Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
UEFA'nın 36. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, hiç şüphesiz,
sporun da,
futbolun da dilinin barışın dili olduğunu belirterek, 1969 yılında Orta
Amerika ülkeleri arasında, 1970 Dünya Kupası elemelerinde çıkan kavgalarda, ardından iki ülke arasında çıkan savaşta maalesef 4 bin kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.
''Biz de
futbol tarihi boyunca çok acı olaylar yaşadık, elim hadiselere, hatırlamak istemediğimiz ölümlere şahit olduk'' diyen Erdoğan, yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin futbolun ruhundan, futbolun manasından ortaya çıkmadığını söyledi.
Erdoğan, tam tersine futbolun, tıpkı
Pele'yi seyretmek için aralarında
ateşkes ilan eden
Afrika ülkelerinde olduğu gibi, kaynaşmanın, tanışmanın ve paylaşmanın aracı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Şunu da burada büyük bir iftiharla ifade etmek istiyorum. Çocuğum, 1967 yılında başladığım, 1982 yılına kadar 15 sene aralıksız oynadığım futbol, benim için amatör de olsa her zaman, koordinasyon, kollektif çalışma,
dayanışma noktasında yol gösterici, belirleyici oldu. Takım ruhunu, paslaşmayı, paylaşmayı, gözle
iletişim sağlayabilmeyi, gönülden gönüle irtibat kurarak anlaşabilecek kadar uyumu futbol sahalarında pekiştirdik. 1969 yılında, Maracana Stadı'nda Pele'nin attığı penaltıyı hala unutabilmiş değiliz. Stat, adeta nefesini tutmuştu, çok büyük bir sessizlik hakimdi, Pele şutunu attı ve tahmin edilebileceği gibi gol oldu. Pele'nin bu bininci golü, tüm dünyayı olduğu kadar bizi de ta burada biz Türkleri de etkiledi. 1970 Dünya Kupası'nda kolu bandajlı halde oynayan Beckenbauer, 1974'te
takımını şampiyonluğa taşıyan Müller, Didi, Kempes, Cruyff,
Maradona büyük bir keyifle, beğeniyle ve hayranlıkla izlediğimiz
futbolcular oldu. Müller'e,
Münih takımının
teknik direktörü, 'senden futbolcu olmaz, kendine başka bir iş bul' demişti. Ancak o, bir sene sonra dünyanın en meşhur
futbolcuları arasına girdi. Sevgili Platini'nin yaşadıklarını da az önce de kendisiyle teyit ettim, arkadaşlarımla da teyit ettim. Metz Kulübünün doktoru, Platini'ye 'futbolcu olamaz, sağlığı iyi durumda değil' diyerek
rapor vermiş ve transferi engellemişti. Değerli dostum Platini'nin oynadığı
Saint Etienne takımının Metz'i 9-2 yenmesi de 'futbolcu olamaz' raporu veren doktora herhalde en güzel
cevap olmuştu.''
''Babamla maç halindeydim''
Başbakan Erdoğan, aynı yıllarda kendisinin de bir yandan yeşil sahalarda, bir yandan da rahmetli babasıyla tam bir maç halinde olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Rahmetli babam, okumamı, iş bulmamı isterken, ben, yırtık kramponlarla, lastik ayakkabılarla, gizli gizli katıldığım antrenmanlarla futbol kariyerimi ilerletmek arzusundaydım. O kadar ki, sakatlandığım zamanlarda evde acımı bastırıyor ve kramponlu ayakkabılarımı eve götürmüyor, kömürlükte saklıyordum. Resimlerimizin basıldığı gazeteleri, babam görmesin diye köşe bucak saklıyordum. Sonuçta rahmetli babam haklı çıktı ve ben futbolcu değil, bir siyasetçi oldum. Ancak 15 yıl boyunca futboldan edindiğim tecrübeyi, birikimi, disiplini, spor ahlakı ve erdemini hayatımın her anında yaşamanın ve yaşatmanın gayreti içinde oldum. ''