2011 yılında “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan ve cezasının bitmesine kısa süre kala 9 Haziran 2017’de şartlı tahliye edilen Baymiş’in ölümü ardından konuşan anne Mihriban Baymiş, yaşanan ihmalleri şu sözlerle anlattı: “Cezaevindeyken hastalandı. Dışarda sapasağlamdı, girdikten sonra hastalandı. Telefonlarda her sorduğumda ‘ana ben iyiyim’ diyordu. Cezaevine girdikten 2 yıl sonra ‘ana ben hastayım’ dedi. Endişelenmemem için ‘alerji yapmıştır yediklerim herhalde’ dedi. Oğlum seni doktora götürüyorlar mı dedim bana ‘Ana bir hap bile vermiyorlar burada. Hastaneye de götürmüyorlar’ dedi. Her defasında aradığımda bundan sonra hep ‘Ben hastayım ana beni hastaneye götürmüyorlar’ diyordu. Tahliyesine kısa süre kala bana ısrarım üzerine ‘Ana ben kan kanseriyim’ dedi. Hastalığı böyle gittikçe ilerledi. Son zamanlarında sadece bir iki kez hastaneye götürmüşler, odur. Başka da hastaneye falan götürmemişler.”

Oğlunun ölümündeki ihmallerden iktidar partisini sorumlu tutan Baymiş, başka Nihatların ölmemesi için duyarlılık çağrısında bulundu. Anne Baymiş, “Artık tüm hastalar bırakılsın. Hepsi de evladımız, Nihat’ın arkadaşlarıdır. Niye bırakılmıyorlar. Dışarda tedavilerini olsunlar. Zaten ölüyorlar bir son günlerini aileleriyle geçirsinler. Nihat çıktı 6 ay aramızda kaldı ve vefat etti. Ama hükümet öldürüyor bunları. Çocuklarımız sapasağlam girdi cezaevlerine kanser edip bırakıyorlar. Bırakmıyorlar da içerde de ölüyorlar. Çocuklar hep bu yüzden kanser oldular. Bu ölümlerin sebebi hükümettir. Bir gün başı ağrımadı. Ölmek üzere bıraktılar. Çocuğuma bir ilaç bile vermediler. Nihat bana ‘Ana bir hap bile vermiyorlar. Bizi hastaneye götürmüyorlar’ diyordu. Bunların sorumlusu hükümettir. Artık başka Nihatlar ölmesin” diye konuştu.

Halen cezaevlerinde yüzlerce hasta tutukluya rehine hukukunun uygulandığına vurgu yapan abla Birgül Bahçeli de cezaevlerindeki mevcut tedavi şartlarına dikkat çekti. Hasta tutukluların bir an önce şartsız bırakılması çağrısı yapan Bahçeli, “Bu durumda, bu şartlarda olan bütün hastaların bırakılmasını istiyoruz, tek isteğimiz bu. Zaten cezaevi şartları bu tür hastalara uygun değil. Yeterli beslenemiyorlar, tedavileri yapılmıyor. Arkadaşlar hastalandığında tedaviye götürmüyorlar da en azından salıverseler. Aileler onun bakımını yaparak ve ailenin gözü önünde olur. Aile de vicdanen rahatlar. Nihat’ı kötü bir aşamaya getirdikten sonra salıverdiler, ama en azından bizim yanımızdaydı. İstediğimiz zaman Nihat’a ulaşabiliyorduk. Kendi elimizle onu doktora götürdük, kendi elimizle onun bakımını yaptırdık. Nihat gibi tüm arkadaşların salıverilmesini istiyoruz. Cenazeler artık çıkmasın. Biz bu cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Biz bakarız hastalarımıza, zaten onların hepsini kanser etmiş ve ölüm sınırına getirmiş. Hiç değilse son günlerini aileleriyle mutlu geçirsinler” dedi.