Bank Asya 1. Lig'de mücadele eden
Çaykur Rize
spor'un Yönetim Kurulu Üyesi ve eski TFF Disiplin Kurulu Üyesi Avukat
Remzi Kazmaz,
UEFA ve TFF'nin elele vererek devam etmekte olan bir sorgulamada, henüz hiçbir karar veya kesin hüküm yokken keyfi ve takdirle yaratılan pervasızlıkla hukuk ve
adaleti
enkaz altında bıraktığını iddia etti.
Kazmaz, TFF eski Disiplin Kurulu Üyesi ve Spor Hukuku Uzmanı kimliği ile yaptığını belirttiği açıklamada, TFF'nin
Fenerbahçe'yi Süper Lig'de
şampiyon ilan ettiğini vurgulayarak, şunları ifade etti:
''TFF üyesi olan Fenerbahçe kendi
ülke sınırları içinde lig şampiyonu olarak
tescil edildi. UEFA'nın düzenlediği
Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne katılmayı hak etti. Bütün bu olanlar hem UEFA'nın talimat ve yönetmeliklerine hem de TFF'nin talimat ve yönetmeliklerine uygun ve geçerlidir. Ancak
şike ve teşvikle ilgili başlatılan
soruşturma nedeniyle daha önce hem UEFA hem de TFF'nin hukuki statüsü gereği şampiyon ilan ettiği Fenerbahçe, bu süreçten sonra hukuka aykırı yöntemlerle elinden
şampiyonluk hakkı
gasp edilerek, yargısız infazla karşı karşıyadır. Devam etmekte olan bir sorgulamada henüz hiçbir karar veya kesin hüküm yokken keyfi ve takdirle yaratılan pervasız hukukla UEFA ve TFF el ele vererek hukuk ve adaleti enkaz altında bıraktılar. Kişilerin ve kulüplerin
savunma hakkını gasp ettiler ve hak
arama özgürlüğünü ortadan kaldırdılar.''
UEFA'nın kendi
marka değerini korumak amacıyla sömürge valisi edasıyla hareket ettiğini iddia eden Kazmaz, şunları kaydetti:
''UEFA, TFF'ye
baskı ve telkin yoluyla hukuka aykırı dayattığı talimatlarıyla hukuksuz ve eyyamcı bir yöntemle Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi
kura çekimine katılmasını engellemiştir. Hey UEFA bir dakika dur. Hiçbir sorumluluğunu almadığın, hiçbir yükümlülüğüne sahip çıkamadığın bu hukuksal kararını tecrübesiz, deneyimsiz ama çok iyi niyetli TFF'ye aldırabilirsin ama yüzyıllık
çınar Fenerbahçe'ye karşı bu davranışın asla karşılıksız kalmaz. Çünkü alınan bu karar ne
insan hakları sözleşmelerine ne UEFA kriterlerine ne de iç mevzuatımıza uygundur.
Türk sporu adına UEFA uluslararası spor mahkemelerinde bunun hesabını vermelidir. Türk sporu, UEFA'nın diş geçiremediği ülke kulüplerine 'bak ben ne kadar güçlüyüm, istediğimi her an yapabilirim, asarım, keserim' diyebilmek için kurnazca hazırladığı bu şeytani planın bir parçası olmayacak. UEFA'nın yaptığı şan şöhret oyunu fazla sürmeyecek. İnsanlığın kurtuluşu ve mutluluğu için var olan hukuk senin pahalı marka oyununu koruyan oyunculardan olmayacaktır."