Dünyanın önde gelen
nanobilim araştırma merkezinin de içinde bulunduğu, yılda 320 milyon dolarlık kaynakla çalışan Northeastren
Üniversitesi
Ulusal Bilim Kurulu
öğretim üyesi Prof. Dr. Steven Director, 2015 yılına kadar spordan tekstile, gıdadan sağlığa kadar çok farklı alanları olan nanoteknoloji ile bağlantılı 1 trilyon dolarlık bir
pazar olduğunu söylüyor.
FIRSAT NANODA
Ülkemizde krizden fırsat yaratmak amacıyla özellikle nano ve biyo teknoloji alanlarındaki çalışmalara dikkat çekmek amacıyla Ulusal İnovasyon Girişimi (UIG) ile Türk -
Amerikan Biliminsanları ve Akademisyenleri Derneği TASSA,
İstanbul’da iki gün sürecek “Nano
Teknolojik Ürüne Dönüştürülebilir
Araştırma ve Ticarileştirme Konferansı”na katılan Prof. Dr. Director, ABD’deki üniversite - sanayi
işbirliği modellerini anlattı. ABD’de yaşayan Türk bilim adamlarının da katıldığı konferansta Reel sektörle buluşan nano ve biyo teknolojik projeler büyük ilgi çekti.
Panel Başkanı Prof. Dr. Mehmet
Sarıkaya, kısa zamanda gelen 60’a yakın projeden 46’sının seçildiğini söyledi.
Türkiye’yi uçurmayı hedefleyen ve kaynak beklenen projelerden bazıları şöyle:
Hüseyin Avni Öktem: Kanser hastalığının hızlı sensörel tayini. AB valör programı onayladı, 125 bin dolarlık
destek bekleniyor.
Prof. Dr. Selim Ünlü: Dünyada 300 milyona ulaşan, ülkemizde de 180 bin civarında olan
astım hastalarının tedavisinde çığır açacak projede protein çipinin geliştirilmesinde 1.4 milyon dolarlık kaynak kullanılacak.
Mustafa Didin: Nanoteknolojik
Tarım Gübresi. Atom düzeyine kadar küçültülen bazı minerallerin bitki
gelişim ihtiyacına yetecek oranda karıştırılıp, kullanılması.
İlhan Özen: Nanokil kullanarak yüksek mukavemetli polyester ipliği geliştiliyor.
Gülbrivan Özbay: Kayıt yapabilen ayna. Düşünce aşamasında.
Müfide Banar: Portakal kabuklarından petrol türevli poşetlere alternatif olacak doğa dostu ambalajı üretimi.
NEDEN TÜRK RÜYASI OLMASIN!
Konferansta konuşan Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, “Yüksek teknolojinin getireceği inovasyonlar, içinde bulunduğumuz olağanüstü hallerde şirketlerin ayakta kalması, böyle zor zamanları göreceli olarak daha kolayca geçirmeleri açısından büyük önem arz etmektedir” dedi.
Eczacıbaşı CEO’su Karamercan da, sadece TÜBİTAK’a fon ayırmanın yeterli olmadığını, halka arz yönteminin ticari nitelik taşıyan bilimsel ürünlerin geliştirilmesinde katkı sağlayacak bir araç olduğunu söyledi ve “Bu hikayede hep konuştuğumuz ama gerçekleştirmekte zorlandığım kavramlar var. Neden ülkemizde olmasın? ‘I have a dream’ cümlesiyle başlayan süreç, bugün bizi Obama’ya getirmedi mi” diye konuştu.Bugün