Ankara'da bindiği helikopterin düşmesi sonucu şehit olan eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in oğlu Tarık Bitlis, babasının ölümünün 23. yılında davanın zaman aşımından düştüğünü söyledi. Bitlis, "Bu olay bunun (derin yapıların varlığının) en cesaretli örneğidir. 23 senedir devam eden, kamuoyunda bu kadar soru işareti bırakan bir dava, bir gecede hiçbir şekilde kamuoyu anlatılmadan sümen altı ediliyorsa, bu yapıların şeklini biçimini bilmem, net bir şekilde devam ettiğinin en çarpıcı örneğidir." dedi.
Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'te Ankara'dan havalanan uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetmişti. Eşref Bitlis'in ölümünün üzerinden tam 23 sene geçti ancak bugüne kadar sır perdesi aralanamadı. Son olarak da dava zaman aşımına uğradı. Eşref Bitlis'in oğlu Tarık Bitlis, geçen 23 senedeki hukuk mücadelesini, davanın zaman aşımına uğramasına ilişkin düşüncelerini, diğer faili meçhullerle ilgili fikirlerini Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) anlattı.
Geçmişte karanlıkta kalan olayların aydınlatılması için bir mücadele verildiğini belirten Tarık Bitlis, "Bunun da püf noktası faili meçhuller. Bu noktada Eşref Bitlis davası bunlar içinde önem arz eden, Türkiye'nin bağımsızlığı ile ilintisi olan bir dava. Bunun eften püften nedenlerle zaman aşımına uğratılması ki bundan evvel bu tür davaların zaman aşımına uğramaması bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız tarafından ifade edilmesine rağmen bu nasıl bir cürettir ki bu dava zaman aşımına uğratılmıştır. Kaygı duyuyorum. Çünkü ileride aydınlatılması gerekecek bütün davalarda çok dikkatli olmak lazım." ifadelerini kullandı.
'SUÇLANAN 4 KİŞİ 2'Sİ ÖLDÜ'
Kararı görünce şok olduğunu belirten Bitlis, "Derdar Gökmen sanırım başsavcı. Davanın zaman aşımına uğrama nedeni; bu işi adi bir cinayet olarak algılamış. Dosyayı tam olarak okumuş mu bilmiyorum. Bu konuyla ilgili suçlanan kişilerden bir tanesi Arif Doğan. Arif Doğan bu konuyla ilgili içeride bir cümle sarf ediyor ama sonra reddediyor. İkincisi bir kişi daha var; o da Ergenekon'da ifade veriyor. Bu ifadelerden sonra bütün davanın reddedilme nedeni oraya bağlanıyor çünkü Arif Doğan ve diğer kişi vefat ediyor. 2 kişi daha suçlanmış, onların isimlerini hiç duymadım. Onlar da zaman aşımına uğramış. Yani sıradan bir davaymış gibi, çok basit ve sinsi bir şekilde ki kamuoyunun bundan hiç haberi yok." şeklinde konuştu.
Davayı zaman aşımına uğratan savcıya seslenen Bitlis, "Sayın Derdar Gökmen'e 'vicdanın rahat mı' diye soruyorum. Bundan sonra zaman aşımına uğrayacak davalarda Türk halkının daha uyanık olması gerekiyor. Başka yapabileceğim hiçbir şey yok." dedi.
Eşref Bitlis olayı ve diğer faili meçhullerle ilgili farklı sohbet ortamlarında konuştuğunu kaydeden Bitlis, şöyle devam etti: "Bu tür olaylar halen devam etmekte. Bu tür faili meçhullerin takipçisi yakını, dostu olamaz. Olaylara baktığımızda sistematik bir yok ediş var, bunun sistematik olarak çözmek lazım. Bu sistemin başını sonunu iyi hesap etmek lazım. Hukuk sisteminin bütün olanaklarını seferber etmesi gerekir.
Normalde resmi makamlara baktığımızda ki orada başbakan, cumhurbaşkanı, meclis başkanı, bir yığın parlamenter, TSK'dan bir yığın babamın silah arkadaşı konunun suikast olduğu konusunda sürekli fikir beyan ediyorlar. Bunu her ortamda tartışıyorsunuz ama arkasından bakıyorsunuz ki adli mekanizma böyle bir karar vermiş."
'VELİ KÜÇÜK, DOĞU PERİNÇEK'E SÖYLEMİŞ'
TSK içinde bir subayın Doğu Perinçek'e olayın suikast olduğuna yönelik bilgi verdiğini, bunu da Ergenekon sürecinde öğrendiğini belirten Bitlis, konuyla ilgili şunları söyledi: "Bugüne kadar ciddi bir davayla ilgili gazete küpürlerinden başka bu böyledir diye yorum yapan olmadı. En çarpıcı örnek; zannedersem Aydınlık yayınlarında konunun bir muvazzaf subay tarafından aktarıldığına dair haber çıkmıştı. O da sonradan Ergenekon kayıtlarına Veli Küçük olduğu ortaya çıktı. 15 sene evvel Eşref Bitlis olayının suikast olduğunu söylüyor. 15 sene sonra öğrendik ki o general Veli Küçük'müş. Zannedersem Veli Küçük, Doğu Perinçek'e söylemiş. Bir general askeri bir tesiste bunu söylüyorsa, TSK buna karşılık herhangi bir sorgulama yapmıyorsa, bütün mekanizmalar gerektiği anda susuyorsa, birinin çıkıp açıklaması lazım 'faili meçhuller faili meçhul olarak kalacaktır' diye."
