4000 metre yükseklikteki Erciyes Dağı, Türkiye’nin kayak yapılabilecek en iyi yeri. Dağın yamaçlarının bir yanında ‘seküler’ Türkler dans edip, biralarını yudumlarken, diğer yanında yerli halk ve Araplar çaylarını içiyor. Bitişikteki caminin girişi kayak botlarıyla dolu ve başörtülü kadınlar kartopu oynuyor…
Erciyes’in yamaçlarında bunlar olurken, aşağılar çok daha soğuk! Yakın zamana kadar endüstri şehri Kayseri, 2000’li yılların Türkiyesi’nin ekonomik patlamasına yardımcı olan ve muhafazakar işadamları tarafından kurulan ‘Anadolu Kaplanları’nın doğum yeri olarak lanse edilmekteydi. Bugün bu kaplanların çoğu darbe girişimi bahanesiyle demir parmaklıklar ardında. Yani ‘The boom is over!’
The Economist’in haberine göre, bölgede ihracat en az %4 azalmış ve yatırımlar düşmüş durumda. Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, yerel ekonominin canlanması için sanayici ve yatırımcının kendini güvende hissetmeye ihtiyacının olduğunu ama şu an bu güven ortamının olmadığını söylüyor. Temmuz ayından bu yana müteahhitlerden tutun, baklavacılara varıncaya kadar çok sayıda işadamının da içinde olduğu 40.000 kişi tutuklandı. Savcının iddiasına göre bu işadamlarının suçu, darbeyi gerçekleştirdiği öne sürülen Gülen Grubu’na finansal destek sağlamak. Darbe bahanesiyle Erdoğan hükümeti 800’den fazla şirkete ve 10 milyar dolar değerindeki mal varlığına el koydu. Son olarak ise benzer suçlamalarla onlarca gazeteci ve yazarın mal varlıklarına mahkeme(!) kararıyla el konuldu. Resmi kaynaklar tüm bu olanları, ‘terörün finans kaynaklarıyla mücadele’ diyerek savunurken, muhalifler ise yapılanların ‘devlet eliyle talan’ olduğunu söylüyor.
Bir Tasfiye Cümbüşü!
Kayseri’de bölgenin en büyük işverenleri olan Boydak Holding yöneticilerinin de olduğu pek çok yatırımcı, Gülen Grubu’na ait olduğu söylenen banka, okul ve vakıflara finans desteği sağladıkları gerekçesiyle tutuklandı. Türkiye’nin en büyük üç mobilya şirketini de bünyesinde bulunduran Boydak Holding’e el konuldu. 60’dan fazla işadamı terörle bağlantılı suçlarla karşı karşıya! Bunların bir kısmı yurtdışına çıktı. KTO Başkanı Hiçyılmaz da geçtiğimiz Ağustos ayında iki haftadan fazla gözaltında tutulmuş. Kayserili bir esnaf ise, ‘Burada neredeyse herkes Gülen Grubu ile bir şekilde irtibatlıydı!’ diyerek önemli bir sır(!) veriyor. Diğer bir bilinen sır ise hizmetin Erdoğan Hükümeti tarafından desteklenmiş olması. AKP 10 yıldır Gülen Grubu’nun amigosuydu! Ta ki Erdoğan ve yakın çalışma arkadaşlarının da bulaştığı ve ortaya çıkarılmasında, Erdoğan kanadının Gülenciler’i suçladığı 2013’deki yolsuzluk skandalına kadar.
Bir düşünce kuruluşu olan BETAM Başkanı Seyfettin Gürsel’e göre, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan gerçekleştirilen bu el koymalar hukuksuzca ve tam bir ‘felaket’. Mahkemeler eğer beraatle sonuçlanırsa, şirket sahiplerinin tüm mal varlıklarını geri alacakları belirtilse de şirketlerin Erdoğan taraftarlarına haraç mezat satılmasından korkuluyor.
Genel olarak tasfiyeler Gülen Grubu’na yönelik gibi görünse de olumsuz etkisi tüm ekonomiye yansıdı. Yandaş bir köşe yazarının Gülen yanlısı olduğu iddiasının ardından gıda devi Ülker’in hisse senetlerinde hızlı bir değer kaybı görüldü. Yöneticilerinden birkaç ismin gözaltına alınmasıyla benzer bir tehlikeyi de Doğan Grubu atlattı. Ekonomist Özgür Altuğ, firmaların yeni tedarikçilerle çalışmak isteseler de yarın bir gün hükümet tarafından mal varlıklarına el konulabileceği endişesiyle iş yapmaya yanaşmadıklarını söylüyor.
Tüm bunlar terör saldırıları, Suriye’deki savaş ve artan kurumsal borçlar nedeniyle zaten zayıflamış olan ekonomi üzerinde ilave baskı oluşturuyor. Kasım ayından beri Lira, dolar karşısında %20 değer kaybederken GSMH 2016’nın 3. çeyreğinde bir önceki yıla göre % 1.8 azaldı. Yabancı yatırımcı 2015’den beri neredeyse yarıya düştü.
Politik zemin de maalesef hiç güven vermiyor. Meclis Ocak ayında, Erdoğan’ın adeta ülkeyi ele geçirmesine izin veren değişiklikleri içeren bir anayasa paketini onayladı. Değişikliklerle parlementer sistemi dağıtılacak, Başbakanlık makamı feshedilecek, Erdoğan’ın 1000 odalı sarayı adeta bir yönetim merkezi haline getirilerek Başkan’ın, bakanların ve Başbakanın tüm yetkilerini elinde toplamasına izin verilecek. Anayasa paketi Nisan ayında referanduma sunulacak.
The Economist'ten Washington Hattı sitesi için çeviren Ebru Aksay