AKP ve MHP oylarıyla kabul edilen İnfaz Yasası’nın 15 Nisan'da yürürlüğe girmesinin ardından cezaevinden tahliyeler başladı. Hukukçular şimdiye dek 25-30 bin kişinin tahliye edildiğini tahmin ediyor.
Adalet Bakanlığı’na göre yasa kapsamında 45 bin kişinin tahliye edilmesi bekleniyordu. Ayrıca açık cezaevlerinde bulunan 45 bin mahpusun izne gönderileceği, 15 bin kişinin de açık cezaevine geçeceği bildirilmişti.
Bakanlık sayı açıklamadı
Bakanlık, henüz düzenlemeden kaç kişinin yararlandığına ilişkin bir açıklama yapmadı.
Kadın örgütleri ise tahliye edilen veya izne gönderilen şiddet faillerinin mağdurlara bildirilmediği konusunda uyarıyor. Failleri cezaevinde bulunan şiddet mağduru kadınlar endişeli.
Bu endişeyi taşıyan kadınlardan biri de Mutlu Kaya. Mutlu Kaya, 5 yıl önce birlikte olmayı reddettiği erkek tarafından başından vuruldu ve yüzde 95 engelli kaldı.
Mutlu Kaya'yı vuran ve toplamda 15 yıl hapis cezası alan Veysi Ercan ise İnfaz Yasası kapsamında açık cezaevine geçme hakkı kazandı. Düzenlemeye göre koronavirüs tedbirleri kapsamında açık cezaevindeki hükümlüler 31 Mayıs'a kadar izinli sayılıyor. Salgının devam etmesi halinde bu süre 2 aylık sürelerle 3 kez uzatılabilecek. Veysi Ercan'ın ise cezaevinden çıkıp çıkmayacağı henüz bilinmiyor.
"Hiç mi vicdanlarını dinlemediler"
DW Türkçe'ye konuşan Kaya, "Bundan beş yıl önce bir cani erkek tarafından kafamdan vuruldum. Aylarca yoğun bakımda kaldım. Yoğun bakımda gözlerimi açtığımda yürüyemiyordum. Ellerimi, ayaklarımı hissetmiyordum. Konuşamıyordum dahi ve bu cani sadece 15 yıl yedi. Bunun 9 yılını yatıp çıkacaktı ve şu an beş yıl geçtiği için sadece 4 yılı kaldığı için açık cezaevine çıktı. Yani bu infaz paketi onaylandığı için çok üzgünüm. Ya bunlar yani bunu onaylarken hiç mi vicdanlarını dinlemediler. Ya benim hayatım gitti. Gençliğim gitti" diyor.
Mutlu Kaya'nın ablası Dilek Kaya da mart ayında Diyarbakır 8'inci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli bir astsubay tarafından öldürüldü.
"Ben ablama mı üzüleyim, kendime mi üzüleyim? Yüreği yanan anneme mi üzüleyim? Bu caninin cezaevinden çıkmasına mı üzüleyim? Lütfen biraz empati kurun, merhametli olun" diyen Kaya, şöyle devam ediyor:
"Artık nefes alamıyorum. Yaşamak istemiyorum. Asla bunu kabul etmiyorum. Sizden rica ediyorum. Sesimi duyun adalet yerini bulsun."
AKP, kadına yönelik şiddet suçlarının infaz düzenlemesi dışında bırakıldığını belirtse de Türk Ceza Kanunu'nda kadına yönelik şiddete ilişkin ayırıcı bir suç maddesi bulunmuyor.
Kadınların sıkça maruz bırakıldığı kasten yaralama, tehdit, hakaret, hürriyetinden alıkoyma suçları infaz indirimi kapsamında yer alıyor.
"Destek hatlarını arıyorlar"
DW Türkçe'ye konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, infaz yasasınının uygulanmaya başlanmasıyla beraber yaralama, tehdit, hakaret, hürriyetinden alıkoyma gibi suçları işleyen erkeklerin cezaevlerinden çıktıklarını belirtiyor. Bu suçlu erkeklerin bu suçları işlediği kişilerin önemli bir bölümünü de kadınların oluşturduğuna dikkat çeken Kav, "Ama yasamızda kadına karşı şiddet ayrıca tanımlanmadığı için onlar da dışarıdalar, bu haktan yararlandılar. Ve örneğin cezaevinden çıkan erken daha önce bıçakladığı kadını şimdi tehdit etmeye başlamış durumda. Şiddet yaşamış olan kadınlar bu tahliyeler nedeniyle haklı olarak endişeye kapılarak destek hatlarını arıyor ve korunmak istiyorlar" diyor.
İnfaz Yasası’nın aslında bu suçları içermemesi gerektiğini vurgulayan Kav, "Ama madem ki durum budur. Risk altında olan kadınlara mutlaka bildirim yapılmalı. 6284 Sayılı Kanun harfiyen uygulanarak korunması gereken kadınların hepsinin etkin korunması sağlanmalı" uyarısında bulunuyor.
DW Türkçe'ye konuşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri ise tahliye edilenlerin bilgisinin ailelere verildiğini söylese de bununla ilgili resmi bir belge paylaşmadı.