'VESAYET SİSTEMİ BAŞKA BİR ŞEKLE BÜRÜNDÜ'
Bu tür davaların iki nedenden kapatıldığını anlatan Bitlis, "Birincisi bireyseldir. Bu tür davalar bakan kişi ne ülkesini ne milletini seviyordur. Ne de yaptığı mesleğe karşı saygısı vardır. Ancak bu kadar sık devam ediyorsa o zaman sistematik bir şey aramanız lazım. Aşağıda derin devlet, vesayet sistemi gibi bir şeyler devam ediyor. Yoksa bu kadar savcının mesleğine önem vermediğinden sanmak biraz saflık olur. Bence vesayet sistemi, derin devlet başka bir şekle büründü ve devam ediyor."
'MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYINDA DA AYNI SUSKUNLUK DEVAM EDİYOR'
Muhsin Yazıcıoğlu olayında da aynı suskunlukların, aynı duymazlıkların, aynı davranışların devam ettiğini vurgulayan Bitlis, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun akıbetinin ve son anlarının nasıl olduğunu parti yetkililer ve birçok siyasetçi net olarak biliyor. Bence bu arkadaşlar Sayın Yazıcıoğlu'nun son anlarının bile nasıl olduğunu bilecek durumdalar. Türkiye maalesef faili meçhuller ve geçmişle hesaplaşma konusunda aymaz bir durum var." şeklinde konuştu.
BAŞBAKAN'A SESLENDİ: FAİLİ MEÇHULLER NE OLACAK?
Eşref Bitlis olayını araştıran Meclis Komisyonu'na da değinen Bitlis, "Meclis Komisyonu zamanında fonksiyonel bir şey olarak çalışmadı. Gazete küpürleri ile çalıştı. Bu hükümetin de çok net bir tavrı oldu. Sayın Davutoğlu'nun Diyarbakır konuşması vardı. Eşref Bitlis olayının suikast olduğunun altını çizdi. Faili meçhullerin zaman aşımına uğramayacağını net olarak söyledi. Bu çok umut verdi ama sonrası maalesef bir fiyasko." dedi.
Bitlis, Başbakan Davutoğlu'na da seslenerek şu ifadeleri kullandı: "Sayın Başbakanım faili meçhuller ne olacak? Kamuoyuna siz dediniz ki 'bu tür faili meçhuller, cinayetler zamanaşımına uğramayacak.' Halbuki uğruyor. Ben böyle sorayım ki bu belki bir anlam ifade eder. Eşref Bitlis dosyası zamanaşımına uğradı. Diğer dosyalar da ne zaman uğrar bilmiyoruz."
'23 SENEYİ BOŞA HARCAMASAK DOĞU FARKLI OLABİLİRDİ'
Günümüzde Kürt sorunu ve Doğu'da yaşananları Eşref Bitlis'in bakış açısıyla değerlendiren Tarık Bitlis, şöyle konuştu: "Devletin kayıtlarında bulunan Eşref Bitlis'in konuyla ilgili bütün maddeleri şu anda aynen geçerlidir, terörün dağda sıkıştırılması gerektiği, terörün her zaman olacağı ama kontrol altında olması gerektiği, buna karşılık Kürt halkının ihmal edilmemesi gerektiği, bu evrensel bir şekilde aynı sorunlar halen devam etmektedir. Eğer 23 senedir vaktimizi boşa harcamasaydık, Kürt halkına hakkını verebilseydik, böyle bakabilseydik sonuç çok farklı olabilirdi.
O gün ABD'nin ve güçlerin bir terörist güce nasıl yardım ettiğini, bunu zabıt altına alıp son derece saydam bir şekilde kendi hükümetinin önüne koyup, terörle mücadele eden bir TSK mensubuna gerek onun yaşamında, gerek ondan sonra gerek değer vermedik. Soru işareti burada. Hakim güçler ya da terörle ilişkisi olan hakim güçleri ve dış güçleri Türk halkının önüne koyan bir zihniyete neden arka çıkılmadı bunu bence her kuruma ayrı ayrı sormak lazım. Siyasete sormak lazım, TSK'ya sormak lazım, yargıya sormak lazım.
İhmalin oluş nedenlerine sebep olan mekanizmaları sorgulamamak sorundur. Bombalar geldi, kim getirdi, nasıl patlatıldı bunları soruyoruz. Şimdi Suriye krizinden sonra gelen insanların mafyasıyla uğraşıyoruz. Olayı baştan, olmadan nice tespit etmek bence mantıklı olan. Bin tane soru geliyor. Şimdi sormak lazım bu ülkenin MİT'i, Silahlı Kuvvetler'i o zaman ne yapıyordu? Şeffaf olmak lazım, bir olay olduğu zaman o gün onu araştırmak, doğruyu bulmak, bedeli ne ise de o gün ödemek lazım."
CİHAN