Nordic Yayınları tarafından basılan kitapta, soruşturmanın başından beri nasıl adım adım ilerlediği, ele geçirilen delillerin neler olduğu detaylı olarak anlatılıyor. KHK’lı hakim Ramazan Faruk Güzel tarafından kaleme alınan 820 sayfalık kitapta, soruşturma ve sonrasında yaşanan süreç anlatılmakla kalmıyor; hukuki açıdan da yorumlanıyor.
Ramazan Faruk Güzel, kişisel Patreon hesabında kitapla ilgili detaylı bir yazı kaleme almış. Kitabı soru-cevap şeklinde açıklayan Güzel, Diyarbakır’da ağır ceza hâkimi olarak görev yaptığı 2014’lü yıllardan beri dosyaya vakıf olduğunu anlatıyor. “Çünkü ilk Tahşiye soruşturmalarının başladığı illerin başında da Diyarbakır geliyordu ve benim görev yapmış olduğum mahkemede görülmüştü.” diyen Güzel, “O zamandan beridir de yer yer meseleyi araştırmaya çalışıyordum. Bu çalışmalar da şimdi kitap haline gelmeye başladı.” diyor.
Ramazan Faruk Güzel, kitabın havuz medyasında ‘Tahşiye Kumpas Davası’ olarak geçen ve Tahşiye Grubu hakkında soruşturma yapmış kimseler ve de bazı basın- medya mensupları aleyhine açılmış davanın bir yargı mensubu gözüyle hukuki değerlendirmesi ve analizi olduğunu söylüyor.
KHK’lı hakim Ramazan Faruk Güzel, ‘Tahşiye’cilere yönelik operasyonda asıl kumpasın Hizmet Hareketi’ne kurulduğunu delilleriyle anlatıyor. Güzel, ‘Tahşiyeciler’in evlerinde ele geçirilecek silahlarla Hizmet’in de bu örgütle bağlantılıymış gibi gösterilerek ‘terör örgütü’ ilan edilmek istendiğini ancak yapılan operasyonla bu kirli tezgahın akamete uğratıldığını söylüyor.
LİDERLERİ EL KAİDE HAYRANI MEHMET DOĞAN
“Kimdir bu Tahşiyeciler?” sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Liderleri Mehmet Doğan isimli eski bir imam. El Kaide lideri Usame bin Ladin hayranı ve onun tarzında bir “cihad” modelini benimsemiş. İktidar tarafından oluşturulan mahkemelerde bile saklanamıyor bu husus. Dosyalara da giren konuşmalarında Mehmet Doğan, silahlı mücadeleyi savunuyor. Birçok sakıncalı görülen eserinde de Anayasal düzeni ve laik sistemi tanımadığını ve gerekirse de silaha başvurulabileceğini, hatta adam öldürülebileceğini savunan birisi.
HİZMET HAREKETİ'NE KUMPAS DEŞİFRE OLDU
Ramazan Faruk Güzel, ‘Tahşiyeciler’ üzerinden Hizmet Hareketi’ne kurulan kumpasın operasyonlarla deşifre olduğunu belgeleriyle anlatıyor: “Ele geçirilen belgelere göre ilk plan şu gözüküyor; özünde El Kaide tarzı bir mücadeleyi benimsemiş bu kimseler kendilerini ‘Nurcu’ olarak lanse etmekteyken, ileride evlerinde bulunan silahların (başka bir Nur Hareketi olduğu ifade edilen) Hizmet Hareketi mensuplarına ait olduğu ve bu evlerin de onlara ait olduğu iddia edilecek, Hizmet Hareketi bu şekliyle de terör örgütü olarak ilan edilecekti. Bu plan eskiden beri gündemde idi; Genelkurmay’da görevli olan Albay Dursun Çiçek’in ‘ıslak imzalı’ o ‘Kaos Eylem Planı’ndaki gibi. O planda, 'Hizmet Hareketi’ne ait evlerde silah bulunması sağlanacak’ deniliyordu.”
Bu Tahşiye grubunun ‘Nurcu’ olduğu lanse edilecek ve ardından silahlarıyla birlikte Hizmet Hareketi'ne yamanacaktı. Rejim, 15 Temmuz öncesinde bir şekilde Hizmet Hareketi'ni terör örgütü ilan etmek istiyordu. Ancak yapılan operasyonlarla plan deşifre oldu.
