Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, baba ocağı Bafra’da, medyaya yapılan baskını Cihan Haber Ajansı'na değerlendirdi. "Anlaşıldığı kadarı ile muhalif yayınlar yapan bazı gazetelere ve televizyonlara arama gerekçesi ile bir baskın yapılmış bulunuyor. Aslında arama hangi durumlarda yapılabilir, bu anayasada gösterilmiştir. Milli güvenliği gerektirdiği durumlarda, suç işlenmesini önlemek için gerektiği durumlarda hakim kararı ile arama yapılabilir." diyen Türk, "Ama bir basın kuruluşunun böyle bir duruma girmiş olacağı düşünülemez. Gerçek gerekçe bu kuruluşların muhalif yayınları ile tanınmış olmaları. İktidar, muhalefete tahammül edememektedir. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Basına karşı yapılan bu uygulamalar ancak bir dikta rejiminde görülebilecek olan uygulamalardır. Türkiye bu gidişle demokratik rejimden hızla uzaklaşmaktadır." açıklamasını yaptı.
"BASKILARLA MUHALEFET SUSTURULMAK İSTENİYOR"
"Önümüzde yenilenecek olan bir milletvekili genel seçimi var. Bu süreçte de yayın organlarının halkın kanaatlerini temsil etmek ya da halkı bilgilendirmek için her türlü yayını özgürce yapabilmeleri gerekir. Çünkü seçmenin sandık başına giderken gerek yurtta, gerek dünyada olup bitenlerden haberdar olması ve kararını onlara göre vermesi gerekir. Şimdi bu kuruluşlara yapılan baskıyla muhalefet susturulmak istenilmektedir." değerlendirmesini yapan Türk şöyle konuştu: "Bu basın özgürlüğünün, düşünce ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılması anlamına gelir. İçinde yer almak istediğimiz AB’nin normları ile bağdaşmayan bir uygulamadır. Bizim anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine demokratik sosyal hukuk devletidir. Bu uygulama insan haklarının ihlalidir. Demokratik rejimle bağdaşmayan bir uygulamadır. Hukukla tamamen çelişen bir uygulamadır. O nedenle bu uygulamaları kınıyorum. Ve iktidarın bu uygulamalardan kaçınmasını tavsiye ediyorum. Aksi takdirde Türkiye’de serbest seçim tartışma konusu olacaktır. Çünkü seçim sadece sandık başında oy atmak değil, sandık başına giderken halkın kanaatlerini özgürce, serbestçe oluşturabilmesidir. Bunu sağlayacak en önemli organlar basın yayın kuruluşlarıdır. Onlar üzerinde uygulanan baskı tamamı ile farklı seslerin, muhalif seslerin susturulması anlamına gelir. O bakımdan çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Dilerim ki bu devam etmez. Bu hiç kimseye yarar sağlamaz. Bunu yapanlara da,iktidara da hiçbir yarar getirmez. Hem onlara hem Türkiye’ye büyük zararlar getirir.’’