Tenkil Müzesi’nin “Tenkil Felaketi’nde Hasta Mahkûmlar: Mustafa Said Türk Örneği” raporunda, tutukluların yaşam ve sağlık haklarının uluslararası hukuktaki yeri, detaylarıyla analiz ediliyor. Raporda Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mevzuatında yer alan hükümler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin üye tüm devletleri bağlayan içtihat niteliğindeki kararları, örnekleriyle aktarılıyor.
2022 YILINDA CEZAEVLERİNDE 81 MAHKÛM HAYATINI KAYBETTİ
Tenkil Müzesi’nin Türkiye’de mahkumlara yönelik sistematik bir şekilde uygulanan yaşam ve sağlık hakları ihlallerini tüm dünyaya duyurma amacıyla hazırladığı raporda konuya dair uluslararası hukuk mevzuatının yanı sıra, Türkiye hukukundaki, mahkumların yaşam ve sağlık haklarını güvence altına alan yasal hükümler, madde madde gözler önüne seriliyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17’nci maddesinin 1’nci fıkrasında yer alan “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” hükmü hatırlatılıyor, ancak bu hükme rağmen, 2022 yılında cezaevlerinde en az 81 mahkûmun hayatını kaybettiği belirtiliyor.
NUSRET MUĞLA VE YUSUF BEKMEZCİ ÖRNEKLERİ DE RAPORDA YER ALDI
Bu mahkumlardan 36’sının hastalık nedeniyle vefat ettiği, 1 mahkûmun 70 ve 4 mahkûmun da 80 yaşın üzerinde olduğu kaydediliyor. İnsan Hakları Derneği’nin tespitlerine göre, 6 mahkûmun tahliye edildikten kısa süre sonra hayatını kaybettiği, aralarında 2 kadının da bulunduğu 25 mahkûmun şüpheli şekilde öldüğü ve bu ölümlere dair bir açıklama yapılmadığı ifade ediliyor. Tenkil Müzesi’nin raporunda, 2022 yılında 84 yaşındayken Manisa Cezaevi’nde hayatını kaybeden Nusret Muğla ve İzmir Cezaevi’nde 82 yaşında vefat eden Yusuf Bekmezci örnekleri, maruz kaldıkları hak ihlalleri, çok ağır hasta olmalarına rağmen tahliye edilmemeleri ve tedavilerinin engellenmesi bağlamında detaylarıyla anlatılıyor. Raporda, 2022 yılında Türkiye’de cezaevlerinde 2 bin 439 sağlık hakkı ihlalinin yapıldığı tespitine yer veriliyor.
SUÇLAMALAR: BURS VERMEK, SOHBETE KATILMAK VE BANK ASYA’DA HESABI OLMAK
Rapora adını veren ve temel konusu olan Mustafa Said Türk’ün maruz kaldığı ve vicdan sahibi herkesin yüreklerini kanatan hukuksuzluklar ve hak ihlalleri, ayrıntılı olarak anlatılıyor. Türk’ün 10 yıl hapis cezasına çarptırılıp 86 yaşında, yüzde 98 engelli ve yatalak vaziyette sedye ile gözaltına alınmasına ve cezaevine gönderilmesine neden olan suçlamaların “dini sohbetlere katılmak, fakir öğrencilere burs vermek ve Bank Asya’da hesabı olmak” şeklinde olduğu belirtiliyor. Savcının iddianamesine ve hapis cezası veren mahkemenin kararına atıf yapılarak, “Tek bir kelime ile dahi şiddete yahut şiddete teşvik etmeye ve yasaları ihlal etmeye dair bahis yoktu” deniyor.
24 GÜNDE 20 KİLO VERDİ, YARA BERE İÇİNDE KALDI
Türk’ün tutuklanmasının ardından cezaevinde 24 gün süren çok sıkıntılı bir dönem yaşadığı belirtiliyor raporda. 23 Ağustos 2023 tarihinde, Adli Tıp Kurumu’nun raporuyla tahliye edildiğinde, ailesinin karşılaştığı manzara ise şöyle aktarılıyor: Sağlık ekiplerinin Manisa Turgutlu’daki evine sedyeyle getirdiği Türk’ü gören ailesi büyük bir şok yaşadı. Mustafa Said Türk’ün oğlu Prof. Dr. Süleyman Türk, babasının 24 gün içinde 15-20 kilo zayıfladığını, vücudunun, ağzının bakımsızlıktan yara bere içinde kaldığını söyledi.”
BAĞIMSIZ SAĞLIK KURUMLARI CEZAEVLERİNDE İNCELEME YAPMALI
Tenkil Müzesi’nin raporunda, Türkiye’de cezaevlerinde mahkumların maruz kaldığı yaşam ve sağlık hakları ihlallerinin sona erdirilmesi için teklifler de yer alıyor.
Rapor’un sonuç kısmında, “Türkiye cezaevlerindeki yaygın ve sistematik yaşam ve sağlık hakkı ihlalleri, devam etmekte olan Tenkil Felaketi’ne ilişkin ciddi insan hakları endişelerini ortaya koymakta ve acil uluslararası ilgi ve müdahale gerektirmektedir. Mevcut durum, başta yaşlılar ve ağır hastalar olmak üzere mahkumların karşı karşıya kaldığı yaygın adaletsizliklerin giderilmesi için kapsamlı reformlara duyulan ciddi ihtiyacı yansıtmaktadır.” deniyor.
Ayrıca, Türk hükumetini izolasyon, yetersiz yaşam standartları ve yeterli sayıda sağlık personeli olmaması gibi belirli sorunları ele alması için diplomatik kanallar kullanılmasını teklif eden raporda, ağır hasta mahpusların kapsamlı tıbbi değerlendirmelere dayalı olarak serbest bırakılması ve sağlık nedenleriyle infazların ertelenmesini engelleyen yasal engellerin reforme edilmesi, sistemik ihlallerin düzeltilmesi yönünde atılacak önemli ve acil adımlar olarak belirtiyor.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de dahil olmak üzere uluslararası organlar, insan hakları ilkelerine bağlı kalmanın önemini vurgulamaya ve adalet ve hakkaniyetin sağlanması için geçmiş kararları emsal göstermeye devam etmeliler”, diye ifade edilen raporda, Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan derin ihlaller, değişimi savunmak için küresel düzeyde ortak çabalar gösterilmesi gerekliliğinin altını çiziyor.