Ege Cansen / Sözcü
Türk Lirası açısından çok dalgalı ve maalesef mali istikrar açısından bir hayli tahripkâr bir haftayı geride bıraktık. Geçen cuma günü doların TL cinsinden fiyatı, “Türk'ün taşıyla, Türk'ün kuşunu vurmak” için kullanılan Swap işlemleri yüzünden 24 saatte %6 arttı. Pazartesi günü Merkez Bankası'nın, sıvapçıların hiç beklemediği bir “TL sıkılaması” sayesinde TL %7 değer kazandı. Yani dolar ucuzladı. Ucuz dolar almak için fırsat kollayanların piyasaya girmesiyle, hafta sonunda dolar tekrar yükseldi. Yani TL kazandığı değeri geri verdi. Netice değişmedi, iş olacağına vardı denebilir. Bu hüküm doğru ve adil olmaz. Çünkü Merkez Bankası hiçbir şey yapmasaydı, doların fiyatı bugün çok daha yüksek olabilirdi. Dolayısıyla ben, “Türkiye Merkez Bankası, Londra bankerlerine karşı bu raundu kazandı” diyorum. Peki, maç bitti mi? Hayır! Düşük faizli TL bulamayınca, yüksek faizli ödünç alan veya elindeki TL'li varlıkları ucuz fiyatla satmaya zorlanan sıvapçı esnafı, bunun intikamını almak isteyecektir.
SIVAP (SWAP)
Son günlerde hepimiz “swap” (değiş tokuş, becayiş veya takas demektir) konusunda bir hayli eğitildik. Kendi hesabıma konuşuyorum. Uzmanların anlattıkları ve resmi makamların açıklamaları benim kafamı karıştırdı. Çünkü ben kendimi, gördüğüm eğitim icabı “swaptan çakar” sanıyordum. Meğer çakmıyormuşum. Kafa karışıklığımı gidermek için işin üstüne gittim. Olan biteni (galiba) anladım. Onun için bu sıvap denen “dalga dümeni” bir de benden dinleyin diyorum. Önce kavramı tanımlayalım. Swap iki kişi (taraf) arasında yapılan “geçici bir becayiş” işlemidir. Anlaşma vadesinin sonunda her iki taraf eski pozisyonlarına geri döner. Swap'ın amacı,taraflara bir süreliğine “istemediği riski, istediği riskle” belli bir bedelle (faiz farkıyla) becayiş imkanı sunmasıdır. Swap, “iyi niyetle” kullanılırsa taraflara ve ekonomik sisteme fayda sağlar. Ya niyet başkaysa?
TL'NİN DEĞER KAYBEDECEĞİ ÜZERİNE KURULU SIVAP BAHSİ
Swap'ı, uzun süredir amacı dışında kullanan taraf, döviz mevduatını TL kredisi olarak iç piyasaya veren bizim bankalarımızdı. Yani ortada “risk değiş-tokuşu” içeren bir akit yokken, sözde swap yapıldı. Asıl gaye, açık pozisyon kısıtlamasını aşmaktı. Durumdan fırsat çıkaran Londralı bankerler de, “Nasıl olsa ‘dış-borç-kolik' Türkiye'nin ulusal parası TL, günün sonunda değer kaybedecektir” diyerek swap adı altında “müşterek bahisler” tertipledi. Yaptıkları işlem gerçekten swap olsaydı “dolar verip-TL alan” Londralı bankerlerin elinde TL olması gerekirdi. Ama onlar oynadıkları kumar gereği ellerinde TL tutmuyordu. Merkez Bankası TL
vermeyince, TL kıymete bindi, faizi arttı. Kıt olan dolarken, ortaya yapay bir TL kıtlığı çıktı.