Galatasaray’ın
Fildişi Sahilli Yıldızı Emmanuel
Eboue GSTV’de yayınlanan "Son Pas" programına konuk oldu.
Fildişili
oyuncu Beşiktaş derbisi öncesi yaptığı açıklamda, maçta en çok
taraftara güvendiğini belirterek
takımdan ayrı olduğu günlere de değindi.
İşte Eboue'nin o röportajı:
Mersin İdman Yurdu karşısında, önemli bir deplasmanda 3 gollü galibiyet... Sen de yaklaşık 40 gün sonra
formana yeniden kavuştun. Nasıl değerlendiriyorsun
Mersin İdman Yurdu karşılaşmasını?
Teşekkür etmek istiyorum çünkü
Afrika Kupası’ndan döndükten sonra beni çok iyi karşıladılar. Beni aralarında gördüklerine çok mutlu oldular. O yüzden burada takım arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Onun haricinde sizin de söylediğiniz gibi çok önemli bir deplasmanda çok önemli bir galibiyet elde ettik.
Karşılaşmada en çok göze çarpan şeylerden biriyse attığı 3. golden sonra
Necati ile müthiş bir sevinç yaşadın. Necati ile henüz birbirinizi tanıma fırsatı da bulamamıştınız. Sadece iki gündür tanışıyordunuz. Buna rağmen müthiş bir sevinç yaşadınız. Bunun neler söylemek istersin?
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Biz Galatasaray
futbol takımı olarak bir
aileyiz. Necati ile tanışmamama rağmen, birlikte oynamamama rağmen daha önceki seyrettiğim maçlarda görme şansım oldu. Önemli bir
futbolcu olduğunu biliyorum. Galatasaray formasını yeni giymiş olması benim için çok önemli değil. Galatasaray için oynuyorsa, Galatasaray için
hizmet veriyorsa benim için önemli olan nokta budur. Dün gelmiş, bugün gelmiş hiç önemli değil. Önemli olan Galatasaray’a hizmet vermesi. Mersin İdman Yurdu maçında bir kez daha gördüm ki Necati çok iyi bir futbolcu ve bu önemli yolda bize çok yardımcı olacak. Demin de söylediğim gibi biz bir aileyiz o yüzden önemli olan herkesin maksimumunu sahaya yansıtması ve bu aile ortamında başarıyı kazanmamız.
Biraz daha geriye gitmek istiyorum. Milli takıma katıldığın dönem
Samsunspor deplasmanı öncesiydi. Son olarak
İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşılaşmasında forma giydin.
Samsunspor maçında da oynamayı çok istemiştin, taktik antrenmanlarda yer almıştın fakat Samsun’a
yolculuk yapılacağı gün
milli takıma katılman gerekti. Bu süreci bizimle paylaşabilir misin?
Milli takım kampına katılmadan önce aklımda hep Samsunspor maçında oynamak vardı. Kesinlikle ve tamamen o maça mental olarak hazırdım. Takım arkadaşlarımı yalnız bırakmak istemiyordum. Am
a milli takımın yapmış olduğu bir
çağrı vardı ve son dakikaya kadar benim kişisel olarak,
teknik heyet olarak, herkesin
Fildişi Sahilleri Futbol
Federasyonu’ndan izin almaya çalıştığı bir dönem oldu. Federasyon başkanından izin almaya çalışıldı. Fildişi Sahilleri
teknik direktörüyle
telefon görüşmesi yapıldı. Ama ne yazık ki böyle bir izin alınamadı. Kurallar vardı ve bu kuralları aşamadığımız için gitmem gerekti. Ancak gitsem de aklım buradaydı ve takımımdaydı. Galatasaray benim kulübüm ve o yüzden Samsunspor maçında çok oynamak istedim. Sonuçta arkadaşlarımı yalnız bırakmak istemedim. Ne yazık ki bu izni alamadık.
Peki bu dönemde Galatasaray’ın maçlarını takip etme,
izleme fırsatın oldu mu?
Oradaki şartlarda Galatasaray’ın maçlarını seyrederek takip etmek çok zor. Ama telefon yoluyla burada yaşayan arkadaşlarımla ve tercümanım Mert ile devamlı görüşerek, hem takımın durumunu hem de maçların durumunu öğrenme şansım oldu.
Afrika Uluslar Kupası’ndan biraz bahsedecek olursak Fildişi Sahilleri kupanın favorisiydi. Önemli
takımlar yoktu. Finale kadar yürüdüler fakat
finalde
Zambiya’ya
penaltı atışları sonucu kaybettiniz. Neler söylemek istersin bu konuda?
