ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a konuşan Yılmaz Vural, Fenerbahçe eski teknik direktörü Daum'dan, Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana'ya kadar birçok teknik adamı eleştirdi. 4 - 3 önde oldukları Beşiktaş maçının sonlarına doğru yedikleri golün ardından sahaya pet şişe atmasının o anki sinir halinden kaynaklandığını kaydeden Vural,"O bir infial ya. 89. dakika yani. Bu bizim kaderimize karşı bir isyan, başka bir şey değil. Ben o şişeyi aldım yere vurdum yani. Buna can dayanmaz ki geçen hafta 87'de yiyorsun, evvelki hafta 90+1'de yiyorsun. Bunlar hep kazandığın maçlar; bunların 2'sinden 3'er puan gelse, 6 puan daha olur ve 19 puan eder. Yani gel de şişeyi yere vurma. Bu onun isyanı başka kimseye yapılmış bir şey değil. Kendimi mi atayım yere? Şişeyi attım" diye konuştu. "TİGANA'DAN DAHA BAŞARISIZ OLUNMAZ" Beşiktaş Teknik Direktörü Jean Tigana'nın, kendisine verilen maddi ve manevi desteğe rağmen başarısız olduğunu kaydeden tecrübeli çalıştırıcı, şöyle devam etti:"Tigana bizim meslektaşımız. Türkiye'ye zorla gelmedi. Büyük paralar verildi, kendisini ülkemize getirdik ve büyük bir takımımızın başında başarılı olsun diye. Yabancı getiriyorsanız sabredeceksiniz, çünkü zamana ihtiyacı oluyor gelenlerin. Yalnız Tigana'nın şahsında değil, başka bir boyuttan değerlendireceğim. Türkiye'de bu kardeşlerimize verilen bu maddi ve manevi imkanları bir Türk antrenöre verilmesi söz konusu olsa inanıyorum ki onlarında bu kadar başarısız olması mümkün yani. Bundan daha başarısız olunmaz galiba. Yabancı antrenörü bu kadar ön planda tutan bir ülkede olmak beni üzüyor. Bu kadar insanına inanmamak, bu kadar büyük işleri insanına vermemek isteyen bir toplum hiçbir zaman başarılı olamaz, hiçbir branşta hiçbir konuda. Dolayısıyla futbol deveye hendek atlatmak olayı değil. Bu işte uzmanlığınız varsa adamlığınız varsa herkes heryerde muvaffak olabilir. Bu anlamda Türk insanını öne geçirmeyen yönetici zihniyetine ben buradan lanet okuyorum." "BEN BEŞİKTAŞ'I BU HALE DÜŞÜRMEZDİM" Kendisinin Beşiktaş'ı çalıştırması halinde takımın şuanki durumundan çok daha iyi yerlerde olabileceğini belirten Vural,"Ben bu duruma bu takımı düşürmezdim ki. Bir Türk antrenörü bunların şartlarıyla buraya gelse bir kere zaten biz seni büyük takımın başına getiriyoruz, sen bizim önümüze niye şart koyuyorsun derler. Ama yabancı antrenöre bunlar yapıştığı, buraya getirdiği için adam diyor ki; 'Beni bırakırsanız 4 milyon Euro alırım'. Hadi yolla göreyim, nasıl yollayacaksın göreyim. Yollayamazsın. Bu sefer dibine kadar beklemek zorundasın. Ne zaman ki gırtlağına kadar dayanır o zaman lanet olsun paraya da der yollarsın. Del Bosque'yi yolladığın gibi, hala mahkemesi devam ediyor. Yani Türk antrenörünün böyle tazminatla ilgili bir sözleşme yapması müsade etmezler. Ya ne diyon sen antrenör yaptık seni, daha sen bizim karşımıza böyle tazminat mazminat böyle bir şey var mı? "şeklinde konuştu. "KENDİ İNSANIMIZA ZAVALLI GÖZÜYLE BAKIYORUZ" Türk antrenörlerinin Avrupa'da görev yapmalarını çok istediğini kaydeden tecrübeli teknik adam,"Bizim ülkemiz şartlarında savunduğum konu Türk antrenörlerinin Avrupa'ya çıkmasını istiyorum. Ama malesef Antalyaspor takımıyla buraya çıkmam mümkün değil. Ben çıkabileceksem yurt dışına, temsil edebileceksem, bana bu üç takımdan birinin sahip çıkması lazım. Ki edebileyim. Çünkü bunlar Şampiyonlar Ligi'ne, A haberleri'>UEFA Kupası'na gidiyor. Gurur duymaz mı benim ülkem; Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe oynarken Teknik Direktör Yılmaz Vural