Diyarbakır'ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı ve çatışmaların devam ettiği 6 mahallenin dışındaki bölgelere de PKK'nın hendek kazmaya başladığı ortaya çıktı. Bunun üzerine valiliğin sokağa çıkma yasağını genişlettiği belirtildi. Yasak ilanından sonra vatandaşlar ilçeyi terk ederken yaklaşık 2 aydır ilçede bulunan, ilçeye giren ve çıkanların kimlik kontrolünü yapan yüzlerce güvenlik görevlisine rağmen örgütün mahalle aralarına nasıl yığınak yaptığı ise soru işaretlerine neden oldu. Kışın ortasında evini terk etmek zorunda kalan Sur halkı ise yaşananlara tepki gösterdi.
Sur ilçesinde yaşadığını belirten Seyithan Demir isimli vatandaş, mağdur olduklarını belirtti. "2-3 eli kanlı, elinde silah olan kişiler sokaklarda eylem yapıyor. Askerde gördüğüm silahları onların ellerinde görüyorum." diyen Demir, "Ailem mağdur, millet can derdinde. Kimse buna dur demiyor. Ne yapacağımızı şaşırmışız. Ben burada hiç kimseyi savunmak zorunda değilim, savunmayacağım da. Dilerim Allah'tan bulsunlar. Herkes mağdur. Kimisinin hastası var, çıkartamıyor. Maddi imkanları el vermiyor. Benim yüreğim kan ağlıyor." şeklinde konuştu.
"DEVLET BUNLARI ÖNCEDEN BİLİYORDU"
Vatandaşlardan Rıdvan Savaş ise barış istediğini söyledi. Bütün mahallerde hendeklerin kazılmaya başlandığını anlatan Savaş, "Bugün ben Suriçi'nde oturuyorum. Yaklaşık 2 aydan önce bu tür şeyleri devlet biliyordu. Bile bile herhangi bir müdahalede bulunmaksızın halkımızı buradan çıkarma ile planlı bir projesi çizilmişti zaten. Fatih Paşa Mahallesi'nde ben kendim oturuyorum. Onun dışında Hasırlı, Cevatpaşa, mahallerde hendekler var. Arkadaşın dediği gibi bütün mahallerinde hendekler var. Barış, barış, barış." ifadelerini kullandı.
"EVİNE EKMEK GÖTÜREMEYEN ÇOK SAYIDA İNSAN VAR"
Vatandaşlardan Aziz Tunç de hiçbir kimsenin ölmesini istemediklerini anlattı. Çözüm sürecine tekrar başlaması gerektiğini arzu ettiklerini dile getiren Tunç, "Biz ne polisin, ne askerin ne de gerillanın ölmesini istemiyoruz. Halk olarak barıştan başka hiçbir düşüncemiz yok. Halkımız şu anda perişan durumda. Evine ekmek götüremeyen bir sürü insan var. Çözüm sürecine tekrar başlansın. Esnaf'ın anası ağladı zaten bitti. Vatandaş perişan. Çocuğu gece gündüz aç ağlayan insanlarımız var. Bu Cumhurbaşkanı'nın umurunda mı? Herhangi siyasi bir partinin umurunda mı? Sizi o koltuğu kim oturttu, halk oturttu." diye konuştu.
Nahide Yogun da "Ben tek başıma yaşıyorum. Kızımın yanına gidiyorum. Bizim sokakta hendekler bugün kazılmış." dedi. Mustafa Bertan'ın ise dün evine patlayıcı isabet etmiş. Burada bir çocuğunun kolu kopmuş. Çocuğu şimdi hastanede. Fakir insanlar olduklarını söyleyen Bertan, mağduriyetini özetle şöyle anlatıyor: "Fakir insanlarız. Sur'da oturuyoruz. Gücümüz yok kiraya gidelim. Bizden ne istiyorlar. Barış ve huzur istiyoruz. Sıcak bir yuva istiyoruz. Bunu bize çok mu görüyorlar. Ne polis ne de gençler ölmesin, şehit verilmesin. Polis de anne baba çocuklarıdır, asker de. Sayın Erdoğan Kürt kardeşlerimiz diyor. Şimdi nerede kalacağız, parkta mı, sokakta mı? Dün havan topu mu? Tank mı bilemiyoruz evime isabet etti, çocuğumun kolu koptu. Şimdi hastanede, param yok gideyim. Benden bir parça istiyorlar, pahalıdır, gücüm yok alamıyorum."
Bu arada, Sur'daki sokağa çıkma yasağını protesto etmek için toplanan bir gruba polis müdahale etti.
CİHAN