Toplumda değeri artan anaokulları kalitesini arıyor


Bundan tam 175 sene önce ilk kez Almanya'da kurulan anaokullarının sayısında patlama yaşanıyor. Patlama bir devrim olarak algılanırken, kaliteye yönelik talepler çığ gibi büyüyor.

Federal Eğitim Bakanı Manuela Schwesig, federal çapta bir 'Kalite Kanunu'ndan yana tavır koyuyor. Eyaletler ise talebi karşılamaktan kaliteye zaman ayıramıyor. Dünyanın ilk anaokulunun Friedrich Wilhelm August Fröbel tarafından Bad Blankenburg'da kurulmasının üzerinden tam 175 yıl geçti. Sanayi devriminin tam göbeğinde vuku bulan bu olay ile birlikte çalışan kadınlar küçük çocuklarını da eğitimcilere teslim etmeye başladılar.

İlk anaokulu 28 Haziran 1840 yılında kuruldu ve o gün bugündür ailelerin vazgeçilmezi oldu. Alman sokaklarını haftalardır meşgul eden anaokulu grevleri bunun en iyi işareti. 175 yıl sonra bugün Mainz'da küçük bir çocuk 'Anaokuluma tekrar gitmek istiyorum' yazılı tişörtle sokakta. Hamburg'daki bir çocuk ise 'Masaya Oturun' yazılı pankartıyla hem eğitmenlere hem de anaokulu işletmelerine müzakere çağrısında bulunuyor. Almanya'da anaokulu ihtiyacı ve anaokulu patlaması o dereceye vardı ki, 175 yıl sonra ikinci kez bir devrimden bahsediliyor.

Eğitim bilimci Thomas Rauschenbach'a göre bütün çocukları kapsayan okul mecburiyeti gibi bu patlama da çocuk yetiştirmeyi esaslı bir değişime uğratacak. Kadınlar çalışma dünyasına o derece entegre oldu ki, anaokulu mecburi eğitim veren okulların oynadığı rolü üstlendi. Öyle ki sanayi devriminin ürünü olan anaokulları uzmanlara göre kendi devrimini yaşıyor. İstatistiklere göre geçen yıl Batı Almanya'daki çocuklar haftada ortalama 36,8 saati anaokulunda geçirdi. Bu rakam, 2006 yılında 31,5, 80'li yıllarda ise 12 saat olarak hesaplanıyordu.

ÇOCUKLUK KURUMSALLAŞTI, ANAOKULU DEĞER KAZANDI

Rauschenbach, 'Anaokullarında Daha Çok Kalite' başlıklı kongredeki konuşmasında çocukluğun kurumsallaştığına ve anaokulunun eğitim yeri olarak toplum nezdinde ki değerinin arttığına işaret ediyor ve bunun gelecekte de devam edeceğine dikkat çekiyor. Patlamayla birlikte olumsuz bir durum da söz konusu. Anaokulu toplumun merkezine yaklaştıkça ve sayı da arttıkça kaliteye olan talep de çığ gibi büyüyor.

Kongreye katılan bir diğer isim Federal Aile bakanı Manuela Schwesig (SPD) ve bu konu bugünlerde en çok onu ilgilendiriyor. Schwesig çözümü bir cümle ile özetliyor: "Kalite demek, iyi eğitilmiş ve iyi maaş bağlanmış eğitim personeli demek, kalite demek para demek!" Federal yönetim bu konuda elinden geleni yaptığı görüşünde. Sebebi ise eyaletleri BAföG bursunu ödemekten kurtarmış olması. Bu sayede eyaletler yüksekokullara, dolayısıyla eğitmen adaylarına para ayırabiliyor, hatta Federal Eğitim Bakanı Johanna Wanka karşı çıksa da, anaokullarına yatırımda bulunabiliyorlar.

Bu yüzden Schwesig daha ziyade bir federal çapta geçerli bir 'Kalite Kanunu'nun üzerinde duruyor. Ne var ki, eyaletler anaokullarına standart getiren bu kanuna sıcak bakmıyor. Bakana göre anlaşma sağlansa, finansman akımı daimi hale gelebilecek ve teşvik programlarına ihtiyaç olmayacak. Ancak belediyelerin birlikte hareket edecek gücü yok ve çoğu çocuğunu anaokuluna yazdırmak isteyen anne-babaların talebini yerine getirme derdinde. Aksi takdirde mahkemeye verilmeleri söz konusu. Bu da kalite tartışmasını havada bırakıyor.

DEVRİMİN DE BİR SINIRI VAR

Federal yönetimin desteklediği alanlardan biri de anaokullarının açık saatlerinin ebeveynlere uygun olması. Önümüzdeki yıl bu aileler için 100 milyon Euro ayrılacak. Bu sayede vardiya usulü çalışanlar akşam ve gece saatlerinde anaokullarından faydalanacak. Bununla birlikte. Schwesig, insanlar iş piyasasına hizmet etsin diye 24 saat anaokulu hizmeti beklenemeyeceğini söylüyor. Bakana göre iş piyasası ailelerden esneklik bekleyemez. Tam tersine ailelerin iş piyasasından esneklik bekleme hakkı var. CİHAN
<< Önceki Haber Toplumda değeri artan anaokulları kalitesini arıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER