Yazının açıklamalar bölümünde; “6222 sayılı Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu'nun hükümlerinin ihlaline ilişkin kuvvetli
delillere ulaşılması nedeniyle 3 Temmuz 2011 tarihinde
İstanbul Özel Yetkili
Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Emniyeti'nce
soruşturma başlatılmıştır. Yasal ve anayasal veriler ışığında,
futbol disiplin yargılamasının hızlı sonuçlandırılması beklenmektedir. Fakat ülkemiz futbolunu yönetmekle görevli özerk bir kurum olan
Türkiye Futbol
Federasyonu (TFF), 3 Temmuz 2011'dan beri geçen 9 aylık sürede henüz bir
yaptırım uygulamamıştır” görüşüne yer verildi.
Toplam 6 sayfalık yazıda, yaşanan olaylar ve sürecin gelişimi tüm detaylarıyla aktarılmış, Türkiye
Futbol Federasyonu'nun
şike ve
teşvik soruşturması konusunda yalnızca bu gelişmeleri izlemekle yetinerek herhangi bir karar almamasına dikkat çekildi.
Konuyla ilgili hukuki alt yapı ve aykırılıkların aktarıldığı bölümde ise “5894 sayılı Kanun ve TFF statüsü gereği; federasyon şike ve teşvik primiyle mücadele etmek mecburiyetindedir. Fakat TFF yetkilileri bu görevlerini yerine getirmemektedirler” ifadesi vurgulandı. Ayrıca, TFF'nin yasal olarak uygulamaya mecbur olduğu
UEFA ve
FIFA düzenlemeleriyle talimatlarını da uygulamadığı vurgulandı.
Yazının devam bölümünde ise “TFF şike ve teşvikle ilgili karar vermemekle Anayasa'yı da ihlal etmektedir” denildi. Bu görüşe gerekçe olarak 17
Mart 2011 tarihinde Anayasa'nın 59. maddesinde yapılan değişiklik gösterilmiş ve şöyle izah edilmiştir: “Bu değişikliği yapan 6214 sayılı
kanunun genel gerekçesinde, durum şöyle ifade edilmiştir: “Esasen, tüm uluslararası
spor dallarındaki ihtilaflarda süratli ve kesin bir şekilde çözüm yolu benimsenmiştir. Sporun kendine özgü yapısı, süratli bir biçimde yönetimini, yürütülmesini ve disiplin yargılamasını beraberinde getirmektedir. Bu hız, spor müsabakalarının oynanması için olmazsa olmaz şarttır. Gerçekten de belirli bir zaman diliminde oynanması zorunlu olan spor müsabakalarına ilişkin ihtilafların çok kısa bir sürede kesin ve nihai olarak karara bağlanamaması halinde, o turnuvanın (ligin veya organizasyonun) başarılı bir şekilde sonuçlandırılması mümkün değildir. Yargılamanın muhtaç olduğu süre dikkate alındığında klasik
dava yöntemi, bu alanın ihtiyaçlarının ivedilikle sonuçlandırılması ilkesiyle bağdaşmaz.”.
Ayrıca şike ve teşvikle ilgili olarak hızlı karar verilmemesi, Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesinde belirtilen “Görevi Kötüye Kullanma” suçunun kapsamına girdiğinin de hatırlatıldığı yazıda, 2010-2011 futbol sezonuyla ilgili açıklamalar da yer aldı.
Bu bölüm “ Etik
Kurul tarafından hazırlanan rapora göre
Trabzonspor Kulübü temsilcileri herhangi bir şike ve teşvik faaliyetinde bulunmamıştır ve Trabzonspor Kulübü temsilcilerinin şike ve teşvikle ilgisinin bulunmadığı UEFA tarafından teyit edilmiştir” başlıkları altında izah edildi.
Yazının son bölümünde de UEFA ve FIFA'nın konuya ilişkin yetkileri hatırlatılarak, ilgili statü maddeleri delil gösterilerek, UEFA, futbolun zarar görmesini önlemek için her türlü
tedbir ve önlemi alıp, her türlü düzenlemeyi yapabilir, FIFA da UEFA gibi sürece doğrudan müdahil olarak gerekli her türlü tedbiri alabilir” görüşleri seslendirildi.
Sonuç ve istem bölümünde ise şu ifadeler yer aldı:
Yukarıdaki nesnel veriler ışığında,
1. TFF'nin şike ve teşvikle ilgili olarak 3 Temmuz 2011'de başlayan ve 9 aydır ertelenen karar sürecinin İVEDİLİKLE sonuçlandırılmasını ve kararın açıklanmasını,
2. Etik Kurul raporu ve UEFA değerlendirmesine göre, fair-play'e aykırı herhangi bir faaliyete girişmediği açık ve kanıtlanmış olan Trabzonspor Kulübü'nün hakkı olan 2010-2011 futbol sezonu şampiyonluğunun gecikmeksizin Trabzonspor Kulübü adına
tescil edilmesini talep ediyoruz.
TFF tarafından, talebimize konu kararların açıklanmaması halinde;
* UEFA ve FIFA nezdinde resmi başvuruda bulunacağımızı,
* Kararın gecikmesinden veya soruşturmadaki usulsüzlüklerden dolayı UEFA veya FIFA'nın tüm takımlarımızı ve/veya milli takımımızı uluslararası futbol organizasyonlarından men etmesi halinde, bundan sorumlu olan kurul ve şahıslara karşı ilgili talimat, düzenleme ve mevzuattan doğan tazminat hakkımızı ve diğer yasal haklarımızı saklı tuttuğumuzu belirtiriz. Saygılarımızla