İlde açılacak jeotermal santraller için 55 bin dekar tarım alanının etkileneceğini belirten Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahmut Nedim Barış, bunun tarım topraklarına büyük zarar vereceğini söyledi. Tarım alanlarına sahip olanların, verimli topraklarını jeotermal firmalarına satmaması çağrısında da bulunan Barış, ziraat odası başkanları ve Aydınlıların duyarsızlığına anlam veremediğini de söyledi.
Her isteyenin kendi tarlasında dahi olsa zeytin ağacını kökleyemeyeceğini, zeytinin kanunla korunduğuna hatırlatan Oda Başkanı Barış, jeotermal kuyular ve santral alanları için zeytinleri katledenlerin suç işlediğini söyledi. Barış, "Bir Zeytin Kanunumuz var. Şurada çalışan tesis, zeytin bahçesinden çalışıyor. Zeytin Kanunu'na göre bir 3 km. yarıçaplı alanda hiçbir tesis yapılamaz. Hele ki zeytine zarar verecek hiçbir tesisi yapamazsınız; ancak zeytinyağı fabrikası açarsınız, o da Tarım müdürlüğü izniyle. Bir kuyu 30 dekar alanı etkiler. Minimum 3, maksimum 10 kuyudan santral için gerekli ortalama 6 olsa 180 dekar, sadece bir santral kuyusu açılması için tarım alanı gidiyor. Bir santral, 100 dekarlık alandan fazla yere kuruluyor. Bir de bunun isale hatlarının geçtiği yerler var. Bunların yaklaşık etki alanı, Aydın için 53 bin dekar yapar. Bu da Aydın'daki tarım topraklarının ortadan kalkması demektir. 'Yaptığımız işler, tarıma ve tarım alanlarına zarar vermiyor.' diyorlar. Bu tesisleri havaya mı yapıyorlar? Tarım toprağının üzerine yapıyorsun, nasıl tarıma zarar vermiyorsun? Niye tarımla uğraşanların, bu tesislerin tarıma verdiği zararı gördükleri halde karşı çıkmadıklarını anlayamıyorum. Özellikle ziraat odaları; bu odalar, tarım toprağını ve ziraatla uğraşanların haklarını korumak için kurulmamış mı? O ziraat odası başkanı arkadaşlarım niye seslerini çıkarmıyorlar, ben buna şaşıyorum." dedi.
Zeytinlik alanlar kendisinin de olsa kimsenin her istediğini yapamayacağını belirten Mahmut Nedim Barış, "Tamam, o tarlalar firmaların olabilir ama kimbilir nasıl satın aldı. Zeytin Kanunu'na göre bunu yapamaz. Yapıyorlar, biz uyarıyoruz, yine yapıyorlar, suç işliyorlar. Buna Çevre il müdürü, Tarım il müdürü izin veriyorsa benim söyleyecek hiçbir şeyim yok. 'Bu tesislerden, karbondioksitten başka gaz çıkmıyor.' diyorlar. Analiz yapılmış mı ki hocalar bunu söylüyor? Bunların gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, hidrojen sülfürün kokusunu da mı almıyorlar? Bugün Aydın'da sülfür kokusu odalarımıza giriyor. Bunun dışında radon, amonyak, metan, hidrojen, azot ve bunun dışında birçok gaz var. Bu, analizle sabit. Bu şirketlerin her kuyuda analiz yaptırması gerekiyor ama bu analizleri yaptırmıyorlar. Bu gazlar, ileride hem asit yağmuru hem de insanların zehirlenmesine neden olacak. Buralardan çıkan akışkanlar, yer altı suları ve Menderes Nehri'ni kirletiyor. Bu nehirden de tarım alanları sulanıyor. Her şeyimiz kirleniyor. Aydın'a, Aydınlıların sahip çıkması gerekiyor. İncir ve zeytin, her geçen yıl ölüyor. Bu yıl incir ve zeytin yok. Bundan sonra zeytin ve incir bulamayacaksınız. Gelecekte tarım yapamayacaksınız. Bu kuyuları açanlar, 25-30 yıl sonra buradan gidecekler ama bizim tarım alanlarımız, incirimiz, zeytinimiz bitecek. Gıda, topraktan başka yerde yetişmez. Seraları, insanların gözünü boyamak için yapıyorlar. Buralarda ne pamuk ekebilirsiniz, ne incir, ne de zeytin yetiştirebilirsiniz. Tarla ürünleri yetiştiremezsiniz. Arazilerinizi satmayın, arazilerine sahip çıkın. Acil kamulaştırma kararı, acil durumlarda alınır. Bizim öncelikli görevimiz, tarım topraklarını korumaktır. Yetkilileri önce vicdana, sonra göreve davet ediyorum. Bu tesisleri yaparken zeytinlik alanların vasfı değiştirilmiş mi, o da ayrı bir konu." dedi. CİHAN