunların yer alacağı ''Kılavuz kitap' hazırlanmalı. Bu standartlar belirlenirken sahalar seyircilerin konforunu ve memnuniyetini sağlayacak şekilde tasarlanmalı ve düzenli olarak denetlenmeli.
-Statlara özel güvenlik birimlerinin yanı sıra seyirciye yer gösteren ve yardımcı olan görevlilerin kulüpler tarafından görevlendirilmesi ve bu görevlilerin ''Taraftar-İzleyici Sosyolojisi'' ve ''Kalabalıklarla ilişkiler ve kalabalık yönetimi'' gibi konularda hizmet içi eğitimleri sağlanmalı.
-Turnikelerde kameralı ve kontörlü giriş sistemi oluşturulması, güvenlik görevlileri için yeterli sayıda
koltuk ayrılması ve statlara kapasite üzerinde seyirci alınmaması sağlanmalı.