The Times gazetesi, liranın bu yıl içerisinde yüzde 20 değer kaybettiğini ve ekonomistlerin bu durumdan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sorumlu tuttuğunu yazdı.
Gazetede yayımlanan "Türkiye'nin lirayı kurtarmak için önündeki seçenekler azalıyor" başlıklı haberde, Erdoğan'ın 2018 yılında başkanlık sisteminin ilk cumhurbaşkanı seçildiğinde 4,73 olan kurun bugün 7,30'un üzerine çıktığı belirtildi.
Haberde, "Bir dönem ekonomik bir başarı öyküsü olarak övgü toplayan Türkiye, bir kur krizinin içine düşüyor… Ekonomistler, bu durumdan büyük oranda Erdoğan'ı sorumlu tutuyor. Tekrar seçildiği 2018'deki seçimlerle yürütmeye dair yetkilerin neredeyse tamamını kendi elinde toplayan bir dizi anayasal değişiklik de yürürlüğe girdi ve göreve başlamasından birkaç saat sonra damadını maliye bakanlığına atayarak ekonomi politikalarının da kontrolünü eline alma niyetini ortaya koydu. O tarihten bu yana Merkez Bankası'na enflasyonun artmasına, liranın da değer kaybetmesine karşın faiz indirme baskısı kuruyor" denildi.
The Times, dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Goldman Sachs'ın yaptığı hesaplamalara göre, Merkez Bankası'nın kurdaki yükselişi engellemek için rezervlerinden sadece bu yıl 65 milyar dolarlık döviz satışı yaptığını belirterek, rezervlerin eridiği yönündeki haberlerin çıkmasının liradaki satışları tetiklediğini vurguladı.
Haberde iç tüketimi canlandırmak için her türlü kredi türünde ciddi bir büyüme görüldüğü belirtildi. The Times'a konuşan özel bir banka çalışanı, "Mayıs ayından bu yana konut, kurumsal, bireysel krediler de dahil her kredi türünde benzeri görülmemiş bir artış var… Geçen yıl çalıştığım şube 60 milyon lira kredi vermişti. Bu yıl ise bu tarihe kadar verilen kredi miktarı 75 milyon lira" dedi.
The Times, buradaki sorunun bankaların verdikleri krediyi yurtdışından euro ve dolar borçlanarak sağladıkları finansmanla karşılamaları ve kurdaki artışla giderek daha büyük büyük bir geri ödeme sorunuyla karşı karşıya kalmaları olarak tanımladı ve şu yorum yapıldı:
"Türkiye'nin elinde çok fazla seçenek yok. Taze para girişi karşılığında şeffaflıkla ilgili ciddi düzenlemeler ve reformlar talep edileceğinin farkında olan Erdoğan, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) gitmeyeceklerini açıkladı. Faiz artışı ve bunu takiben kredi sıkılaştırması da derin bir resesyona yol açacak ve Türkiye'nin büyümesinin üzerine kurulu olduğu balonun ortaya çıkmasını sağlayacak. Yeni bin yılın ilk dönemlerinde yaşanan kur krizinin ardından iktidara elen Erdoğan, bu durumun kendisi için ne kadar ciddi siyasi sonuçlar doğuracağının çok farkında."