TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Soma faciasının 'fıtrat' olmadığını ifade ederek yaşananların 'cinayet' olduğunu savundu. Oda'dan yapılan açıklamada "Bu ülkenin insanları, madenlerde, inşaatlarda, fabrikalarda, sokaklarda ölüme, taşeron köleliğine, sefalet ücretine, emek düşmanlarına da mahkum değildir." denildi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası'nca yapılan açıklamada, Türkiye`nin bugüne kadar karşı karşıya kaldığı en büyük iş cinayetinin üzerinden 1 yıl geçtiğini hatırlatılarak, aradan geçen 1 yıllık sürede acıların azalmadığını, yüreklerin soğumadığını ve öfkelerin hala tükenmediği vurgulandı. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ölümlerinin 1'inci yılında, bir avuç kömür için bir ömür verenleri saygıyla anıyoruz. Soma`da meydana gelen facia, iş cinayeti boyutunu da aşarak insanı, emeği ve yaşamı en fazla kara tercih eden egemen politikaların bir sonucu olarak ülkemiz tarihinin en acı iş katliamına dönüşmüştür. Çok tehlikeli bir işkolu olan madencilikte özelleştirme ve taşeron uygulamaları, deneyimin, bilimsel teknik bir altyapı ve donanımın olmadığı işletmeleri ortaya çıkarmış, işçi sağlığı ve iş güvenliği ihmal edilmiş işverenlerin daha fazla kar için daha fazla üretim anlayışı insan hayatının önüne geçmiştir."
"SOMA'DA YAŞANAN KAZA DEĞİL, KATLİAMDIR"
Açıklamaya şöyle devam edildi: "Üretilen kömüre oranla ölümlü iş kazasında açık ara dünyada 1'inci sırada olan Türkiye`de biz biliyoruz ki, madenciliğin değil, sömürü düzeninin fıtratında ölümler vardır ve yaşananlar olağan değildir. Biz biliyoruz ki, ülkemizde birer cinayete dönüşen iş kazaları öngörülebilir ve önlenebilirdir. Biz biliyoruz ki, maden kazalarının faciaya dönüşmesini engellemek elimizdedir ve insandan, emekten, bilim ve teknikten yana politikaların uygulanması ile iş yaşamında ölümleri önlemek her zaman mümkündür. İşte bunun içindir ki Soma`da yaşanan bu facia, kaza değil, kader değil, fıtrat değil, katliamdır.
"SORUMLULUKLARINDAN KURTULAMAYACAKLAR"
Soma`da, Şırnak'ta, Ermenek'te, Amasra`da yaşadığımız ve iş cinayetlerine dönüşen madenci ölümlerinin asıl sorumlusu kamusal varlıklarımızı ve hizmetleri özele ve talana açan, emekçiyi güvencesiz çalışmaya ve daha fazla ölüme zorlayan politikalardır, bu politikaları uygulayan siyasi iradelerdir. 'Ölmek madencinin kaderi' diyenlerin, 'Madenciler güzel öldüler' diyenlerin hala koltuklarına sımsıkı sarıldığı bu ülkede, iş güvenliği ihmalleri ve usulsüzlüklerden, denetimsizlikten birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları, TKİ ve diğer yetkililer hala görevlerinin başındadır ve yargılanmamaktadırlar. Bilinmelidir ki, ne siyasi iktidar ve temsilcileri, ne de karı insan yaşamının önüne koyan işletmeci şirket yetkilileri, faciada ölen mühendislere suçu atarak sorumluluklarından kurtulamayacaklardır.
"UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ"
Bu siyasi iradenin, facialara dönüşen iş kazalarını önlemek gibi bir önceliği de bulunmamaktadır. Maden facialarından sonra gerekli önlemlerin alınması gerekçesiyle değiştirilen Maden Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, maden kazalarının azaltılmasına yönelik TBMM`de kurulan komisyon önerilerini, Soma faciasının araştırılmasına ilişkin Komisyon raporundaki tespitleri, TMMOB'ye bağlı odaların olumsuzlukların çözümüne yönelik önerilerini dikkate almayarak bu amaca hizmet etmesinin çok uzağında bırakılmıştır. Biz onları çok iyi tanıyoruz. Özelleştirme öldürmeye, onlar özelleştirmeye devam ediyorlar. Ve biz biliyoruz ki; bu ülke, fıtratında güzel ölümlerin olduğu bir madenciliğe, bu ülkenin insanları, madenlerde, inşaatlarda, fabrikalarda, sokaklarda ölüme, taşeron köleliğine, sefalet ücretine, emek düşmanlarına da mahkum değildir.! Soma faciası, kaza değil, kader değil, fıtrat değil cinayettir. Unutmayacağız, unutturmayacağız."
CİHAN