16 Kasım 2014 Pazar günü TT Arena Stadı’nda oynanan Türkiye-Kazakistan EURO 2016 Grup Eleme maçı sonrası yaşanan olaylar, Türk Sporunun bir “Kara gecesine” daha, imza atmıştır.
Nerden geldikleri belli olmayan, kendilerini “koruma” diye tanıtan; ama buna rağmen akreditasyon kartları bulunmayan 7 kişinin, görevleri sadece haber peşinde koşan meslektaşlarımıza hunharca saldırmaları, darp etmeleri, öldüresiye teşebbüste bulunmaları asla ve asla affedilemeyecek ve mutlaka cezasını bulması gereken çirkin bir olay olarak tarihe geçmiştir.
Bilinmelidir ki; son zamanlarda, basın mensuplarını azarlamayı, antrenman sahalarına almamayı, tribünlere sokmamayı marifet sayan zihniyetlerin yol açtığı bu tip olaylar, kendilerini sadece deklanşör, görüntü ve haberleriyle savunan meslektaşlarımızı, asla yıldıramayacaktır.
Sınırlarımızı ve sinirlerimizi zorlayan her türlü davranışın karşısında Türk Spor Basını, her zaman kenetlenmiş ve birlik ve beraberlik içinde olacaktır.
Dün arkadaşlarımıza atılan o tekmeler, yumruklar o darp edilmeler, öldüresiye hamleler, sadece Metin Karabaş’a, Saycan Sayım’a, Gökhan Kılınçer’e, Murat Akbaş’a, Uğraş Özyurt’a değil, Spor Basınına yapılmış en terbiyesiz, en adi, en çirkin saldırıdır.
Bu olayların faillerinden 7 kişiden 5’i, Emniyet Birimleri ile yapılan görüşmeler sonunda, gözaltına alınmış, haklarında gerekli işlemler başlatılmıştır.
Kazakistan maçının öncesinde ve sonrasında yaşanan olaylar, öyle bildiri ve kınama ile geçiştirilecek bir hadise değildir.
NEREYE GİDİYORUZ ?
Günden güne ülke futbolu küçülüyor, meşin yuvarlağa bakış ise kin ve nefret tohumları ile özdeşleşiyor sanki.
Düşünün hayati bir maça çıkan Milli Takımımızın kalecisi Volkan Demirel, bir grup taraftarın iğrenç tezahüratları ile çileden çıkıyor. Hatta bu protestonun ilerlemesi nedeniyle stattan da ayrılıyor.
Milli Takıma seçilmek kadar, formasını giymek kutsal bir görevdir. Orada her kim ne olursa olsun, Ay-Yıldız’ı temsil etmektedir.
Bu nedenle futbolculara yapılan küfürlü tezahürat, ülkeye ihanettir. Protestonun çeşitli tarzı vardır. Ve ne yazık ki her geçen dakika erozyona uğrayan, cehaletini aynı felsefeyi taşıyan arkadaşlarıyla cesarete dönüştüren, düşünce özgürlüğünü ayaklar altına alan bir sürü baldırı çıplak, hem Volkan Demirel’e, hem de bu ülkeye ihanet edecek kadar ileri gitmiştir.
“Ne Mutlu Türk’üm” diyebilecek kadar cesaretiniz varsa, çıkaracağınız günah da, o denli acımızı hafifletecektir.
Volkan Demirel orada sizi bekliyor. Haydi koşun ona, sizden bir özür dileyin.
Volkan Demirel’in karşı karşıya kaldığı bu pespaye, bu hiçbir tavır ve davranışla biçimlendirilemeyecek olayın daha üstü açık iken, karşılaşma sonrası meslektaşlarımızın uğradığı saldırı ise, artık güvenlik denilen bir mekanizmanın ayaklar altına alındığı bir vahşete bürünmüştür. Yerde yatan bir meslektaşımızın kafasını tekmeleyen insanlar, ne polis, ne özel güvenlikçi, ne taraftar her kim olursa olsun, terör odaklı birer militandır.
Bunları kınamıyoruz. Bu zavallıları bu ülkenin Adalet dağıtıcıların ellerinde nasıl bir cezaya çarptırıldıkların görmek istiyoruz.
ARTIK YETER !
Her fırsatta hedef gösterilen meslektaşlarımızın böylesine bir saldırının ortasında kalıp halen yaşamlarını sağ olarak sürdürebilmeleri ise, onların birer şansından başka bir şey değildir.
Kınıyoruz olmuyor.
Bildiri yayınlıyoruz olmuyor.
Sayın Cumhurbaşkanı
Sayın TBMM Başkanı
Sayın Başbakan
Sayın Bakanlar
Sayın Milletvekilleri
Söyler misiniz biz ne yapacağız?
Söyler misiniz, bu işin sonu nereye varacak?
Söyler misiniz can güvenliğimiz konusunda başvuracağımız yeni mercilerin adresi var mıdır?
Var mı bir çözüm öneriniz?
76 milyonda birkaç bin kişi maça gittiği ey koca ülkem!
Futbolda düştüğün duruma bak.
Kan gövdeyi götürüyor.
Artık, her olayların odağında olan, futbolumuzu çirkinleştiren, dostluk rüzgarlarını estirmeyen bazı sporcuların, kollanıp korunmasını istemiyoruz…
Huzura en ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, spor sahalarını kendi çıkarları için kamufle edenler, her çirkin olay gibi, bir gün oklar kendilerine döndüklerinde, sakın ola ki, basından medet ummasınlar…
Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Merkezi, dün olduğu gibi, yarınlarda da asla yaşamak istemediğimiz meslektaşlarımıza reva görülen bu tip çirkin davranışların, her zaman karşısında olacak ve asla bu olaylara sebebiyet verenlerin peşini, kanunlar çevresinde her platformda arayacak ve bırakmayacaktır.
Saygı ile duyurulur.