Edu 31'de topu kendi kalesine gönderdiğinde stattakilere "Maç F.
Bahçe için zora mı girdi?" diye sormak isterdim. Tahminim çoğunluğun "
Hayır" diyeceği yönündeydi. Nedeni son dönemde fazlasıyla ortada: Sarı-lacivert artık Türk futbolunun yeni modası.
Fenerbahçe güven veriyor ve kazanmayı biliyor. Dün gece yediği gole kadar hayranlık uyandıran bir Türk takımıydı yine Fenerbahçe. 17'de iki
kaptan Semih ve
Alex'in Akinfeev'de kalan şutları vardı. 26'da Deivid'in kafa vuruşunu Aldonin çizgiden çıkarmıştı. Sonra o gol ve hemen ardından 32'de Alex'in '
füze' gibi gelen yanıtı. Anında 1-1 oldu ve Fenerbahçe üç puanı kaldığı yerden zorlamaya devam etti.
Aurelio ve Lugano'nun dışarı giden kafa vuruşları sonrası sahne yine Alex'in oldu. Devre bitti denirken +46'da şahane bir 'çalım şov'un ardından Uğur'a "Golü sen at" diyen bir pas ve Uğur'dan son nokta: 2-1. Daha yeni çıkılan
Galatasaray maçının yorgunluğu, yakalanan 2-1 ve PSV'nin yenik durumu düştüğü haberi ikinci yarı Fenerbahçe'yi zaman zaman rölantiye düşürse de zorlamalar sık sık devam etti. Uğur'un direkten dönen şutu (57) ve Kazım'ın Akinfeev'den seken topu (79) gibi.
Oyun hep Fenerbahçe ve taraftarının kontrolündeydi. Perdeyi kapatmaksa yine Uğur'a düştü ve 90'da 3-1'i Aurelio'nun ortasında imzaladı. Haklı alkış yağmuru ve Şampiyonlar Ligi'nde gelen 2. tur kutlamalarıyla...
ZAFER REKORLA GELDİ
Bir de puan rekoru eklenmişti haneye. Fenerbahçe ilk yarı itibarıyla yalnız ülkemizin değil, Avrupa'nın da en başarılı takımlarından biri. Şampiyonlar Ligi'nde örnek birer profesyonel gibi oynuyorlar. Yol açık olsun. Bundan sonra Fenerbahçe ile eşleşen asla 'Sıradan Türk takımı' yaklaşımında bulunmaz. Bulunan çarpılır. Artık daha çok çalışmak zamanı. Adım adım büyümeye devam... Fenerbahçe'ye bu yakışıyor.
sabah