25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu hakkında açılan soruşturmanın, içinde Hz. Adem, Hitit, Lidya, Roma ve İstanbul'un fethi gibi konuların da bulunduğu bin 453 sayfalık iddianamesi için MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, "İçeriğine baktım, Yüzüklerin Efendisi'ne kadar var. İddianame fecaat bir şey. İktidara geldiğimizde yapacağımız en önemli işlerden biri, 17-25'in üzerine gitmek. Üzerinin örtülmesine müsaade etmeyeceğiz." dedi.
Cihan Haber Ajansı'nı ziyaret eden Milletvekili Tanrıkulu, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. 25 Aralık süreciyle ilgili iddianameyle ilgili mahkemeye etki edecek bir demeçte bulunmak istemediğini ancak buna iktidar partisinin, kendileri kadar hassasiyet göstermediğini söyleyen Tanrıkulu, "Biz yine de yasa ve hukuka saygımızı muhafaza edelim. 17-25 Aralık, zaten bir devrin kapanmasıydı. Türkiye'de artık dokunulamaz denilen birtakım kişi, kurum ve konuların üzerine gidilerek soruşturulması noktasında, adeta toplumda bir ümit havası oluşmuştu ama o hava maalesef çok kısa sürdü. O soruşturmayı hukuksal ve kolluk olarak yürüten insanlar perperişan durumda; ya görevden alındılar ya sürgün edildiler. Şimdi denmiş ya, et kokarsa tuzlayalım, tuz kokarsa ne olur? Türkiye'de artık hukuk sistemi ve bu soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerinin yaptığı olaylar çığrından çıktı ve yasadışı hale geldi." dedi.
'
'BİRBİRİNİ SATIŞ YAPMA GAYRETİ VE TELAŞINDALAR'
Terör örgütü PKK'nın, çözüm sürecinde silah sığınağı yaparak güçlenmesiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların açıklamalarını da değerlendiren Tanrıkulu, "Son zamanlarda anlaşılıyor ki hükümet yetkililerinde bir panik başladı, çözülme sürecinin sonlanması noktasında. Herkes birbirini satış yapma gayreti ve telaşındalar. Son zamanlarda TSK, kendileriyle ilgili olarak operasyon emirlerinin yerelde valiler tarafından engellendiğini veya ertelendiğini söylemişlerdi ve bunu da yazılı birtakım emirlere bağlamışlardı. Anlaşılıyor ki sayın hükümet yetkilileri, gerek o dönemde görev yapan sayın bakanlar, gerek halihazırda görev yapan bakanların hepsi üzerlerinden suçluluk telaşını ve sorumluluğu atma pahasına yerelde görev yapan kendi yöneticilerini bile şu anda bagaja verme peşindeler, amiyane tabirle. Bu, hukuki anlamda onları sorumluluktan kurtarmaz." diye konuştu. Hukukdışı emir veren kim olursa olsun emri verenin de, emri alan kişinin de yasadışı yaptığı işlerden sorumlu olacağını belirten Tanrıkulu, MHP'nin bu konuda da suç duyurusu yaptıklarını, sonuna kadar hukuki takipçisi olacaklarını ifade etti.
'TÜRKİYE'DE HANGİ ÖZGÜRLÜK TAM Kİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ OLSUN?'
