Suriye Konferansında Şam ile diyalog çağrısı

Suriye'de yıllardır devam eden iç karışıklık ve siyasi iktidarsızlık ile ilgili düzenlenen Suriye Barış Konferansı'na katılan Cumhuriyet Halk Partisi ortak açıklama yaparak Suriye'de süregelen savaşı ve iktidarsızlığı bitirmek adına Şam ile diyalog kurulmasının zorunlu olduğunu ifade etti.

SHABER3.COM

CHP’nin Uluslararası Suriye Konferansı’nda, Türkiye’nin güvenlik tehdidini Suriye yönetimiyle birlikte diplomasi yoluyla bertaraf edebileceği ifade edildi. Konferansta, AKP’nin izlediği siyaset de eleştirildi.

CHP "Suriye’de Barışa Açılan Kapı” teması ile Uluslararası Suriye Konferansı düzenledi. İstanbul'daki bir günlük konferansa dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve diplomat katıldı.

Konferansta, Türkiye'nin, Suriye'den yönelebilecek somut tehditlere karşı, güvenliğin Suriye yönetimiyle çok yönlü diplomasiye başvurarak sağlanabileceği kaydedildi. Ayrıca, Türkiye’nin Suriye sahasındaki askeri varlığının kontrollü biçimde azaltılması yerine sürekli artırılmaya çalışılmasının güvenlik tehdidi yarattığına dikkat çekildi.

Suriye krizi sonucu bölgede yaşanan çok boyutlu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolunun Türkiye-Suriye ilişkilerini bir an önce düzeltmekten geçtiği vurgulandı. Konferansta, CHP'nin Suriye’de barışın tesisi ile birlikte Ortadoğu’daki kalıcı barışın da kurulabileceği inancını taşıdığı sonucuna varıldı.

"İktidar olmak isteyen Suriye meselesini çözmeli”

Konferansın düzenleyicilerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Ağbaba, neden böyle bir konferans düzenlediklerini “Türkiye’de bir barış ve huzur ortamı olsun istiyorsak, Suriye’de kalıcı barışı sağlamalıyız. 2011’den bu yana CHP’nin uyarıları dikkate alınmadı. Türkiye’nin politikalarıysa çöktü. Artık farklı seslerin duyulması gerekiyordu. Biz, iktidara alternatif bir partiyiz. Böyle bir toplantı düzenlemek de bize düşerdi” diyerek anlattı.

İktidar olmanın yolunun Suriye meselesini çözmekten geçip geçmediği sorusuna Ağbaba şu yanıtı verdi: “Bütün anketlerde öne çıkan en önemli meselelerden biri Suriye krizi. Elbette seçime endeksli bir çalışma değil bu ama ciddi bir siyasi partiyseniz, iktidar olmak istiyorsanız Suriye meselesinin çözümü için de üzerinize düşeni yapmak zorundasınız.”

Konuşmacılar arasında Suriyeli Kürtlerden herhangi bir temsilci bulunmuyordu. Ağbaba, bunun bir tercih olup olmadığı sorusunu ise “PYD, Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanınıyor. Dolayısıyla yasal olarak davet edemezdik” sözleriyle yanıtladı.

Farklı görüşler dinlendi

Konferansta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Ekrem İmamoğlu da konuşma yaptı. İki isim de Suriye’de patlak veren iç savaşta AKP hükümetinin yanlış politikalar izlediğine, bunun sonucunda da hem Suriye’nin, hem de Türkiye’nin ağır bedeller ödediğine dikkati çekti.

Basına kapalı yapılan konferansta Suriye meselesinin nasıl başladığı, hangi ülkelerin iç savaşın bu noktaya gelişine sebep olduğu, komşu ülkelere dağılan sığınmacıların durumları, yaşadıkları zorluklar, bundan sonrası ve ülkenin geleceği konuları  ele alındı.

Konferanstaki beş panelin katılımcıları arasında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı savunan da vardı, Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı YPG’yi barış gücü olarak niteleyen de. Kimi katılımcılar ABD’nin Suriye’deki varlığının IŞİD’in temizlenmesi ve ülkedeki istikrar açısından önemine değindi, kimisiyse savaşın bu noktaya gelmesinde Ankara’nın izlediği siyasetin rolü olduğunu savundu. Toplantının belki de en önemli kazanımı, tüm farklı görüşlerin birbirini dikkatle dinleme sabrını göstermesi oldu.

Suriye sorununun uluslararası boyutunun ele alındığı  oturumda konuşan Harvard Ünivesitesi'nden Amy Austin Holmes Türkiye’nin terör örgütü olarak tanıdığı YPG’nin, çatısını oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) ‘barış gücü’ olarak niteledi. Holmes ABD’nin Suriye’deki varlığı içinse IŞİD’i tamamen yenilgiye uğratmak ve savaşta zarar gören şehirleri yeniden inşa ederek yaşanabilir kılmak olarak değerlendirdi.