‘ŞİKAYETÇİ OLUN’ BASKISI
Ramazan Faruk Güzel, 15 Temmuz sonrası iktidar temsilcilerinin ‘Tahşiye’ operasyonunu yapan polisleri hedef aldığını ve saf dışı bırakmak için bu örgütün kapısını çaldığını anlatıyor. AKP’li Bülent Arınç bunu geçmişte bizzat itiraf etmişti. Tahşiye operasyonunda gözaltına alınanlara tek tek gidilerek, polisler hakkında şikayetçi olmalarını istediklerini bizzat açıklamıştı.
Ramazan Faruk Güzel bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Önce iktidardan birileri tek tek giderek bu Tahşiyeciler denen grupta soruşturma geçirmiş kimselerle görüşüyorlar ve onları bir şekilde ‘müşteki’ olmaya ikna ediyorlar. Bu tür kumpaslar için başka cemaat ve tarikatlara da gidildiğini biliyoruz. Tahşiyecilerin bir kısmını ikna edip soruşturma başlattılar.”
TAHŞİYE SORUŞTURMASI NASIL BAŞLADI?
Ramazan Faruk Güzel, soruşturmanın nasıl başladığını ise şöyle anlatıyor: “Tahşiye Grubuna operasyon yapmış emniyetçilere açılan ve adına ‘Tahşiye Kumpas Davası’ denilen yargılamada soruşturma savcısı Hasan Yılmaz’a göre Fethullah Gülen, 6 Nisan 2009’da herkul.org’da yayınlanan sohbetinde örgütü hedef göstermiş, daha sonra STV’de yayınlanan dizide örgütten bahsedilmiş, ardından Zaman gazetesinde iki yazar, makalelerinin bir yerinde bu örgütü anlatmış, bütün bunlardan sonra da polisler operasyon yapmış ve şahıslar gözaltına alınmıştı!
Halbuki dosyadaki evraklarla da sabit ki:
İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından 3 Aralık 2008 tarihli Ankara, Aksaray, Elazığ, Bitlis, Bursa, Erzurum, Kayseri, Konya, Malatya, Muş, Sivas, Van İstihbarat Şube Müdürlüklerine gönderilen Tahşiye Grubu Faaliyetleri başlığı altında grubun faaliyetleri hakkında bilgilendirme amaçlı gönderilen rapor bulunmakta…
Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanlığının 13 Mart 2009 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına hitaben yazılan Tahşiye Nurcu Grubu başlığı altında Mehmet Doğan grubu hakkında ayrıntılı bir bilgi verildiği görülmekte…
Ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından 3 Aralık 2008 tarihli 12 şehre gönderilen bilgilendirme raporuna Konya Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünden gelen 30 Ocak 2009 tarihli cevapta grubun adının ‘Tahşiye’ olarak anıldığı belirtilmiş.
Hatta bazı ifadelerden de 2004 yıllarından beri devlet tarafından takipte olunduğu anlaşılıyor. Ortada bazı silahlar ve eylem hazırlıkları duyumları alınınca da bu gruba yönelik baskınlar yapılıyor.
YARGITAY BİLE ‘KUMPAS YOK’ DEMİŞTİ
Yargıtay 16. Ceza Dairesi de Tahşiyecilere sözde kumpas davasında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’ya Hizmet Hareketi’nin ileri gelenlerinden olduğu gerekçesiyle “yöneticilikten” verilen 18 yıl hapis cezasını onamış, resmi belgede sahtecilik, yani kumpas iddialarıyla ilgili alt mahkemenin verdiği cezayı ise bozmuştu!
SORUŞTURMA TAMAMEN HUKUK İÇİNDE YAPILIYOR
Kitapta belgeleriyle ortaya konulduğu üzere soruşturma esnasında asla hukuk dışına çıkılmıyor. Zaten şüphelilerin de bu konuda bir iddiası yok. Alınan bütün arama, gözaltı vs. gibi kararlar mahkemeler tarafından veriliyor.
Ramazan Faruk Güzel, “Örgüte ait evlerde çok miktarda sakıncalı görüldüğü ifade edilen ve gerekirse öldürmenin meşru olduğunu savunan eserler, yasak yayınlar bulunuyor. Ayrıca evlerde birçok silah ve mühimmat ele geçiriliyor. Bununla ilgili açılmış davalar var. Bu operasyon kapsamında yapılan aramalarda, dershane olarak kullandıkları bir yerde bile dört adet tabanca, üç adet el bombası, tüfek, kurusıkı tabanca ele geçirilmiş.