17 Nisan'da da Kütahya'da Nesibe T. adlı kadın 3 yıl önce boşandığı Veysel S.'nin cezaevinden tahliye olduktan sonra kapısına dayanıp kendisini tehdit ettiği anları video çekerek sosyal medyada paylaştı. Bunun üzerine başlatılan soruşturma kapsamında göz altına alınan Veysel S.'ye elektronik kelepçeli ev hapsi cezası verildi.
"Türkiye'de data toplanmıyor"
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Kurucusu Avukat Canan Arın, hükümetin, İstanbul Sözleşmesi gereğince, şiddet uygulayanlarının cezaevinden salıverilmeleri söz konusu ise bunu şiddete maruz kalan kadınlara bildirmesi gerektiğini ancak ne yazık ki bunun yapılmadığını söylüyor. Türkiye'de kadına karşı şiddet ve aile içi şiddete ilişkin data toplanmadığını vurgulayan Arın, "Çünkü data toplarsa eğer Türkiye'deki durumun vahameti ortaya çıkacak. Biz de ancak şiddete maruz kalan kadınların, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerin cezaevlerinden çıkmalarından sonra tekrar şiddet uygulamaları çerçevesinde, olayların gazetelere yansıdığı ölçüde haberdar oluyoruz" diyor.
Canan Arın, korona günlerinde kadına yönelik şiddetin arttığını belirterek bunun nedenlerini şöyle açıklıyor: "Birincisi sokağa çıkamadıkları için şiddet artıyor. İki, sokağa çıksalar bile cezaevinden salıverilen adamların geri dönmesi nedeniyle bu şiddet artıyor. Üç, Hakimler Savcılar Kurulu bir genelge gönderdi. Bu genelgede, koruma emri anlamına gelen 6284 Sayılı Kanun'un ancak korona açısından sakıncalı olmadığı takdirde uygulanmasını istedi ki bu da bu kanunu hiç uygulamayın anlamına geliyor. Ne yazık ki Türkiye'de kadına yönelik şiddeti engelleme konusunda herhangi bir siyasi irade mevcut olmadığı için kadınlar bu dönemde çok daha ağır şiddete maruz kalmaktalar ve kalacaklar."
Adalet Bakanlığı’nın 2018 verilerine göre açılan davalarda suç sayısı kasten yaralamada 448 bin 861, tehdit suçunda 213 bin 433, kişiyi hürriyetinden alıkoyma suçunda 28 bin 295'i buluyor. Vücut dokunulmazlığına karşı suçlarda 231 bin 272 hürriyete karşı suçlarda 180 bin 223 mahkumiyet bulunuyor.
"Yeterli ıslah çalışması yok"
HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu da İnfaz Yasası’nın ardından gele tahliyelerle ilgili önemli bir tedirginlik olduğunu vurguluyor.
DW Türkçe'ye konuşan Gergerlioğlu, yasanın "Alelacele ve kendi muhalifimi salmadan nasıl cezaevlerini boşaltırım" hesabıyla hazırlandığı görüşünde. Gergerlioğlu "Cezaevlerine gidip mahpuslarla konuştuğumuzda sorunun daha derin olduğunu görüyoruz. Cezaevlerinde yeterli ıslah çalışması yapılmıyor. Bu insanı nasıl topluma kazandırırız ki bıraktığımızda insana zarar vermesin diye düşünülmüyor. Açık cezaevleri hiç hesap yapılmadan, denetimsiz bir şekilde boşaltıldı, disiplin suçları görmezden gelindi. Yaşam hakkı mevzusu var ama bunlar da göz önünde bulundurulmalıydı. Bu kişiler zaten suça eğilimli ama bunu aza indirgemek için yapılması gereken ıslah eğitim çalışmaları da yetersiz" diyor.
Gergerlioğlu, kadına yönelik şiddet vb suçlar için kanunda derhal değişiklik yapılması çağrısı yapıyor.
Acil kanuni düzenleme önerisi
Benzer bir çağrı da Türkiye'nin önde gelen ceza hukukçularından biri olan Prof. İzzet Özgenç'ten geldi. Özgenç, Twitter hesabı üzerinden dün yaptığı paylaşımda, infaz yasası ile sokağa salınan hükümlülerin yeniden suç işlemelerinin önüne geçmek amacıyla acil kanuni düzenleme önerisinde bulundu. Açık cezaevlerinde bulunan on binlerce hükümlünün izinli olarak fakat devletin gözetim ve denetimi altında tutulmaksızın sokağa salındığını vurgulayan Özgenç, infaz kurumunda uyuşturucu bulundurmak ve kasten yaralama gibi disiplin suçlarının da görmezden getirdiğine işaret etti. Düzenleme ile yeni suçların işlenmesine davetiye çıkarıldığını belirten Özgenç, izinli statüde sokağa salınan hükümlülerden en azından özel tehlikeliliği olanların denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması gerektiğini belirtti.
Öte yandan Cumhuriyet'in haberine göre Adalet Bakan Yardımcısı Şaban Yılmaz, savcılıklara gönderdiği mesajda, özellikle kasten yaralama, aile içi şiddet ve tehdit gibi suçların işlenmesi halinde olayın derhal Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesini istedi. Söz konusu mesaj, Bakanlıkta yeni suç kaygısının arttığına işaret etti.
İnfaz Yasası, düşünce suçlarını kapsam dışı bırakıp pek çok mahpusun tahliyesini sağladığı için de eleştiriliyor. CHP dün yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.