Holmes’un ardından söz alan İranlı akademisyen Gholam Ali Chehini Zadeh ise Suriye barışının önündeki en büyük engelin, ABD’nin kendisi olduğunu savundu.

"Yapılan hatadan dönülmedi”

Eski dışişleri bakanlarından Hikmet Çetin de oturumda söz alan isimlerdendi. Çetin, iktidarın Beşar Esad’ın kısa sürede devrileceğini ve en fazla 100 bin sığınmacının Türkiye’nin geleceğini düşündüğünü söyledi. Çetin’e göre başlangıçta hata yapıldı ve bu hatadan dönülmedi. Esad’ın bir diktatör olduğunun altını çizen Çetin, buna karşın dış müdahale ile Esad’ın devrilmesini arzu etmenin yanlış olduğu görüşündeydi.

AB Delegasyonu’ndan De Wilde ise Rusya, İran ve Türkiye’nin yürüttüğü Astana sürecine dair görüşlerini paylaştı ve Birleşmiş Milletler’in dahli olmadan Suriye meselesinin çözümünün mümkün olmadığını savundu.

"Sığınmacıların göçünü teşvik eden siyaset”

Konferansta ele alınan konulardan biri de Suriyeli sığınmacıların sorunları oldu. Bu oturumda söz alan Şam'da yaşayan Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian, Türkiye’nin, sığınmacıların göç etmesini teşvik eden politikalar izlediğini savundu. Kassargian ayrıca Türkiye’nin siyasi temaslarını siyasal İslamcılar üzerinden yürütmesini de eleştirdi. Gazeteci 31 Mart’taki yerel seçim sonuçlarının da Suriyeliler tarafından memnuniyetle karşılandığını belirtti.

Oturumun ardından DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kassargian, seçim sonuçlarına dair sözlerine de açıklık getirdi. Suriye’de çoğunluğun siyasi İslam’ı ve bilhassa Müslüman Kardeşler’in siyaset tarzını beğenmediğini söyleyen gazeteci şöyle konuştu: “İnsanlar siyasi İslam’ı desteklemiyor. AKP ise Suriye ile ilişkisini siyasal İslam kanadıyla yürütüyor. Bu nedenle de Türkiye’de laik bir partinin seçimlerde iyi netice alması mutluluk veriyor. Dolayısıyla CHP’nin Ankara ve İstanbul belediyelerini alması Suriyeliler için sevindirici oldu. Suriye halkı, genel seçimlerde de CHP’nin oylarını artırmasını ve Türkiye ile daha iyi ilişki kurmayı umut ediyor.”

Kassargian, barış konusunun konuşulduğu her ortamın kıymetli olduğunu söyleyerek, CHP’nin konferansından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Gazeteciye göre bugüne dek Suriye meselesinde yalnızca AKP iktidarını söz söylüyordu ve bu tek renklilik herhangi bir somut çözüm önerisi sunmuyordu. 

AKP'nin siyasetine eleştiri

Suriye'deki güncel duruma askeri ve hukuki açıdan bakılan bölüm ise konferansın en fazla ilgi gören paneli oldu. Bu oturumda söz alan gazeteci Hüsnü Mahalli konuşmasında AKP’nin yanlış politikalarda ve bilhassa da İslamcı ve mezhepçi ideolojisinden vazgeçmediğini savundu. Suriye’de emperyalist bir oyun olduğunu iddia eden Mahalli, Türkiye’nin sınır güvenliğini bahane ettiğini belirterek “Hadi Suriye ile sınır komşususun. Ermenisi, Kürdü, Alevisi var. Libya’dan ne istiyorsun. Orada Arap, Şii ayrımı da yok. Hepsi 24 ayar Sünni” diye konuştu.

"Cenevre'de bile soruna çözüm getirmedi”

Akademisyen Ahmet Kasım Han da, Mahalli ile daha önce Esad konusunda farklı düşündüklerini ancak Türkiye’nin yanlış politikaları nedeniyle artık ortak bir noktada buluştuklarını söyledi.

Han, paneldeki konuşmasının ardından DW Türkçe’ye değerlendirmede bulundu ve “Bu tür konferansların tek başına Suriye meselesinin çözümünde yeterli olacağını düşünmüyorum. Kaldı ki, Cenevre gibi devlet yöneticilerinin, diplomatların dahil olduğu toplantılar bile bir çözüm getirmedi” dedi.
<< Önceki Haber Suriye Konferansında Şam ile diyalog çağrısı Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER