Türk kulüplerinin ve milli takımın son on yılda büyük bir gelişme gösterdiğini belirten Sözer, gelecekte İstanbul'un üç büyük takımından birini çalıştırmak istediğini söyledi.
AA muhabirinin sorularını
yanıtlayan Sözer, şu an
Hamburg Teknik Direktörü Bruno Labbadia ile çok uyumlu çalıştıklarını belirterek, ''Bunu bozmak istemem. Beraber bir yola başladık ve beraber bitirmek isterim. Ancak ileride
Türkiye'deki üç büyük takımdan biri ile çalışmak isterim'' dedi.
Teknik Direktör
Christoph Daum yönetimindeki Fenerbahçe'yi bu yıl çok güçlü gördüğünü ifade eden Sözer, ''İkinci sırada ise
Galatasaray geliyor. Bursa
spor çok güzel çıkışlar sergiliyor.
Bursaspor'un çalışmalarını da takdir ediyorum. Geçen yıl
Sivasspor önemli çıkış sergilemişti. Bu bakımdan
küçük takımların da gelişmesini isterim'' şeklinde konuştu.
Türk kulüplerinin ve Türk Milli Takımının son yıllarda gelişme gösterdiğini belirten Sözer, ''Türk
futbolu çok gelişti. Türk milli takımının defansta daha fazla gelişmesi ve daha sağlam durması lazım. Yani defansa daha fazla ağırlık verilmeli. Son yıllarda maçları hep öne doğru oynarken,
savunma ve orta sahada boşluklar yaşandı. Geçen yıl Galatasaray, Hamburg'a karşı önde giderken, orta sahada ve savunmada boşluk nedeniyle kendi evinde mağlup oldu. 2008 yılında
Avrupa Şampiyonası'nda büyük başarılar elde edildi.
Güney Afrika'da yapılacak
2010 Dünya Kupası Avrupa elemelerinde mücadele eden Türkiye maalesef başaramadı. Çok yazık oldu ama umarım bu boşluklar düzeltilir. Türk Milli Takımının daha da gelişmesini isterim. Avrupa'da çok iyi oynayan Türk
futbolcularımız yetişiyor. Bu potansiyele sahip çıkılması gerekir'' dedi.
Türk futbolculardan Arda'yı çok beğendiğini ifade eden Sözer, Arda'nın çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu, bir maçı kendisinin kazanabildiğini ve tek başına mücadele edebildiğini söyledi.
Hamburg'da oynayan
genç oyunculardan
Tunay Torun ve Tolgay Arslan'ın geleceğini de çok iyi gördüğünü ifade eden Sözer, ''Takımımızda iki Türk oyuncu var. Bundan gurur duyuyorum. Onlara yardımcı olmak istiyorum. Onlarla çalışmak benim için mutluluk verici bir duygu. Her gün çalışıyorlar, idman yapıyorlar. Eğer
sabırlı olur, amaçlarından vazgeçmez ve kendilerine olan güvenlerini hiç kaybetmezlerse geleceklerini çok iyi ve parlak görüyorum. Her ikisi de genç yaşlarına rağmen çok iyi oynuyorlar. İkisine de güveniyorum'' diye konuştu.
Avrupa ve
Almanya'da çok iyi oynayan Türk futbolcuların yetiştiğini ifade eden Sözer, ''Mesut Özdil, Altıntop kardeşler. Çok başarılı futbolcularımız var. Bunun daha fazla olmasını isterim. Her şeyden önce
disiplin, sabır ve amaçtan vazgeçmemek gerekir'' şeklinde konuştu.
Sözer, ''Hamburg'u nasıl bir taktikle yönetiyorsunuz?'' şeklindeki soruya, ''Öne doğru,
ataklı, hamleci ve mücadeleci oynamak benim felsefem. Tabii sonucunda da iyi bir netice almak... Bazı takımlar var, daha çok beklemeyi
tercih ediyorlar. Ama benim feslefeme göre beklememek gerekir, ofansif futbol sistemini tercih ediyorum. Takımımızı hamleci, metodik, konsepsiyonel, detaylı ve
teknik olarak çalıştırıyoruz. Takımımızdaki oyuncularla aktif taktik çalışma içerisindeyiz. Çok taktikli ve organize çalışıyoruz. Beynimiz orta sahada'' şeklinde
cevap verdi.
