2010 Dünya Kupası Avrupa elemelerinde
Türkiye'nin
Belçika ile yaptığı karşılaşma sonrası görevini bırakacağını bildiren ve
Ermenistan ile oynanan karşılaşmanın ardından bu kararını resmi olarak açıklayan
Terim, sözlerine kariyeri boyunca kimseye nasip olmayan onurlar yaşadığını söyleyerek başlarken, "Futbol kariyerim boyunca çeşitli görevlerde bulundum. Herkese nasip olmayan onurlar yaşadım. Fakat her profesyonel gibi ben de görevlerimden ayrıldım. Genel olarak
ayrılıkların ardından da hiç konuşmadım. Bu defa böyle yapmamaya karar verdim." dedi.
Fatih Terim'in yaptığı açıklamaların ayrıntısı şöyle;
"Türk
futbolunu ileriye taşımak, Türk futboluyla ilgili tespitlerimi söylemek istedim. Bu bir yargılama toplantısı değil. Milli Takımlar sorumlusu olarak attığım her adımın ve söylediğim her sözün arkasındayım. Bahanenin arkasına sığınacak ve aldığı kararlar karşısında bedeli başkasına ödetecek yapıda olmadığımı herkes biliyor. Sağlam kararlar verdiğime her zaman inanıyorum. Pişmanlıklarım da var tabiki. Ancak futbol bilgime ve ilklerime inandığım için hep iç sesimi dinledim. Ve biliyorum ki yanlışlarım doğrularımı götürmedi.''
DÜNYA KUPASINA GİTMEK EN ÖNEMLİ HEDEFLERDEN BİRİYDİ
Hasan Doğan'ın vasiyeti doğrultusunda Türk futbolunu ileriye taşıyacak unsurlar için daha geniş kapsamlı bir çalışma olması gerektiğini düşündüğünü belirten Terim, ''Dünya Kupası'na gitmek en önemli hedeflerimizden biriydi. Yaşanan bazı olaylar
istifa kararımı Belçika maçından sonra açıklamaya karar verdim." dedi.
Terim, yaptığı açıklamada, yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler verirken, kendisine oynayanları değil hep milli
takıma çağrılmayanların sorulduğunu belirterek, ''EURO 2008'de çizdiğimiz görüntüden bahsetmek isterim. Türkiye-
Almanya maçının dünyada 1.5 milyar insan izlemiş. Hayal bile edilemeyecek müthiş bir rakam. Markanın değerinin de özellikle Avrupa şampiyonası sonrası çok önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Yine söylüyorum, burada
yönetim becerisi öncelikti. Ancak
milli takım markası bu durumda değilse marifet ne kadar büyük olursa olsun yukarıya çekmek zor olabilirdi. Bunların yanı sıra Türk futbolunu ileriye götürebilmek için çok fazla çalışmalarımız oldu.
Okul ile sporun el ele vermesi için verdiğmiz çabalar unutrulmamalı. Benim sorumluluğumdaki 4 yıld
a milli takıma ilk kez çağırılan 25
oyuncu var. Bunun karşığı minimum birkaç turnuva oynayabilcek bir milli takım yaratabilmektir. Ama bana maalesef onlar değil, çağırılmayanlar soruldu." diye konuştu.
BEN DE HATALAR YAPTIM
Elit
futbolcu yetiştirecek havuzun genişlemesi için verilen emeklerin görmezden gelindiğini belirten Terim, daha sonra konuşmasına şöyle devam etti;
''Arkadaşlarımız bunlardan çok yararlandı, ancak medyamız bunlarla ilgilenmedi. Dünya Kupası'na gidemememizle beraber milli takımın günahları haberlerini gördük. Doğrudur, hatalar olmuştur. Çalışan üreten ve Türkiye gibi son 20 yıla kadar dünya futbol tarihinde yeri olmayan bir ülkenin çocuklarıyla devrim yapabilmek için uğraşan herkes gibi ben de hatalar yaptım. Ama en büyük hatam inanmak, inandırmak, kazanmak ve bunun sonucunda da beklentiler yükseltmek oldu.
