Mazlumder eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Adana'da, TEOG'da bütün soruları doğru cevaplayan Özel Burç Vural Okulları öğrencisi İlayda Gürhan'ın, ayrımcılık yapılarak, vali ziyaretine götürülmemesine tepki gösterdi. Gergerlioğlu, "Bu, malesef 28 Şubat'ın bir başka versiyonu. Utanç verici, çok üzücü, çok acı verici. Kesinlikle kabul edilemez. Derhal soruşturma açılmalı." dedi.
Ayrımcılığa sert tepki gösteren Mazlumder eski Başkanı, "Bu vakalar malesef 28 Şubat'ın aynısı. Bir başka versiyonu. 28 Şubat Kemalist zihniyetin, darbeci zihniyetin bir ürünüydü. Şuanda da malesef İslamcılık adına gelen hükümetin, iktidarın versiyonları. Utanç verici. Dün, yarışmada birinci olduğu için albay tarafından ödülü verilmeyen çocukları konuşuyorduk, annesi başörtülü olduğu için kışladaki törene alınmayan, tel örgüsünün ardından içerideki töreni izleyen mahsun ve mazlum anneleri izliyorduk, kahroluyorduk. Ya da ödül töreninde başörtülü hemşire kızımızı, ödül alması engelleniyordu. Bunları izleyip kahroluyorduk. Şuanda da bir başka versiyonu oluyor. Çok üzücü, çok acı verici. Kesinlikle kabul edilemez bir durum. Derhal bu konuda bir soruşturma açılmalı. Milli Eğitim Bakanlığı'nı göreve davet ediyorum. Milli Eğitim Müdürlüğü hakkında soruşturma başlatılmalı. Böyle bir ayrımcılık, bu yaştaki çocukların ruhsal durumu için de son derece sorunlu. Bunu yaşadık ve insanlarda çok önemli hadiseler oluşturmuştu 28 Şubat'ta. Şimdi de bu yaştaki bir çocuğa ayrımcı muamele, onun ruhsal dengesini sarsar."
"HERKES KENDİ MUHALİFİNİ PARALEL DİYE YAFTALIYOR"
Gergerlioğlu, 'paralel' yaftalamasının komik düzeylere ulaştığını belirterek, şunları aktardı: "Bu malum bir zihniyetin tekrar tekrar yaşanması. Yüzlerce örnek yaşandı. Ayrımcı bir uygulama devam ettirilmeye çalışılıyor. Paralel diye yaftalama artık komik düzeylere ulaştı. Herkes kendi muhalifini paralel diye yahtalayarak ekarte etmeye çalışıyor. Bu da yine aynı şey. Bu müdür böyle bir karar almış. Müdür, kendisinin sorumlu tutulacağını düşündü ondan dolayı böyle bir yola gitti. Cadı avı şekline dönüyor konu. Yeter ki birilerini şeytanlaştıralım, birilerini hayattan uzaklaştıralım anlamında bir hukuksuzluk. Kabul edilebilecek bir durum değil. 28 Şubat'ın aynı versiyonunu yaşatmak o dönem bu hadiseleri yaşayan mağdurların, mazlumlarına nasip olmuşsa bu hepten kahrolacak bir durumdur. Gerçekten kabul edilemeyecek bir durum. O dönem yaşananların aynısını şimdi kalkıp sırf iktidara yaranmak için belirli bir cemaati köşeye sıkıştırmak, yok etmek, yaftalamak, devreden çıkarmak için kullanmak son derece nahoş, son derece üzücü bir hadise."
"ÇÖZÜM, ORTAK ADALET PAYDASINDA BULUŞMAK"
Herkesin ortak adalet paydasında buluşması gerektiğinin altını çizen Mazlumder eski Başkanı, açıklamalarını şöyle tamamladı: "Herkes kendine demokrat olmamalı. Zamanında dindarlar, mağdur oluyordu. Kendileri feryat ediyordu. Zamanında 12 Eylül'de solcular çoğunlukla mağdur oldu. Onlar feryat etti. Genelde herkes kendi mağduriyetine sesine çıkıyor, başkasının mağduriyetine sesini çıkarmıyor. Bu çok genel ve büyük bir hastalık. Şuanda a, b, c'ye uygulanmasından ziyade genelde kendine demokrat olma, kendine Müslüman olma hastalığı bu her yapıda var maalesef. Bir tarafın taraftarları kendi tarafına yapılanlara üzülebilir. Herkes kendi tarafına yapılana üzülürse bir netice alınmaz. Ama mesele adalet ve konsensüs ve kutuplaşmanın engellenmesi ve adelet ortak paydasına sarılmakla mümkün olacak. Yoksa herkes kendi mağduruna üzülecek. Kamplaşma ve kutuplaşma artacak. Şu olayı bile normal göstermeye çalışan taraftarlar olabilir. İnanılmaz hadise. Problem burada. Öyle bir kamplaşma ve kutuplaşma ortamındayız ki dün 28 Şubat'ta hasta kadına kanser tedavisi için ilaç verilmemesini normalleştiriyordu; bugün bu tür hadiseleri normalleştirebiliyor. Bunu ancak biz farklı kesimlerin adalet ortak paydasında buluşmasıyla yenebiliriz."
CİHAN