denmesinden. Ben o platformda, Şampiyonlar Ligi'nde atlayacağım turlarla isim yapabildiğimde işte Türk antrenöre Avrupa kapısı açılır. Nasıl gidelim yurt dışına kardeşim bizi gören yok ki. Sen bana ver imkanı bakalım antrenörlük nasıl göstereyim ben sana. Nasıl yapılıyormuş bu hocalık o zaman ben sana göstereyim. Yani üzülüyorum, Türk insanını kendi insanını yetersiz görmesi, böyle büyük takımları yönetemez gözüyle bakması, zavallı gibi değerlendirmesine olağanüstü kırılıyorum ve üzülüyorum. Malesef Türkiye'nin kaderi bu. Ben şimdi Gerets'e ne diyeyim, gayet beyefendi. Adamı almışın getirmişin, 2-3 milyon Euro vermişsin herneyse, adam gelmezmi ya. Adam ne yapsın, adamın suçu ne yani?" biçiminde konuştu "DAUM, FENER'İN DONUNU GÖMLEĞİNİ ALDI" Fenerbahçe'nin eski teknik direktörü Christhop Daum'un Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde ülkeye futboluna hiçbir şey kazandırmadığını öne süren Vural,"Dikkat edin gidiyorlar langırt diye dönüyorlar. Değerli Daum, Fenerbahçe'yi soydu ya. Donunu gömleğini aldı ya. Bu ülkenin puanına bir puan katmadan gitti. Hani nerede bir tur atladı, nereye çıktı? Birinci tur öptüm seni hadi güle güle... Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmadı ki." açıklamasında bulundu. "TERİM'İN ANASINI AĞLATTIK" Ülkede özellikle futbol yöneticilerinin Türk antrenörlerine sahip çıkmadığını öne süren tecrübeli çalıştırıcı, şöyle devam etti: "Görseler almazlar, görmüyorlardır. Yani bilemiyorum artık bu işler neden böyle oluyor. Çünkü beni sokakta gören herkes 3 büyük takıma da yakıştırıyor. Yalvarıyorlar. Yani halk istiyor bizi. Ondan sonra değerli medyamız sizler hep bizim bu söylemlerimizi yansıtıyorsunuz ama siz hiç bu konudaki ısrarcı tavrınızı devam ettirmiyorsunuz. Türk insanına sahip çıkılmalı tezini hiç canlı tutmuyorsunuz. Şenol Güneş'i kovmak için elinizden geleni yaptık, Ersun Yanal'ı bitirmek için yapılmadık kalmadı, Fatih'in anasını ağlattık, Mustafa'yı İranlara yolladık.. bize sahip çıkmıyorsunuz ki." "BEN AVRUPALIYIM, TÜRKİYE BENİ KULLANAMADI" Türk futbolunda kendi tecrübelerinden yararlanılmadığından yakınan Vural, "Beşiktaş karşısında Antalyaspor'un 2. yarıda oynayan kadrosunda sağ tarafta Metin oynadı. Avusturya'dan bir amatör takımdan. Sol tarafta Şenol oynadı, İnegölspor'dan geldi. 2 stoperimiz yabancı, kalecimiz yabancı, göbekte Levent oynadı Denizlispor'daki, sağında Ali solunda Volkan oynadı Alman amatör kümesinden, forvetin arkasında İdris'i soktuk Sarıyer'den. Türkiye'nin çok büyük bir takımına 4 gol atabiliyoruz yani. Bu takım Ricardinho'nun bonservis bedeline kuruldu. Bu takımın bu imkanlarıyla biz birşeyler yapabiliyoruz. Kayyumdan aldığımız bir takımı Turkcell Süper Lig'e çıkarıyoruz ve şu anda maddi yapısıyla, tesisleşmesiyle, organizasyonuyla Türkiye'nin önemli takımları arasına sokmak üzereyiz. Bunları 1.5 senede bana verilmiş yetkilerle yaptım. Bana Türkiye'nin hangi takımı bu yetkileri verir ve benimle çalışmayı düşünürse onları olabilecek ve isteyebilecekleri en büyük hedeflere götürebilirim. Bunu iddia ediyorum. Ben Türküm ama Türkiye'de hiçbir eğitim yapmadım. Benim bütün eğitimim Avrupa'da. Avrupalıyım ben. Türküm, Türk olmakla gurur duyuyorum ama kendimi bu sınıfın içine de zaman zaman sokamam yani. Benim sınıfım başka bir sınıf. Dolayısıyla şu anda Türkiye'de UEFA Pro lisansına sahip bir kişi varsa benim, başka da yok. Türkiye benden istifade edemedi, beni kullanamadı, yazık. Bu Türkiye adına bir kayıp, benim adıma bir kayıp. Kendileri üzülsün, ben üzülmüyorum yani." değerlendirmesinde bulundu.