Şampiyonluk için dondurma bizden olmak kaydıyla baklava iddiasına da giren ikili "Sonuç ne olursa olsun bugün bayram havasında geçsin, dostluk kazansın. Maçlarda küfre çok karşıyız. Sorun çıkaran takıma verilen ceza ne kadar büyük olursa olsun doğrudur." diyorlar. Trabzonluluk ve Fenerbahçelilik bünyenize nasıl girdi, buradan başlayalım? Erhan Ufak (Güllü): Doğuştan fanatiğim ben. Ailemin hepsi Fenerli, özellikle abim. Abimden dolayı FB'li oldum, 5 yaşımdan beri de böyle devam ediyor. Fenerbahçeli olmaktan gurur duyuyorum. Peki Elazığ'da yaşayan birinin üç büyük takımlardan birini tutması anlaşılır da Trabzon'u nasıl tutmaya başladınız Abdülhey Bey? Kenan Çoban (Abdülhey): Her zaman sorulan sorulardan biri bu. 1975 doğumlu olduğum için Trabzonspor o zaman fırtına takımlardan birisiydi. Babam Trabzonsporlu idi. Büyüdüğüm mahallede bir tek ben TS'yi tutuyordum. Tek Trabzonsporlu olduğum için ya FB'lilerle ya GS'lilerle futbol oynuyordum. Bu anlamda yalnız bir çocuktum ama Trabzonspor her takım için dost bir takımdır. Kimse ilişmiyordu, kimseyle tartışmıyor, kimseyle iddiaya girmiyordum. Hiç değiştirmeyi düşünmediniz mi takımınızı? E.U.: Hayır, memnunum gayet. K.Ç.: Hayır, hiç düşünmedim. Bu seneki başarıdan ve şampiyonluk mücadelesinden dolayı sevgim bir kat daha arttı. 1996'da Şenol Güneş yönetiminde kaçan şampiyonluktan sonra Trabzonspor eski başarıyı yakalayamadı. Bu sene yine aynı isimle şampiyonluğa çok yaklaştı. Ne hissediyorsunuz? K.Ç.: Bu Trabzon'dan ziyade Şenol Güneş'in başarısı. Şenol Hoca'nın yeri hep ayrıdır. İyi bir teknik direktör. E.U.: Artık şampiyonluk sevincimizi kursağımızda bırakmasınlar yani. K.Ç.: O zaman 21 yaşımdaydım, şampiyonluk kaçtığında çok üzülmüştüm. Futbola en meraklı olduğum dönemlerdi. Oyuncu olmasaydım iyi bir futbolcu olurdum kesin. Günde iki maç yapardım üst üste. Antalya'da da üç yıl halı saha işlettim, orada da oyuncu olmadığı zaman ben girerdim maça. E.U.: Hâlâ öyle ama. Bazen futbolcu arkadaşlarla halı sahada maç oynuyoruz. Futbolculara bile taş çıkartıyor yani Kenan abi. K.Ç.: Dizi çekimlerinin olduğu sezon içinde yasak maç yapmamız. Çünkü sakatlanma, alçıda olma durumu var. Yaz sezonunda oynuyoruz. Yaşım 36 oldu, antrenman yapsam sanıyorum ki daha iyi oynarım. E.U.: Yorulma diye bir şey yok, fırtına gibi. Allah'tan hep aynı takımda oynuyoruz. K.Ç.: Aynı takımda oynuyoruz halı saha maçlarında. Erhan ile 15-20 yıldır büyük bir dostluğumuz, kardeşliğimiz var. Elazığ'da iken hiç top oynamadık ama Ankara'da halı saha işletirken her hafta maç yapardık. Erhan eskiden çok koşuyordu ama şimdi kilodan dolayı hareket edemiyor. İstanbul'un suyu yaradı. (Gülüşmeler) Maç oynadığımız zaman ben 90 dakika koşuyorum, bu ileride kale direğinin yanında bekliyor. Ben dönüyorum dönüyorum, 'Abi top' diyor. Verdiğim zaman bazen vuramıyor, hemen kendini yere atıyor, ayağı sakatlanmış numarası yapıyor. Göz ucuyla da beni süzer. (Gülüşmeler) Ama yine de mücadeleyi bırakmaz. Bir huyum vardır, top oynarken hiç konuşmam, bağırmam, hırsım yoktur. Normalde çok sakin görünüyorsunuz ama maç izlerken nasılsınız? E.U.: Kenan abiyi hep sakin bilirler ama hiç öyle değildir. Gayet canlı, konuşkandır. Fenerbahçe'nin şampiyonluğu son dakika verdiği maçta sekiz-dokuz kişi birlikte izliyorduk maçı. Tek FB'li bendim. 