Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin hayatını kaybettiği terör saldırısı, Kartal'daki Anadolu Adalet Sarayı'nda çeşitli hukuk derneklerine mensup avukatlar tarafından protesto edildi.
Adalet sarayının C- Blok girişinde toplanan avukatlar, "Hepimiz Tahir Elçi'yiz, öldürmekle bitmeyiz" yazılı pankart açarak bir süre oturma eylemi yaptıktan sonra 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ellerinde de Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi ile çekilmiş fotoğraflarını taşıyan avukatlar, çeşitli sloganlar atarak basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasını avukatlar adına Kartal Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serap Akkılıç okudu.
Elçi'nin 14 Ekim'de bir televizyon konuşması sırasında PKK'nın terör örgütü olmadığını söylemesi üzerine hedef haline getirildiğini iddia eden Serap Akkılıç şöyle konuştu: "Sokağa çıkma yasakları ile yerle bir edilen kentler, öldürülen yüzlerce sivil yurttaş, ve artık sıradanlaşan haksız tutuklamalar yoluyla korku toplumu yaratarak, halkı terörize ederek iktidarlarını koruyanlar aynı yöntemleri bir defa daha iktidarlarını sürdürmenin aracı olarak kullanmaya devam ediyorlar. Bu devlet hiçbir zaman gerçek bir hukuk devleti olmadı. Ama icraatlarını şeklen dahi olsa kanunlara uydurmaya gayret ederlerdi. Dünya ikinci, üçüncü kuşak insan haklarını hayata geçirirken yaşam hakkı gibi, mülkeyet hakkı gibi, ifade özgürlüğü gibi en temel hakların yok sayıldığı bir süreç yaşıyoruz. Siyasi iktidar ve artık onun uzantısı haline gelen yargı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasayı tamamen devreden çıkardı. Artık kendi yaptıkları yasalara şeklen dahi uymaya gerek duymayan büyük bir pervasızlık içindeler. Her gün yeni bir sivil ölümü, yeni bir tutuklama, yeni bir hukuksuzluk ile karşılaşıyoruz. Dostumuz, meslektaşımız, üstadımız Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesi ne yazık ki bu karanlık zincirin son halkasıdır. 14 Ekim günü katıldığı bir televizyon programında 'PKK terör örgütü değildir' dediği için başlatılan linç kampanyası hukuken utanç verici bir yakalama kararı şova dönüşen gözaltı ile dönüştü ve nihayet 28 Kasım cumartesi günü Diyarbakır'da sokak ortasında ensesinden tek kurşunla vurularak öldürülmesi ile sona erdi. Tıpkı başka bir barış elçisi Hrant Dink'in katledilmesi gibi."
Cinayetle ilgili önergenin mecliste reddedildiğini söyleyen Serap Akkılıç, "Sadece 45 gün sürdü bu utanç verici kanlı kampanya. Aradan 5 gün geçmesine rağmen hala sağlıklı bir olay yeri incelemesi yapılmadı. Linç kampanyası başlatan, destekleyen, göz yuman siyasiler, hiç tepki göstermeyen yada usulen açıklama yapan hukuk kurumları şimdi timsah gözyaşları döküyor. Cinayetin aydınlatılması için verilen önerge mecliste AKP ve MHP oyları ile reddedildi. Aslında Tahir Elçi'nin katledilmesi ile sonuçlanan süreç ile verilmek istenen mesaj çok açık. Bu topraklarda barış için mücadele etmenin, ezilen halkların haklarını, özgürlüğü ve gerçek adaleti savunmanın bedeli linç edilmektir, ölümdür, faili meçhuldür diyorlar. Beyaz toroslar yerine siyah jeepler., JİTEM yerine Esedullah timlerini devreye soktular. Sokaklarda çocukları vuranların, duvarlara ırkçı sloganlar yazanların, kartopu oynayan gençleri bıçaklayanların, kadın bedenini savaş aracı haline getirenlerin, ölü bedenleri arabalara bağlayıp sürükleyenlerin ödüllendirildiği, katlıamlara karşı sesini yükseltenlerin, barış ve adalet isteyen, gerçekleri söyleyenlerin, yazanların hapsedildiği, linç edildiği, o da olmazsa katledildiği yeni bir Türkiye ile tehdit ediyorlar. Ama nafile bizleri linç kampanyaları ile, tutuklamalarla, katliamlarla korkutamazlar." diye konuştu.
Elçi'nin son nefesine kadar barıştan ve kardeşlikten vazgeçmediğini belirten Akkılıç, "Yılmaz bir insan hakları savunucusuydu. Barışın ve özgürlük mücadelesinin sesi oldu. Bizim eşit, özgür ve barış içinde yaşama mücadelemiz hiç bitmeyecek. Hepimiz Tahir Elçi'yiz öldürmekle bitmeyiz." dedi.
Bazı hakim ve savcıların da destek verdiği eylem, açıklamanın ardından alkışla sona erdi. CİHAN