Öncelikle Tanrı’ya teşekkür etmek istiyorum. Çünkü turnuva boyunca herhangi bir
sakatlık verilmedi ve finallere kadar ulaştık. Bunu çok önemli olarak görüyorum. Finallere gelene kadar iyi top oynayan ve finali hak eden bir Fildişi Sahilleri vardı. Finale kadar yükseldik ve Zambiya’yla karşılaştık. Zambiya’nın iyi futbol oynadığını düşünüyorum. Maç penaltılara kalınca biliyorsunuz ki her şey %50’ye 50 oluyor ve o yüzden bu tip bir sonuç alınabiliyor. Zambiya kupayı kazandı tabi ki çok üzgünüm. Beklentim Fildişi Sahilleri’nin kupayı kazanmasıydı. Kaybetmek beni çok üzdü ama yapabilecek bir şey yok. Biliyorsunuz ki futbolda her şey oluyor. Üzülüyorsunuz ama sonucu orada bırakmanız gerekiyor. Bununla yaşamamanız gerekiyor. Artık milli takım olarak da önümüze bakmak gerekiyor. Umarım bir daha ki kupada daha şanslı olur ve kupayı kazanırız.
Finalde forma giymedin. Normalde
futbolcular bu maçlarda oynamanın kenarda durmaktan daha kolay olduğunu söylerler. Sen de kenarda takım arkadaşlarına müthiş bir
destek verdin. Penaltı atışları kazanılsa kupanın sahibi Fildişi Sahilleri olacaktı. Bunun hakkında neler söylemek istersin?
Futbolda 11 kişi oynayabiliyor, daha fazla kişi oynayamıyor. Kenarda oturan futbolcuların sinerjisi çok önemli. Sonuçta bir futbolcu olarak final maçında oynamayı çok isterdim ama bu hocanın verdiği bir karar ve onun verdiği kararlara saygı duymanız gerekiyor. Zor bir karar. Belli sayıda futbolcudan
ilk 11 çıkartması gerekiyor. Ama demin de belirttiğim gibi saha içinde oynayan 11 kişinin kenara baktığı zaman gerçekten galibiyete odaklanmış bir yedek kulübesi görmesi gerekiyor. Oynayan arkadaşlarına devamlı olarak destek veren bir yedek kulübesi görmesi gerekiyor.
Başarı bu şekilde gelir o yüzden ben de ne kadar üzgün olsam da bunu biraz içime attım. Ama dışarıya pozitif ve arkadaşlarımı destekleyen bir tavır takındım. Böyle olması gerekiyor.
Drogba’nın penaltısına gelince tabi ki kaçabilir. Demin de belirttiğimiz gibi futbol bu ve sadece
Allah bilir neyin iyi olduğunu. O yüzden bir şey diyemiyorsunuz. Bazı fırsatlar geliyor, bazı fırsatlar da kaçıyor. Drogba da bu şekilde bir fırsat kaçırmış olabilir. Ama dediğim gibi önemli olan bunu bir kenara bırakıp, ileriye bakmak.
İleriye bakacak olursak gelecek yıl da Afrika Uluslar Kupası düzenlenecek çünkü
FIFA, bu turnuvanın Dünya Kupası ile aynı yıllara denk gelmesini istemiyor. Bununla ilgili kısa bir görüşünü alabilir miyiz?
Bu turnuvanın seneye düzenlenecek olmasının bizim için daha iyi olduğunu düşünüyorum. Sıcağı sıcağına daha fazla odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Son oynadığımız maçtan ötürü de güzel bir örnek oldu. Herkes artık anladı ki kesinlikle kolay takım, basit maç yok. O yüzden daha fazla odaklanıp, çalışıp bunu telafi etmemiz gerekiyor.
Dönüşünde de ufak bir rötar yaşandı, uçağında bir rötar meydana geldi. Fakat gelir gelmez antrenmana çıktın ve Mersin kafilesine dahil oldun. Bu süreci de bize kısaca anlatır mısın?
Buraya dönerken öncelikle Salı günü uçağım vardı. Ona binseydim
Çarşamba günü öğleden sonra burada olacaktım. Takıma katılma şansım olacaktı. Ama ne yazık ki uçakta yaşanan bazı problemlerden ötürü bu uçuş gerçekleşmedi. Bir sonraki gün normalde uçaklar doluydu. Ama söylediğim gibi sonuçta Allah’ın yardımıyla bu şekilde bir uçuş çıktı karşıma. Bir sonraki gün gelme şansım oldu, buraya bir an önce gelmek istiyordum. Bir sonraki gün de oradan direkt Gana’ya, oradan da İstanbul’a geldim.