Milli Takım Türkiye'nin aynasıdır. Türk futolbunun geleceği için çok önemli olduğunu düşündüğüm bazı düşünceleri paylaşmak istiyorum.
Tespit 1: Benim futbol oynadığım dönemin yakın zamanına kadar uluslararası rekabette önce milli takım gelirdi. Endistüriyel futboldan sonra kulüpler uluslararası maçların en büyük parçasıydı. Futbola yapılan yatırımlar artıyor, ancak bu altyapıya yansımıyor. Alt yapı organizsyonlarına ayrılan bütçeler yeterli değil. Sadece 8 kulübümüzün alt yapısı yeterli. Avrupa'da yaşayan 5-6 milyon Türk'ten pek çok
yıldız çıktığını söylüyoruz. 70 milyonluk ülkeden bu yıldızların 10 misli çıkması gerekiyor.
Tespit 2: Takımlarımız Avrupa'da hedefler yöneldikçe
yabancı oyuncuların sayısı giderek arttı. Son yıllarda Türk futbolunun ürettiği yıldız oyuncu sayısı beklenenin çok altında. Yabancı oyuncu transferlerine bazı kriterler getirilmezse bu sorun giderek büyüyecek.
Tespit 3: Bu kadar yabancı transferine karşın ligimizin çok kaliteli olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa'da oynayabilen futbolcu sayımız çok az. Yarıştığıımz
takımlardan İspanya'nın kadrousuna baktığımızda 29 oyuncunun 28 takımı ya İspanya'da ya da İngiltere'de
forma giyiyor. Bosna'nın tamamına yakını Avrupa'da. Bizim milli takımımızda ise bu sayı oldukça az. Bu konuda futbolcularımıza da görevler düşüyor. Onların gitme konusunda daha cesur ve kararlı olması gerekiyor.
Tespit: 4 Motivasyon sözcüğüne sihirli bir anlam yükledik. Futbolu iyi bilen
gençlerimiz artık fizik olarak da iyi yetiştirmeliyiz.
Tespit 5: Türk futbolcusu iyi eğitimli değil. Algılamada ve taktik anlamda Avrupalı meslektaşlarının gerisindeler. Bu arada üniverstelerimizde de iletişimimiz zayıf. Futbol bilimden korkuyor, öyle olunca da bilim futbola uzak duruyor.
Tespit 6: Riva'ya kaç kere gittiğimi hatırlamıyorum. Hala milli takımlar çağın gerekli şartlarına kavuşabilmiş değil.
Tespit 7: Türk oyuncusu değişen şartlara ayak uydurmak zorundadır. Yabacanı ülkekelerde doğmuş Türk çocukları kendilerini bize çok uzak hissediyorlar. Çoğu ana dilimizi konuşamaaz halde. Bu çocukların
erken yaşlarda keşfedilmesi gerekiyor. Bunun geniş bir organizasyon olması gerekiyor. Avrupa'daki izlememe komitesini bir avuç insana bırakmamalıyız.
Tespit 8: Futboldaki artan maç trafiği yüksek tempoyla birleşince sakatlılar büyük sorun oluyor. Antrenman metotlrından yemek biçimlerine çok şeyi değiştirmemiz lazım: Dünya devi olmak istiyorsak bu ancak hep birlikte gerçekleştireceğimiz bir hamleyle olabilir.''
HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM
Terim, ayrılırken geçmişten bugüne çalıştığı tüm başkan ve yöneticilere teşekkür ederken, Hasan Doğan'ı bir kez daha anarak sözlerini şöyle tamamladı;
''Geride bıraktığım 4 yılda
teknik ekibimde yer alan tüm yardımcılarıma çok teşekkür ediyorum. Özellikle
Oğuz Çetin ve
Metin Tekin ise futbolculuklarındaki gibi ne kadar vazgeçilmez olduklarını yine kanıtladılar. Başta bu iki genç yardımcım olmak üzere ürettiklerimizde payı olan herkese teşekkür ediyorum. Ve bunun uzun süreli bir ayrılık olmayacağını da belirtmek istiyorum."
(S Ü R E C E K)
(CİHAN)