Mülkiye müfettişlerinin IŞİD’in 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç’ta düzenlediği ve 33 yurttaşın ölümüyle sonuçlanan canlı bomba saldırısındaki ihmal iddialarına yönelik hazırladığı rapor, katliama ilişkin Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davanın dosyasına girdi.
ANKA'nın servis ettiği habere göre mülkiye müfettişlerinin kamu görevlileri hakkında hazırladığı raporda, canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün isminin, saat 11:45’te düzenlenen saldırıdan önce emniyetin sisteminden iki kez sorgulandığı ortaya çıktı.
Müfettişler, o dönem Şanlıurfa İstihbarat Şubesi’nde polis memuru olarak görev yapan A.G.’nin, Emniyet’in şüpheli şahıslarla ilgili bilgilerin yer aldığı DEVA sisteminde, katliamdan yaklaşık 4 saat önce, saldırıyı düzenleyen Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ismini sorguladığını tespit etti. Müfettişler, A.G.’ye bu işlemi neden yaptığını sordu, ancak A.G. o saatte Alagöz ile ilgili sorgulama yapmadığını ileri sürdü. A.G., kendisini şöyle savundu:
“Bana sormuş olduğunuz DEVA projesini ben sabah açtım. Oturum log kayıtlarında görünmüştür. Ama bu kapsamda birden fazla kişiyi inceledim. Projeyi kapatma ihtiyacı duymadım. Adı geçen şahsı da bu kapsamda inceledim. İşlerimiz çok yoğun olduğu için bazen projelerin saatlerce açık kaldığı olur.”
KATLİAMDAN 1 SAAT ÖNCE SORGULAMIŞ
Rapora göre, Alagöz’ü ismini saldırıdan önce tek sorgulayan polis A.G. değildi. Şanlıurfa İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurlarından A.B. de Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ismini, Emniyet’in bir başka sorgulama programı olan IRİS’te, canlı bomba saldırısından yaklaşık 1 saat 5 dakika önce, yani saat 10:41’de sorguladı. A.B., müfettişlerin bu sorguyu neden yaptığını sorusu üzerine şunları söyledi:
“Suruç Grup Amirliği tarafından Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün kimlik bilgileri tarafımıza iletilmesi üzerine, şube müdürümüzün bilgisi dahilinde, il merkezimizdeki şubemizde şahısla ilgili hangi örgüte müzahir olduğunu öğrenmek için sorgulama yaptım. 20 Temmuz 2015 günü sabah büroma geldiğimde, kendi konularımla alakalı olarak da Başkanlığımızın bize tanımladığı sistem üzerinden oturumu açtım. Gerekçe olarak da ‘Çatışma bölgeleriyle ilgili faaliyetlerin deşifresi amacıyla yapılan çalışma’ şeklinde oturum açma gerekçesi yazdım. Akabinde, sistemler üzerindeki günlük rutin evrak işlemleri için sorgulama yaptım. Patlama akabinde de patlama ile ilgili çalışmalar yaptım.”
Müfettişlerin raporunda, Şeyh Abdurrahman Alagöz hakkında hem bombalı saldırıdan önce hem de sonra Emniyet’in sisteminden aramalar yapıldığı görüldü. Raporda, Alagöz’ün teknik takip altında olduğu ve Suriye’ye gittiği anlaşılınca da bu takibin sonlandırıldığı, polis memurlarının verdiği ifadeden anlaşıldı.
ABİ ALAGÖZ HAKKINDA DA 10 EKİM KATİLAMINDAN 2 GÜN ÖNCE İSTİHBARAT GELDİĞİ ORTAYA ÇIKMIŞTI
Alagöz’ün kardeşi Yunus Emre Alagöz ise bu saldırının ardından, IŞİD’in Ankara Tren Garı’ndaki saldırısını düzenleyen iki canlı bombadan biri olmuştu. Yunus Emre Alagöz hakkında da 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren Adıyaman merkezli çok sayıda istihbaratın Emniyet’in ilgili birimlerine ulaştığı ortaya çıkmıştı. Mülkiye müfettişlerinin 10 Ekim katliamına ilişkin hazırladığı raporda, Emniyet birimlerinin Yunus Emre Alagöz hakkında patlamadan 2 gün önce istihbarat aldığı belirlenmişti. İstihbarat Daire Başkanlığı’na 8 Ekim günü gelen istihbaratta, IŞİD’li Mehmet İşik’in, Dokumacılar grubuyla ilişkili Hacı Yusuf Kızılbay’ın kullandığı belirtilen bir GSM numarasından annesiyle görüştüğü bilgisi verilmiş ve bombacı Yunus Emre Alagöz’ün de İşik ile birlikte Türkiye’de olduğu tahminine yer verilerek “sansasyonel eylem yapacakları” uyarısı yapılmıştı.
Söz konusu bu istihbarat, saat 10:10’da yaşanan katliamdan yaklaşık yarım saat önce, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç imzası ile Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na gönderilmişti. Dinç’in saat 09:28’de gönderdiği bu istihbarat, Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından ilgili birimlere, 10 Ekim katliamı yaşandıktan 3 saat 44 dakika sonra iletilebilmişti.