Yaklaşık 1,5 aylık bir süre takımdan ayrı kaldın. Bu süreçte en çok neyi özledin?
Öncelikle takımdan ayrı kaldığım 40 gün içinde en fazla takım arkadaşlarımı özledim. Çünkü burada her zaman söylediğim gibi bir aile ortamı yakaladık. Bir aile gibiyiz, o yüzden ilk sıraya takım arkadaşlarımı koyabilirim. İkincisi; Galatasaray formasıyla maç yapmayı çok özledim. Samsun maçında oynamayı çok istedim. Orada arkadaşlarımın ve hocamın yanında olmayı çok istiyordum, çünkü hocam bugüne kadar her zaman benim arkamda durdu. Her zaman her yerde bana desteğini verdi. O yüzden onu yalnız bırakmak istemiyordum. Ama elimde olmayan şartlardan dolayı gittiğim için onun burukluğu vardı içimde. O yüzden çok üzgündüm. Ama şu anda tekrar geri dönmüş durumdayım. Tekrar Galatasaray formama kavuştum ve başarıya çok çok daha fazla odaklandım. Umarım bu başarı da takımla, o aile ortamıyla beraber gelecektir.
Teknik direktör Fatih Terim’den bahsettin. Çok önemli bir teknik adamla çalışıyorsun, onunla çalışmak senin için ne anlam ifade ediyor?
Kendisiyle ilk defa çalışma fırsatı buldum bundan dolayı da çok mutluyum, çok gururluyum. Fatih Terim’in kendine has bir karakteristik özelliği var. Bu da mutlaka ekstra anlamda olumlu olarak etkiliyor. Bu tip hocalarla çalışmak beni de etkiliyor. Karakteristik özelliği bizden beklentilerini yerine getirmemizi sağlıyor. Maçlarda onun direktifleri yönünde her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Fatih Hoca ile çalışmaktan çok mutluyum.
Galatasaray ligde Fenerbahçe’nin 6, Beşiktaş’ın ise 11 puan önünde ve bu hafta da çok önemli bir derbi karşılaşması var. Ligin ilk yarısındaki maç 0-0 sona ermişti. Derbiyle ilgili düşüncelerini söyler misin ?
Bu iki takımla olan puan farkı bizlere Galatasaray’ın bir şeyleri doğru yaptığını gösteriyor. İyi çalıştığımızı, iyi oynadığımızı gösteriyor. Benim bu takıma olan inancım sonsuz. Tabi ki önemli
rakiplerle oynayacağız. Bundan sonra oynayacağımız her maç mutlaka çok zor olacak.
Derbiye gelince, tabi derbi bizim için çok önemli. Ama kesinlikle bu şekilde düşünmemek lazım çünkü derbi olmasına rağmen bizim için herhangi bir maç gibi olacak. Üzerimizde
baskı unsuru yaratmamalıyız. Galatasaray bu zamana kadar nasıl bir oyunla geldiyse, bu hafta da bu oyununu sergileyecek ve bundan sonraki haftalarda da aynı oyununu sergileyecektir. Çok iyi çalışıyoruz ve iyi mücadele ediyoruz ve iyi futbol oynuyoruz.
Beşiktaş derbisinde Ali Sami yen Spor Kompleksi Türk
Telekom Arena’da muhteşem bir atmosfer olacak, atmosferi nasıl değerlendirirsin ve bunun paralelinde taraftara olan
mesajlarını alabilirmiyiz son olarak ?
Galatasaray taraftarı gibi taraftara daha önce hiçbir yerde karşılaşmadım ve gerçekten muhteşemler. İnanılmaz ateşli ve çılgın bir taraftar grubu var. Tam sıfatı bulamadım ama çılgından da daha öte bir taraftar grubumuz var. İlk maçta yaşanan olaydan sonra bana verdikleri destekle daha çabuk toparlanmamı sağladılar. Her zaman takımlarının yanındalar. Derbi maçı öncesi buradan nacizhane mesaj göndermek istiyorum taraftarımıza; her zaman takımın yanındalar ve bu şekilde takımın yanında olmaya devam etsinler. Rakip takıma veya sahaya bir şeyler atmadan sadece takımlarını desteklemelerini istiyorum. Bu zamana kadar hem benim hem bütün takımın yanında oldular. Aynı şekilde derbi maçında da yanımızda olacaklarından eminim.