64. dakikaya kadar bağırdım ama ondan sonra hepsi üzerime gelmeye başladı. Özellikle Kenan abi kükremeye başladı. K.Ç.: Arkadaşlar maçtan sonra arayacağımı bildiği için telefonlarını kapatırlar. Ama ben telefonumu hiç kapatmam, 'Hadi yine maçı aldınız' derim. Birlikte maç izliyoruz ama birbirimizi kırmayız asla. Gol attığımız zaman bağımsızsın, kendi kendime sevinirim. Bazen Erhan'a da sarıldığım olur. Hiç kavga etmedik maçtan dolayı. Bu pazar günü Trabzonspor şampiyonluğu kaybederse ne olacak? Kapatacak mısınız telefonunuzu? K.Ç.: Yok telefonumu kapatmayacağım ama taraftarlara bir tek mesajım var: Her zaman dostluk kazansın. Stadyumlardaki kavgaları gördüğümüz zaman çok üzülüyorum. Kaybedilir, kazanılır fark etmiyor ama o kavga ve küfürleri görünce sinirlerim bozuluyor. Maç izlemenin ayrı bir keyfi vardır. E.U.: Pazar günü tüm nefesler tutulacak ama bütün aileler gelecek maçlara. Güzel olan, iyi oynayan, hak eden kupayı alsın. Tabii gönlümüz FB'nin almasından yana ama. (Gülüşmeler) K.Ç.: Elazığ'dayken, Antalya'dayken maç izlemeye giderdim. Beşiktaş ve GS maçlarına da gidiyorum. Ay-yıldız taşıyan tüm maçlara giderim. Ben futbolseverim çünkü. Çok keyif alıyorum izlemekten. Ama kavga ve küfür üzüyor beni, hiç sevmediğim şey. Pazar günü Trabzon'un şampiyon olacağına inanıyorum. Takımıma güveniyorum. Eskişehir maçında aldığımız beraberlik taraftarı ve takımı sıkıntıya soktu. Şampiyon olamazsak üzülürüm. Ligin başında şampiyon olacağız demiştim. Avrupa maçlarında da "İspanya şampiyon olacak" demiştim. Çıktı. Tahminimde yanılmam. Şiddete karşısınız ama oynadığınız Kurtlar Vadisi dizisini de şiddet içerikli bulup eleştirenler var... K.Ç.: O bakış açısına bağlı ama biz şiddet olduğuna hiçbir zaman inanmıyoruz. Orada verilen güzel mesajlar var. Peki siz de korku var mı Erhan Bey? İki kere son maçta kaybedilen şampiyonluk var sonuçta ortada... E.U.: Yok bu sefer öyle bir korku yok. Bu kez rahat alırız. Kenan abinin dediği gibi Trabzon yenecek ama Fenerbahçe de yenecek. (Gülüşmeler) Şampiyon belli, kimse kırılmamış olacak. Havuz sistemi sayesinde herkes kazanıyor artık, üç büyük filan kalmadı. Yürekli oynarlarsa her takım büyük. Peki bu sezonda konuşuldu ama maçlarda şike olduğuna inanıyor musunuz? K.Ç.: Bu konuda yorum yapmayayım ama şikeden ziyade o haftaki performansla ilgili olduğunu düşünüyorum bunun. 6 tane gol yiyen Ankaragücü diğer hafta iki üç tane atabiliyor. Normal bu. E.U.: Bir grup arkadaşım şike var filan diye üstüme geldi ama ben de izledim maçı. Baktığım zaman belki bir tanesinde hata olabilir ama FB gayet normal oynadı. Diğer takımların bence kendine güvenleri yok, sorun orada. Şimdi de Trabzonlular, Sivas maçında FB taraftarına fazla bilet satılmasını eleştiriyorlar. Buna ne diyorsunuz? K.Ç.: Ne fark eder ki? Karabük'te Trabzon'a ayırsın. Doksan dakikanın sonundaki sevince hazırlık bu. O gün şampiyon olan sevincini orada paylaşmak ister. Son maçta takımlarınızın en büyük silahları kim sizce? E.U.: Gökhan Gönül benim favorimdir. Asi hareketleriyle Emre Belözoğlu, zaten Alex'i söylemeye gerek yok. Ve Lugano. K.Ç.: Ben Burak diyorum ama cezalı olduğu için oynamayacak. Kaleciden başlayarak yedekler dahil bütün takım ve Şenol Güneş'e güveniyorum. Favorim Trabzonspor... Peki ya kaybederseniz? E.U.: Üzülmeyiz. Biz alıştık artık. (Gülüşmeler)Ama bu kez maç bittikten sonra 2-3 dakika kesinlikle hiçbir tepki vermeyeceğim. K.