Diyarbakır 5 No'lu Cezaevinde hükümlü olarak kalan Nuri Sınır, Sur'da yapılan operasyonları değerlendirdi. Sabah topları sesleriyle uyandıklarını dile getiren Sınır, Ankara'ya gelmek için havaalanına gelene kadar tank ve top seslerini duyduklarını söyledi. Sınır, "8 bin yıllık tarihin, tank atışlarına, top atışlarını tabi tutulmasının acısını içinde yaşıyorum." dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan "12 Eylül Askeri Darbesinden Sonra Oluşturulan Diyarbakır Beş No'lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu", AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu başkanlığında toplandı. Komisyon, Diyarbakır 5 No'lu Cezaevinde hükümlü olarak kalmış Nuri Sınır ve eşi Köçer Sınır'ın tanıklıklarına başvurdu.
Başkan AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, 3 haftadır komisyonun çalışmaları sürdürdüğünü belirterek 2 yıllık bir çalışmayı öngördüklerini ifade etti. Yapacakları işleri planladıklarını dile getiren Miroğlu, mağdurlar ve görev yapan asker ile sivillerin komisyonda dinlenmesini sağlayacaklarını söyledi.
"DİYARBAKIR CEZAEVİNİN MÜZE OLMASINI HÜKÜMETTEN TALEP EDECEĞİZ"
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın babasının katledilmesinin faili hakkında İçişleri Bakanlığına bir yazı yazdıklarını dile getiren Miroğlu, Adnan Gündüz'ün komisyona davet edilerek bilgilerine başvurulacağını kaydetti. Siyasi tarihimizin en zor dönemlerinden birisi olduğunu dile getiren Miroğlu, Türkiye'de siyasal şiddetin kaynağı denilen mekanlara bir ışık tutmak istediklerini vurguladı. Bunlardan birinin de Diyarbakır Cezaevi olduğunu belirten Miroğlu, yapılanların Meclis kayıtlarına girmesini istediklerini ifade etti.Çalışmaları tamamladıktan sonra bir rapor hazırlayacaklarını anlatan Miroğlu, "Diyarbakır Cezaevinin bir müze olarak düzenlenmesini hükümetten, devletin ilgili birimlerinden talep edeceğiz." dedi.
"HARBİYE KIŞLASINDA İŞKENCE GÖRENLERİN TÜMÜ MHP'Lİ İDİ"
Diyarbakır 5 No'lu Cezaevinde hükümlü olarak kalan Nuri Sınır, Sur ilçesinde yaşanan hadiselerden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Ankara'ya gelmek için sabah top sesleriyle uyandıklarını dile getiren Sınır, gelene kadar tank ve top seslerini duyduklarını söyledi.
Diyarbakır'ın 8 bin yıllık tarihinin tank atışlarına, top atışlarına tabi tutulmasının acısını içinde yaşıyor olduğunu vurgulayan Sınır, "Savaşanlar, bu savaşı, acımasızca kentlere taşımaları, herkes, bu savaşın getirdiği nefret içinde insanlar boğulmuş durumdalar." diye konuştu.
Diyarbakır Cezaevinde kaldığından dolayı psikolojisinde bozukluklar olduğun dile getiren Sınır, sesinin zaman zaman kendi kendine yükseldiğine dikkat çekti. Kendilerine yönelik "Bunlar Diyarbakır'ın malıdır; gönderilecektir" dendiğini aktaran Sınır, bundan sonra ordaki askerlerin kendileriyle ilgilenmeye çalıştığını ifade etti. Harbiye Kışlası'nda işkence görünlerin tümünün MHP'li olduğunu belirten Sınır, soruşturma ve işkence yapıldığı yerde, duvarın içinde fırın gördüğünü dile getirerek buraya insanların sokulduğunun söylendiğini aktardı.
"YEMEK VERİLEN KARAVANIN İÇİNE GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE İŞENİRDİ"
İlk başlarda insanı düşünen gardiyanlar olduğunu anlatan Sınır, "Ancak iki üç ay sonra o gardiyanlar gitti; işkenceci gardiyanlar geldi ve sürekli kadrolar oldu." şeklinde konuştu. Gözlerinin, ellerinin, zaman zaman da ayaklarının sürekli bağlı olduğuna dikkat çeken Sınır, cezaevine giderken eşinin hamile olduğunu söyledi.
Yemek verilen karavananın içine gözlerinin önünde işendiğini belirten Sınır, 3-4 gün aç kalan kimi insanların bir süre sonra gidip o karavanın içindeki yemeği yemek zorunda kaldığının altını çizdi. Suyun kesildiğini dile getiren Sınır, 58 insana haftada bir beyaz plastik bidonla su verildiğini ifade etti.
"GAVUR DİLİYLE KONUŞMAYACAKSINIZ"
Diyarbakır 5 No'lu Cezaevinde hükümlü olarak kalan Nuri Sınır, kendisini yapılan işkenceden daha çok etkileyen bir olayı anlattı. Bir yıl boyunca hergün ziyarete gelen annesi konuşamadığını belirten Sınır, çünkü annesinin Kürtçe dışında bir dil bilmediğini vurguladı. Annesinin hep Kürtçe konuştuğunu anlatan Sınır, annesi ile ziyarete geldiğinde hep göz göze konuştuklarını kaydetti.
Cezaevinde "gavur diliyle konuşmayacaksınız" dendiğini dile getiren Sınır, şöyle devam etti: "Bir yıl sonra karar verdim annem ile konuşacam ve konuşacağım şey; 'anne nasılsın, beni merak etme' olacaktı. Ziyaretçi geldiğinde sağ ve solumuzda iki gardiyan ayağımıza basmak için dururdu. Bunlar seçilmiş özel askerdi. Bu her görüşmede uygulanıyordu. Ayağımıza bastığı anda burayı terkedeceksiniz denirdi. Ben Kürtçe 'anne nasılsın, beni merak etme' söyleyince; annem de kanatlanırcasına 'oğlum sen de bizi merak etme, çocukların iyi' dedi. Bunu demesiyle beni içeri götürdüler; işkence etmeye başladılar."
Atatürk'ün nutuku için herkesin dayak yediğini belirten Sınır, kendilerine "Sizlerin ölmenizi istemiyoruz; yavaş yavaş öleceksiniz." dendiğini aktardı. Sınır, içerde 2 yıl kaldığını ifade etti. CİHAN