İstanbul'un epey dışında Olimpiyat
Oyunları için yapılan
stat,
futbol maçına ev sahipliği yaparken tribünler yine dolmadı. Zamanında fazlaca
hesap ve kitap yapılmadan inşa edildiğini düşündüğümüz stat, İstanbul'un başka yerinde olmayan rüzgarıyla onca yolu göze alıp gelme zahmetine katlananları da bayılttı.
Karşılaştığım ilginç bir manzaraya da değinmeden geçmek istemiyorum. Sanki tribünler tıklım tıklım doluymuş gibi
stad kapılarını tutan görevliler, bileti olmayıp da "abi lütfen bizi içeri alın da maçı izleyelim" diyenleri de acımasız bir tavırla geri çeviriyorlardı.
"Ya maçlarını orada oynamak zorunda olan İstanbul Büyükşehir Belediye
spor ne yapsın?" diyebilirsiniz belki. Onlar zaten fazlasıyla bu duruma alışmış. Tribünde
seyirci de olsa yokmuş gibi mücadele ediyorlar. Yenik duruma düştükleri maçta bir puanı kapıp işlerine baktılar. Bunu yaparken de hiç de oyun disiplininden koptuklarını, heyecan yaptıklarını görmedim.
Beşiktaş'ın Portekizli futbolcusu
Fernandes tabir yerindeyse sahada
fırtına gibiydi. Ona bakıp "ne olmuş bu Fernandes'e?" diyenler olabilir. Ayakları kadar kafası da çalışan Fernandes,
Olimpiyat Stadı'nın rüzgarını da arkasına aldığını kimseye çaktırmamaya çalıştı.
Yapıldığı günden bu yana yollarından metrosuna yerinde sayan Olimpiyat Stadı'nın bu haliyle Türk sporuna katkı yapması imkansız gibi. İnsanın içinden "keşke mümkün olsa da temelinden söküp başka yere taşınsa" diyesi geliyor. Hem de hazır Gençlik ve Spor Bakanımız, Türkiye'nin değişik illerine yapacakları stadları açıkladığı şu günlerde. Böylece hükümet masraftan da kurtulurdu.
Sözün özü, devlet yetkilileri çölün ortasındaki bu 5 yıldızlı stada bir an önce el atmalı.
2020 Olimpiyat Oyunları'na
aday olduğumuzu da hatırlatarak bu konuya dikkat çekmek istedim.
Mehmet
Şentürk - Samanyoluhaber.com