15 Temmuz süreci mağdurlarından biri olan yazar M. Fehmi Acat, bir Kürt kızının karşılaştığı olayları anlattığı romanıyla bölgede yaşananlara çok dikkat çekici ve heyecan dolu bir üslupla yaklaşıyor.
10 Ağustos 2016 tarihinde “hükümete mühalif olma” ve “sivil toplum kuruluşlarına üye olma” gibi hiçbir kanunda yeri olmayan saçma bir gerekçe ile tutuklanan Acat, 2 Şubat 2018’de tahliye olur. Ancak tutuklu olduğu esnada yayımlanan 672 sayılı KHK ile devlet görevinden çıkarılır. Baskıların devam etmesi ve hukukî yargılanma hakkı elinden alınan yazar Türkiye’yi terk eder. Halen İsviçre’de ikamet eden yazarın bu romanında kendilerine dayatılan hayatı kabullenmeyen ve farklı direniş yollarını seçen insanların hayatlarından kesitler bulacaksınız. Yarım kalmış hikayeler, hayata dair ümitler ve birbirinden çok farklı mücadele metotları…
Yazar, eserinde Yüksekova’da ve Bitlis’in kırsalında kıstırılıp helikopterden açılan ateş neticesi etkisiz hâle getirilen yani öldürülen 13 kadının öldürülme sebeplerini inceleme ve haber yapmak için oraya giden muhabir Filiz üzerinden sosyal bir derdimiz ve kapanmak bilmeyen bir yaramız üzerinde duruyor.
Romanda ismi geçen Azra Hoca’nın tarif ve tespitiyle: “Dur bir kız şöyle bir bakayım sana… Evet sen o sun; Filiz Günindi. Peron Gazetesi’nin çılgın yazarı. Âââ. Tüm dünyayı dolaştın da bir bura mı kaldı gelmediğin. Nerde bir Sri Lanka’da, bir Bolivya’da ölüm yolunda, bir Zanzibar’da gördüğümüz Filiz. Amazon’daki piranaların, timsahların kol gezdiği nehirlerde yüzüp bu kadar tehlike kesmedi bir de Yüksekova’ya mı gideyim, dedin.”
Araştırmaları sırasında Filiz şöyle bir haberle karşılaşıyor: “Sabah ilçenin Yayla köyü çıkışında, şehir içi sayılabilecek bir noktada öldürülüp, çırılçıplak soyularak elektrik diğerine biraz da yükseltilerek asılmış bir erkek cesedi bulundu. Tenasül uzvu kesilmiş ve kilodunun içine konulmuş!..”
Filiz, öldürülen terörist kadınlardan, kod adı Berfin olan Yasemin’in haberinin peşine düşer. Bahar hanımın “Yarın cenazede sizleri komutanımız Jiyan ile tanıştırabiliriz” sözü Filiz’i heyecanlandırmıştı. Sanki Bolivya’da köpek balıklarıyla dolu bir suya Bungee Jumping yapmayı teklif etmiş gibi geldi!.. Nihayet bir kadın terörist olan Jiyan ile Filiz karşılaştı. Jiyan acımasızdı. Kendisini intikam duygusunun ayakta tuttuğunu söylüyordu. Yaseminden bahsederken “Şehir yapılanması sırasında birisi peşine takılmış, kimsesizliğinden istifadeyle onu kaçırmış, iğrenç şeyler yapmış. Başkalarına satmış. Kız iyice zayıflayınca örgüte geldi intikam duygusu iliklerine kadar işlemişti. Silah taliminde Yasemin, onun kafasına hedef alıp (hayalen) ateş ediyordu. Tek derdi onu öldürmekti. Benden de eğer intikamını alamaz da ölürse, benim intikam almamı istiyordu. Yasemin öldürülünce adamı tesbit ettim. Bizzat evine gittim. Evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış. Beni görünce, karısının eteğine sığındı. Yalvardı yakardı, ağladı, ayaklarıma kapandı. Yıllardır örgüte çalıştığını söyledi. Aldım buraya getirdim” dedi. Rambo bıçağı ile soyup nasıl öldürdüğünü uzvunu kesip nasıl elektrik direğine astığını anlattı. Filiz, Jiyan’a “Peki onun çocukları ne olacak?” diye sordu. Jiyan: Onlar da benim gibi intikam hırsıyla bana gelecekler. Eninde sonunda gelecekler dedi.
Yazar üstü kapalı da olsa, Hizmet’in eğitim hizmetlerinin tek çare olabileceğini söylüyor. Var mı başka bir çare… İnsanlık şefkate ve eğitime aç ve muhtaç.
Kitabı şimdilik bu adresten sipariş verebilirsiniz; https://bookstorelondon.com/books/ters-lale/