Son dönemde gazete ve gazetecilere yönelik baskı ve şiddet olaylarının tırmanarak devam ettiğini söyleyen MHP Milletvekili Tanrıkulu, basın özgürlüğünün iktidar tarafından rafa kaldırıldığını iddia etti. Bir zamanlar basının dördüncü, hattâ birinci kuvvet olarak nitelendirildiğini hatırlatarak, şu tespitte bulundu: "Birinci kuvvet olabilmesi, basın ahlâk ilkelerine uygun şekilde kendi sektörel iç denetimlerini yaparak, özgürce yayın yapabilmesine bağlı ama malesef iş öyle noktaya geldi ki belirli gazetelerde çalışanlar darp edilebiliyor, belirli görüşte olduğu için, hükümete muhalefet yaptığı için de bir başka yayın grubu büyük baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Türkiye'de aslında girişim özgürlüğü de risk altında, tehlike altında. Sadece basın değil, birçok sermaye gruplarının üzerine gidildiğini de görüyoruz. Maliye müfettişleri veya diğer denetim elemanları vasıtasıyla devamlı tehdit ediliyorlar. Bu noktadan bakınca Türkiye'de acaba hangi özgürlük tam ki basın özgürlüğü olsun? Sokağa çıktığımız zaman kendi can ve mal güvenliğimizden emin olamadığımız bir ülkede yaşıyoruz."
'AKP SEÇİM BİLDİRGEMİZİ KOPYALAMIŞ'
Ahmet Kenan Tanrıkulu, geçen genel seçimde asgari ücreti bin 400 lira yapacaklarını vaadettiklerini hatırlatarak, o zaman kaynak soran AK Parti'nin, bugün asgari ücreti bin 300 liraya çıkarmayı vaadettiğini söyledi. Tanrıkulu, "Bizim 3 Ekim'de açıkladığımız seçim bildirgemizle AKP'ninkini yan yana koyun, birçoğunun kopyalandığını ya da rakamların birbirine yakın hale getirilmeye çalışıldığını görebilirsiniz. Bunlardan biri de asgari ücret. Onlar bin 300 veriyor biliyorsunuz, biz bin 400. Ayrıca büyük şehirlerde toplu ulaşımda 100 TL parasız bir imkan sunuyoruz Lüks, şatafatlı binalar, birtakım saraylar yaparsanız Ankara'da ya da başka yerde, devlet yönetici olduğunuz halde çok lüks hayatlar yaşarsanız kaynak bulamayabilirsiniz. Türkiye ve devlet bütçesinde her zaman öncelikler noktasında eğer sosyal kesimlere, dar gelirlilere, asgari ücretlilere, emeklilere, işçi ve memurlara öncelik verirseniz kaynağı bulursunuz. Kaynak için en başta kaçakları ve hortumları tıkayacağız. Hortumu keserek kaynağı bulacağız." dedi.
'PUTİN YAN YANA OLDUĞU ERDOĞAN'I BİLGİLENDİRMEMİŞ'
Rusya'nın Türk hava sahasını ihlâl etmesiyle ilgili de konuşan Tanrıkulu, şunları söyledi: "Rusya'nın Ankara Büyükelçisi'ni Dışişleri'ne çağırıp konuşuyorsunuz. Bu angajman kuralları gereği yapılan işlemler ama öteki tarafta bir risk var. Suriye şu anda bütün ülkelerin açık alanı haline geldi, herkes burada at oynatıyor. ABD, Rusya, İran ve batı ülkeleri, komşu ülkelerin burada resmi ya da gayriresmi birçok unsurları var. Daha önce komşu ülkelerle ilişkilerini hep düzenli götüren, komşularının askeri ve siyasi içişlerine karışmayan bir Türkiye varken şimdi tam tersine güya orada bir insanı yok etmek, yönetimden almak için var gücünüzle çalışınca ister istemez oradaki terör size de sıçramış oldu. Zaten Doğu ve Güneydoğu'daki terörün birçok kaynağı da oradan kaynaklanıyor. Şimdi Rusya da işin içine girdi. Uluslararası ilişkiler açısından baktığımızda, tehlikeli bir bölgeye gidiyoruz. Sadece NATO'ya güvenip Rusya'ya dikilmekle bu işi çözemezsiniz. Anlaşılan Sayın Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüşmeleri çok da yeterli olmamış. Cami açılışında yan yanaydınız ama anladığım kadarıyla Putin, hiçbir şekilde sizi bilgilendirmemiş." diye konuştu. CİHAN