ABDULLAH AYMAZ
1980 darbecileri, İslamî cemaatlerin bütün binalarını ellerinden almak ve hepsini devletin eline vermek istiyorlardı. M. Fethullah Gülen Hocaefendiyle Ankara’da toplanmıştık. Bize işin önemini anlattı. Sonra dedi ki: “Ben bu hususun ne kadar ciddi ve zarar verici olduğunu cemaat liderlerine gidip anlattım. Gidelim bu darbecilerin akraba ve yakınlarını bulalım. Bunların aileleri Anadolu insanı… Müslümanlığa bir zarar gelmesini istemezler. Meseleyi onlara aktaralım. Engel olmaya çalışalım.” dedim ama onlar hiç oralı olmadılar. Yapacak bir şeyim kalmadı. Gelin 4444 salat-ı tefriciye okuyup Allah’a yalvaralım” dedi. Aramızda paylaştık. Her birimize 128 civarında salavat düştü. Buradan kaç kişi olduğumuz aşağı yukarı ortaya çıkar. Hava kapalı ve yağmurlu idi. Salavatlar bitince yağmur durdu, hava açıldı ve güneş ortaya çıktı. Te’vil-i ehadis açısından (olayların ifade ettiği mânâlar yönünden) inşaallah, bu problem çözülecek, diye düşündük. Hakikaten üst seviyede ehl-i vicdan bir görevli bu dosyayı göz önünden kaldırıp darbecilerin unutmasını sağlamış…
Dr. Yüksel Çayıroğlu, Bir Fikir Ve Aksiyon İnsanı Olarak Fethullah Gülen isimli araştırma eserinde diyor ki: “Türkiye gibi geçmişi darbelerle dolu olan, devlet ideolojisinin ve politikalarının farklı yollarla halka dayatıldığı, sürekli dini faaliyetlerin baskı altında tutulduğu ve farklı görüşlerdeki gruplar ve cemaatler arasındaki çatışma ve gerginliğin hiç eksik olmadığı bir ülkede ortaya çıkan bir cemaatin, bu kadar kısa bir süre içerisinde küresel boyutlara ulaşması gerçekten büyük bir başarıdır. Bir yönüyle Fethullah Gülen buz dağları arasında ilerleyen ve herhangi bir kazaya sebebiyet vermeden gemisini idare eden bir kaptan misali, ilk günlerinden itibaren pek çok problemle ve engellemeyle karşılaşmasına rağmen bir şekilde bunlarla baş etmesini bilmiş ve yoluna devam etmiştir. (…)
“Hocaefendi, Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip eden ve vatanını çok seven bir yurttaş olarak, doğrudan Hizmet Hareketi’yle ilgisi bulunmasa bile ülke meselelerine karşı duyarsız kalmamış ve faydalı olacağını düşündüğü konularda inisiyatif alarak doğrudan kendi çözüm tekliflerini sunmuştur. Özellikle ülke insanının zarar göreceğini düşündüğü Mavi Marmara olayının, gezi hadiselerinin veya Gaziosmanpaşa olaylarının vukuu gibi bazı stratejik zamanlarda, gelecek eleştirileri de göze alarak, basın yoluyla uyarılarını yapmış, mesajını iletmiş, açıklamalarda bulunmuş ve kendi yorumlarını ortaya koymuştur.
“Onun Türkiye’deki terörün bitirilmesi ve Kürt meselesinin halledilmesi adına 2008 yılında hükümete gönderdiği çözüm reçetesine bakılacak olursa, teklif ettiği maddelerin, bataklığın kurutulmasına yönelik olduğu görülecektir. Öncelikle o, hükümeti bu konudaki politikalarından dolayı eleştirmiş, şiddet ve nefretle problemin üzerine gidilmesini doğru bulmamış, bunun krizi, daha da büyüteceğini ifade etmiştir.(…) Ona göre öncelikle Doğu’da yaşayan insanların temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu zaviyeden Gülen, onların ana dilde eğitimini desteklemiş, Kürtçe televizyon kanalları kurulmasını tavsiye etmiştir. (…)
“Gülen, Devlete yaptığı bu tür önerilerin yanında kendisi de boş durmamış ve haftalık yaptığı bamteli sohbetlerinde Hizmet Gönüllülerini oralarda eğitim ve yardım müesseseleri açmaya teşvik etmiştir. Onun bu teşvikleri neticesinde doksanlı yıllardan sonra Doğu’da yüzlerce okul, dershane ve okuma salonları açılmıştır. Örneğin 2009 yılında okuma salonlarında yaklaşık 85 bin öğrenci yıl boyunca ücretsiz ders alma ve eğitimini ilerletme imkânı bulmuştur. Bu eğitim müesseseleri vasıtasıyla bölgenin eğitim seviyesi görünür oranda yükselmiş, Türkiye’nin ve dünyanın en kaliteli üniversitelerine öğrenciler gider olmuş, kız çocukları okumaya başlamış ve çocukların radikal örgütlere katılmalarının ve dağa çıkmalarının önü alınmıştır. (…)
2004 yılında açılan Kimse Yok Mu Derneği vasıtasıyla özellikle 2006 yılından sonra Doğu’da yaşayan on binlerce fakir aileye mâli yardımda bulunulmuştur. Türkiye’nin batısındaki bazı Hizmet okulları ile, doğusundaki bazı Devlet okullarının kardeş okul ilan edilmek suretiyle karşılıklı ziyaretler ve bir kısım ortak faaliyetler gerçekleştirilmesi; yardımlaşmaları dostluk köprüleri kurmaları için Batı ve Doğu’daki bazı esnafların ve iş adamlarının kardeş aile yapılmaları, 2010 yılında Kürtçe yayın yapan Dünya Tv kanalının kurulması terörün çirkin yüzünü göstermek ve gençlerin dağa çıkmasını önlemek için Samanyolu TV’de bazı dizilerin yayınlanması gibi faaliyetler de Gülen’in teşvik ettiği çalışmalardır.”
M. Fethullah Gülen Hocaefendi patlak veren her olayda itidalli davranma çağrısı yaptığı gibi, problemleri çözecek realist icraatları yapmaktan da hiç geri durmamıştır…