Ç.: Ben Şenol Güneş'i ararım şampiyon olursak. Hoparlörü açtırır tebrik ederim. Taraftarı da tebrik etmek isterim. Galatasaray'ın durumunu nasıl buluyorsunuz bu sezon? E.U.: Hak ettiği yerde. Aslında ne isterdim biliyor musunuz? Son ana kadar hep küme hattında kalmalarını, son maçta yenip küme düşmekten kurtulmalarını isterdim. Galatasaray'a yakışmayacak hareketler bunlar. Karşımızda rakip istiyoruz FB'li olarak. Öyle aşağılara düşeceklerse hiç çıkmasınlar karşımıza. Bizi yenmelerinin üzüntüsünü hiç yaşayamadık. K.Ç.: Benim en çok üzüldüğüm şey maç bittikten sonra taraftarların hüzünlü halleri. Takımlarımız Avrupa maçlarında kazanınca sevinirim. Takım ayırt etmem. E.U.: Cim Bom kazanırsa ben sevinmem. Onlar yapmıyor ki ben niye yapayım? Ama Avrupa maçlarında GS'liden daha fanatiktim ama onlar için aynı şeyleri söyleyemiyorum. FB, Avrupa takımları ile oynarken karşı takım tutuyorlardı. FB'lilerin ayrıcalığı bu. Dizide kankasınız. Sahada rakip olsanız aynı dostluk devam eder mi? K.Ç.: Devam eder... Her ne kadar koşmayıp ileride beklese de... Bazen geriye de gelebiliyor. Bize bitirim ikili diyorlar. Her tarafta birlikteyiz. E.U.: Allah ayrılık vermesin. Her yerde beraberiz. Polat 'ın sol kolusunuz dizide. Futbol sahasında sol açıkta mı oynamayı tercih edersiniz? K.Ç.: Ben sol açık oynarım. Defansta oynarım. Dizideki gibi, her yerdeyim. Çok koşarım. İleri gittiğim gibi aniden geriye dönerim. Hiçbir yere sığmıyorum. Erhan rahattır ama, 'Ne de olsa Kenan oynuyor' diye düşünür. E.U.: Hem sağ hem sol ayağımı kullanırım ben. Ortada dağıtıcı diyelim biz buna. (Gülüşmeler)K.Ç.: Koşmayarak beni dağıtıyor tabii. (Gülüşmeler) Yüzde yüzlük golü kaçırır, sürekli 'Tüh tühhh' deyip durur maçta. Bazen de ummadığın anda gol atar. Futbolda küfre tahammül edemiyoruz Futbolda tahammül edemediğiniz şeyler ne? E.U.: Küfür! Küfür ediliyorsa uyarırım da onları. Aileler çocuklarıyla geliyor, kadınlar var. 'Senin ailenin yanında küfür edilmesini ister misin?' diyorum. Mahcup olanlar da oluyor, 'Sana ne kardeşim' diyenler de. Tahammül edemediğim tek şey. K.Ç.: Maçı sahada izlemek güzel. Geçen haber okudum, şişe atmışlar, çocuğun başına gelmiş. O çocuğun günahı ne? Yaptığın her şeyin bir çocuğa zarar verebileceği bilincinin kafasında olması hazım herkesin. Bu hafta da çılgınlık olmasın lütfen. Taraftara yakışmayan hareketler olmasın. Tel örgüyü kaldırmadan önce kafamızdaki şiddeti kaldıralım. Keşke taraftarlar maçları hep bir arada izleyebilseler... E.U.: Bayram havasında geçsin bu hafta sonu. Bursaspor'a verilen ceza doğru. Kendi takımlarına zarar veriyorlar. Bunu FB seyircisi yaparsa onlara da verilsin ceza. K.Ç.: Bana kalırsa böyle şey olduğunda sezondaki tüm maçlarını iptal edeceksin. Bakalım bir daha yapıyorlar mı? Tuttuğunuz takım dışında kendinize en yakın bulduğunuz takım hangisi? K.Ç.: 36 yıldır düşünmedim başka takımı. Şimdi nasıl düşüneyim? Bütün takımlar dost bana. E.U.: Bana en yakın takım Trabzonspor'dur. Metin, Ali, Feyyaz döneminde de Beşiktaş'a ilgim vardı. Bu maç için iddiaya girdiniz mi? E.U.: Genelde iddialarımız tatlı üzerinedir. Girin o zaman? K.Ç.: Tatlısına gireriz. Sonuçta kazansak da kaybetsek de tatlıyı birlikte yiyeceğiz. Ama tatlıyı siz getirirseniz. (Gülüşmeler) İddiaya giren sizsiniz, tatlıyı niye ben getireyim ya? K.Ç.: Tamam tatlı bizden, dondurma sizden... (Gülüşmeler) ZAMAN