Erdoğan ve AKP ile ilgili bildiği ve bizzat faili olduğu suçlara dair videolu açıklamalarıyla Türkiye’de gündem belirleyen Sedat Peker, yeniden sahne almaya hazırlanıyor.
Son 1 haftadır hem kendi retweet ve beğenileri hem de Deli Çavuş gibi kontrolündeki hesaplardan yapılan açıklamalar, Peker’in yakın zamanda konuşmaya başlayacağını gösteriyor.
Peker, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında patlak veren kavgaya da müdahil oldu.
Ümit Özdağ’ın Soylu’ya meydan okuduğu ve akabinde korkaklıkla suçladığı tweetlerini retweet etti.
Bunların arasında, Ümit Özdağ’ın kendisinden alıntıladığı “Sülü” hitaplı tweet de var.
Sedat Peker’in tıpkı Süleyman Soylu ile olduğu gibi Ümit Özdağ ile de çok eskiden beri tanışıyor olmaları yüksek ihtimal.
Ortak dostları ve düşünsel kökleri de var.
Ancak Peker’in Ümit Özdağ’a arka çıkıp Süleyman Soylu’ya taarruza geçmesi, sadece ortak geçmiş ve dostlarla izah edilemez.
Peker’in Soylu’ya çok büyük bir öfkesi ve kini var. İntikam hırsıyla yanıp tutuşuyor adeta.
Sedat Peker’in Ümit Özdağ’a destek olup Soylu’ya hücuma geçmesini anlamak mümkün de Soylu’nun son bir haftada yine coşup piyasaya çıkmasının sebebini farketmek çok mu zor?
Değil elbette.
Tayyip Erdoğan’ın kendisinin kalemini kırdığını ve bakanlık koltuğunda artık Bahçeli’nin kontenjanından oturduğunu biliyor.
Peker kendisine ilk sardığında, Erdoğan sessiz kalınca onun kasalarından biri olan Metin Külünk’ü deşifre edivermişti Soylu.
TRT ve akabinde Habertürk Tv’deki canlı yayınlarda Metin Külünk’ü ima ederek, Sedat Peker’in bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para verdiğini açıklamıştı.
O hadise, Soylu’nun Erdoğan nezdindeki Berat Albayrak’la olan kavgası nedeniyle aşınan kredisini tamamen bitirdi.
İşte o bugündür Soylu, Erdoğan’ın tekrar gözüne girebilmek için besleyip örgütlediğini trollere taş çıkartan bir performans sergiliyor.
Tabiri caizse haysiyet cellatlığında taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmıyor.
Ancak başta da belirttiğim üzere son 1 haftadaki heyecanı, telaşı ve tedirginliği çok daha farklı.
Halen milletvekili ve parti genel başkanı olan Ümit Özdağ’a sokak serserilerine yakışır bir üslupla canlı yayında hakaretler etti.
Ümit Özdağ da aynı üslupla cevap verip Soylu’yu içişleri bakanlığının önünde kavgaya davet etti, meydan okudu.
Soylu ise Özdağ’ın meydan okumasına cevap vermedi, Özdağ bakanlığın önüne geldiğinde dışarı çıkmadı.
Hakaretlerine bakanlığın önüne hayvan izleme aracı bekleterek devam etti.
15 Temmuz’da yanındaki mafyatik adamlarıyla TRT’ye gidip kahramanlık taslayan Soylu, Özdağ’ın karşısına çıkamadı.
Neden? 15 Temmuz akşamı TRT’deki tuzağa düşürülmüş birkaç askerden bir zarar gelmeyeceğini biliyordu da ondan.
Ama Ümit Özdağ ve ona destek veren kesimler öyle değil.
Neyse, olayın bu faslını tarihin müfessirliğine bırakayım.
Süleyman Soylu’nun bir haftadır yaşadığı telaşa ve ani parlamasının sebebine geri dönelim.
Soylu, Sedat Peker’in tekrar sahne alıp konuşmasından bir hayli korkuyor.
Peker’in anlattıklarının anlatmadıklarının yanında hiç nispetinde olduğunu da biliyor.
Peker’in tekrar konuşup kendisini hedef alması ihtimaline binaen Erdoğan ve AKP tabanında kendisi için psikolojik destek zemini oluşturmaya çalışıyor.
Suriyeli mültecilerle ilgili tartışmalara ve tepkilere çok sert çıkması ve Ümit Özdağ ile kavgaya tutuşması da kuvvetle muhtemel bu yüzden.
Sadece mülteciler konusunu değil, 15 Temmuz’u da sıcak tutmaya çalışıyor.
Ümit Özdağ’a hakaret ettiği canlı yayında, toplumda kaos çıkmasına dair bir soruya verdiği “Yeni Soros’un Kavalaları’nı bekliyoruz. Şuramıza kadar dolduk. 15 Temmuz’da tamamlayamadığımız işi tamamlayacağız” şeklindeki cevabının hikmeti başka bir şey değil.
Zira 15 Temmuz’da hayalini kurup da gerçekleştiremedikleri hiçbir projeleri kalmadı.
Öldürdüler, zindanlara doldurdular; mazlumların mallarını, mülklerini yağmaladılar.
Soykırım tanımının tüm unsurlarını keyifle hayata geçirdiler.
Erdoğan’ın ve Soylu’nun “Daha ne kaldı ki yapmadığınız?” sorusuna verecek cevabı yok.
Soylu’nun amacı, Peker’in taarruzu öncesi, Erdoğan ve AKP tabanı nezdinde 15 Temmuz üzerinden bir savunma hattı oluşturmaktan başka bir şey değil.