Saldırının ardında PKK bağlantısı var mı?
İstanbul Emniyeti, saldırganın PKK/YPG'da özel istihbarat elamanı olarak yetiştirildiğini açıkladı. PKK ise yaptığı açıklamada Taksim saldırısıyla hiçbir ilgililerinin olmadığını öne sürdü. Reuters ajansına konuşan üst düzey bir Türk yetkili ise "ilk bulguların şüphelinin PKK ile bağlantısı olduğuna işaret ettiğini ancak IŞİD bağlantılarını dışlamadıklarını" söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Suriye uyruklu saldırganın olaydan sonraki yakalanma sürecini ayrıntısıyla anlatılırken Suriye'den İstanbul'a nasıl geldiğine ilişkin ayrıntıları paylaşmadı.
Ancak Mersin'deki terör saldırısından 1,5 ay sonra bu kez İstanbul'da patlayan bomba, bir dizi soru işareti ortaya çıktı. DW Türkçe'nin ulaştığı bilgilere göre, istihbarat birimleri tarafından Mersin'deki saldırının ardından "PKK'nın şehirlerde yeni bir eylem arayışında olduğu" şeklinde Ankara'ya istihbarat raporu gönderildi. İstihbarat raporu, uyarı için emniyet birimleriyle paylaşıldı. İstihbarata rağmen yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı İstiklal Caddesi'nde bu patlamanın yaşanması soru işareti oluştu.
Mersin ve İstanbul'un ortak noktası neydi?
Emniyet, saldırganın Afrin üzerinden Türkiye'ye eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığı bildirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da 26 Eylül'de Mersin'in Mezitli ilçesinde Tece Polisevi'ne yönelik bir polisin hayatını kaybettiği saldırının faili iki PKK üyesinin de Afrin üzerinden Türkiye'ye giriş yaptığını açıklamıştı.
Bu durum gözleri Afrin'e ve Türkiye-Suriye sınır güvenliğine çevirdi. Türkiye, Suriye'den gelebilecek tehditlerin önüne geçmek için Suriye ile arasına 873 kilometre güvenlik duvarı oluşturmuştu. Sınırı elektronik gözetleme sistemleriyle de yakından izleyen Türkiye, sınır hattı boyunca görevli asker sayısını da arttırmıştı.
Güvenlik önlemlerine rağmen saldırganın sınırdan geçerek İstanbul'a kadar nasıl ulaştığı şimdilik bilinmiyor. Ancak bu durum, "güvenlik zaafiyeti var" eleştirilerine neden oldu.
Afrin'de otorite boşluğu mu var?
Öte yandan YPG'nin kontrol ettiği ve Kürt nüfusun yoğun olduğu Afrin, 2018'de yapılan Zeytin Dalı Harekâtı ile TSK'nın kontrolüne girmişti. Burada güvenliği TSK'nın yanı sıra Milli Suriye Ordusu'na bağlı yerel güçler sağlıyordu. Geçen ay El Kaide destekli Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) güçlerinin Afrin merkeze girerek çatışmalar sonucunda kenti kontrol altına aldığı haberleri gelmişti.
DW Türkçe'ye konuşan ve adının saklı kalmasını isteyen bir güvenlik uzmanı, kentte geçen ay yerel güçler ile HTŞ arasındaki çatışmaların otorite boşluğu yarattığına işaret etti. Sınır geçişinde Afrin'in kullanılmasında diğer bir etkenin ise sınırda yerel güvenlik güçlerinin bazılarının kaçakçılık yapması, bazılarının da buna göz yumması olarak gösteriliyor. Afrin'in Türkiye sınırının dağlık ve ormanlık olmasının da kaçak geçişleri kolaylaştırdığına işaret ediliyor.
DW Türkçe'ye konuşan emekli Tuğgeneral Ali Er, saldırganın Afrin bölgesinde önceden tespit edilmemesinin istihbarat eksikliği olduğunu söyledi. Güvenlik güçlerinin faaliyetlerini bu açıdan yeniden değerlendirmesi ve bundan ders çıkarması gerektiğini kaydeden Er, bu kişiyi İstanbul'a kadar götüren lojistik ve milis ağının çözülmesi gerektiğini kaydetti. Er, kaçak geçişin sınır güvenliği yönünde bir açık olduğunu da gösterdiğini kaydetti.