Hamburg'un bu
sezon Bundesliga'da şansını çok iyi gördüğünü vurgulayan Sözer, ''Şu ana kadar çok iyi gidiyoruz. Hamburg'un en iyi başlangıç sezonunu yaşıyoruz. Bugüne kadar ilk on maçı kaybetmedik. Hedefimiz ya Avrupa ya da Bundesliga'da başarı sağlamak. Buna da güveniyoruz. Çok sakatlanan futbolcumuz var, yine de iyi oynuyoruz'' dedi.
Almanya'ya 3 yaşında
işçi ailesi çocuğu olarak geldiğini, liseyi başarı ile bitirdikten sonra informatik bölümü okuduğunu ve daha sonra aktif futbol hayatına başladığını ifade eden Sözer, futbol sevgisinin çok küçük yaşlarda başladığını belirtti.
Antrenörlüğe 21 yaşında başladığını ve 2001 yılında SV Darmstadt 98 kulübünü çalıştırdığını ve profesyonel oyuncular yetiştirdiğini ifade eden Sözer, ''SV Darmstadt 98'e
teknik direktör atanan Bruno Labbadia ile 2003 yılında tanışmıştım. Üç yıl kendisi ile birlikte çalıştım. O dostluk ve birlikte güzel çalışma benim Temmuz ayında Hamburg'a gelmeme neden oldu'' şeklinde konuştu.
"TÜRK KİMLİĞİMDEN KOPMADIM''
Sözer, ''Türkiye-Almanya milli maçlarında gönlünüz hangi takımda olur?'' sorusuna, ''Tabii önce kendi takımımı tutarım. Ancak ben Türk kültürü ve bağlarımdan hiç kopmadım. Ailemdem o yönde eğitim aldım. O bakımdan elbette Türk milli gururunu taşıyorum. Burda yetiştiğim, buraya çok iyi uyum sağladığım halde elbette milli maçlarda gönlüm Türkiye'den, Türkiye'nin kazanmasından yana olur'' cevabını verdi.
Kendisinin çok küçük yaşta spora başladığını, dostluklarını,
arkadaş çevresini hep spor çevresinden edindiğini ifade eden Sözer, sporun uyum için önemli bir
araç olduğunu söyledi ve gençlere tavsiyelerde bulunarak şunları söyledi:
''Elbette yaşanılan yere uyum sağlanılmalı. İyi derece Almanca, iyi bir eğitim aynı zamanda iyi bir uyumu gerektirir. Ancak gençler bunun yanı sıra aile bağlarından, kendi kültür ve kimliliklerinden de kopmamalı. Disiplin ve amaç peşinde koşmak çok önemli. Sabırlı olmak gerekiyor. Herşey adım adım. 21 yaşında antrenör, 17 sene sonra profesyonel antrenör oldum. İnsanın kendisine güvenmesi ve inanması gerekiyor. Bu konuda gençlere özellikle de Türk kökenli gençlere yardımcı olmak, kendi deneyimlerimi aktarmak, onlara yol göstermek isterim. Mutlaka eğitimlerini tamamlamalılar. Herşeyin anahtarı iyi bir eğitim.''
Sözer, ''Geçtiğimiz hafta St. Pauli'nin, Hansa Rostock'u deplasmanda mağlup ettiği maçta St. Pauli oyuncusu
Deniz Naki'nin, Rostock taraftarlarına 'boğazınızı keserim' yönündeki işaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna ise şu cevabı verdi:
''Deniz Naki'yi anlayabiliyorum. Ancak profesyonel bir futbolcu içi acısa bile kendisine hakim olabilmesi gerekir. Deniz Naki profesyonel ve akıllı bir oyuncu. Bunu bir daha yapmayacağına inanıyorum. Futbolda kışkırtıcı, provokatif davranışlar olabilir, ancak çok uyanık ve akıllı davranılması gerekir. Umarım bu tür davranışlar tekrarlanmaz.
Provokasyona provokasyon ile karşılık vermemek gerekir.''
''Türk olmanızdan dolayı herhangi bir dışlanmışlık olayı ile karşılaştınız mı?'' sorusunda da Sözer, ''Türk olarak Almanya'da yetişmek çok zor. Şimdiki jenerasyon için kolaylaştı ama insanlarla iyi
iletişim kurma ve iyi bir aile eğitimi sayesinde sorunları hep akıllıca ve mantıklıca çözmeye çalıştım. Bu nedenle dikkate değer dışlanma gibi bir sorun yaşamadım'' şeklinde yanıt verdi.