Halk arasında 'düşük' olarak bilinen gebelik kayıpları, bebek sahibi olma heyecanı ve hayali yaşayan çiftlerin korkulu rüyası. Özellikle anne adayı üzerinde travmaya yol açabilen ve tıp dünyasında 'tekrarlayan gebelikler' diye adlandırılan bu kayıpların, iki kez gerçekleşmesi halinde daha fazla beklenmeden araştırılması gerekiyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çok, tekrarlayan gebelik kayıplarının tanı ve tedavisinin, kadın hastalıkları ile doğum uzmanları arasındaki en tartışmalı konulardan olduğunu kaydetti. Amerikan Üreme Sağlığı Cemiyeti'nin iki, Avrupa Üreme Sağlığı Cemiyeti'nin ise üç kayıptan sonra araştırma yapılmasını önerdiğini hatırlatan Doç. Dr. Tayfun Çok, tartışmanın yaygın boyutlarına dikkati çekti.
İKİ YA DA DAHA ÇOK KAYIPTA PROBLEMLER AYNI
Doç. Dr. Tayfun Çok, yapılan bir araştırmaya göre; iki gebelik kaybı olan hastalar ile daha fazla kaybı olan hastalar arasında bu soruna yol açan problemler arasında fark olmadığının tespit edildiğini bildirdi. Doç. Dr. Çok, "Bu yüzden iki gebelik kaybından sonra hastalarda araştırma yapılabilir. Kaldı ki anne olma hayali ve heyecanıyla başlayan gebelik macerası iki kez hayal kırıklığı ile sonuçlanmış ve yine aynı sonuçla karşılaşma endişesi yaşayan bir kadına 'bir düşük daha olduktan sonra araştırma yapılabileceğini' söylemek çok kolay değil." dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çok, tıp alanında dünya ölçeğinde yaşanan gelişmelere rağmen bu çiftlerin ancak yüzde 40-50'sinde gebelik kayıplarının sebebinin saptanabildiğini kaydetti. Dr. Çok, "Bu hastalarda araştırılması için hemfikir olunan bazı rahatsızlıklar da var. Bunlar, pıhtılaşma ve gebelik kayıpları ile seyreden otoimmün (bağışıklık sistemi kaynaklı) bir hastalık olan AFS (antifosfolipid antikor sendromu), rahim anormallikleri ve çiftlerin kromozom anormallikleridir." diye konuştu.
RAHİM ANORMALLİKLERİ DÜZELTİLEBİLİR
Antifosfolipid antikor sendromu tedavisinde, heparin ve aspirin gibi pıhtılaşmayı azaltıcı ilaçlar kullanıldığını kaydeden Doç. Dr. Tayfun Çok, "Rahim anormalliklerini ise rahimde perde ve rahimde şekil bozuklukları (T veya Y şeklinde rahim) olarak sayabiliriz. Halk arasında rahim filmi olarak bilinen histerosalpingografi (HSG) ile tanısı konulmaktadır. Bu anormallikler, histeroskopi adı verilen vajinal yoldan kamera ile rahim içine girilerek yapılan dikişsiz bir ameliyatla düzeltilebilir. Tek taraflı rahim (unikornuterus) ve çift rahim (bikornuuterus) ise düzeltilemez, ancak bu rahimlerdeki gebelik kaybı oranı daha azdır." bilgisini verdi.
GEREKSİZ TEDAVİLERDEN KAÇINMALI
Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çok, çiftlerdeki kromozom anormalliklerinde ise tüp bebek ve genetik tanı tedavisi kullanılabileceğini söyledi. Dr. Tayfun Çok, şöyle devam etti: "Bu tedavide tüp bebek tedavisi ile oluşturulan embriyoların bazı hücreleri alınarak, genetik olarak incelenip sağlam olanlar rahim içine bırakılmaktadır. Bu hastalarda doğuştan olan tombofililerin (pıhtılaşmaya yatkınlık) araştırılması ve tedavisi tartışmalıdır ve önerilmemektedir. Yapılan çalışmalarda, bu hastalarda ve herhangi bir neden bulunamayan hastalarda uygulanan pıhtılaşmayı önleyici tedavilerin canlı doğum oranlarını arttırmadığı gösterilmiştir. Yine yakın zamanda açıklanan bir araştırmada; nedeni açıklanamayan tekrarlayan gebelik kaybı olan hastalarda sıklıkla kullanılan progesteron hormonu tedavisinin de bir faydasının olmadığı bulunmuştur. Hastalar için oldukça üzücü bir durum olan tekrarlayan gebelik kayıpları araştırılmalı ve nedene yönelik bir tedavi planlanmalıdır. Faydası olmayan gereksiz tedavilerden de kaçınılmalıdır."
CİHAN