Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmalar en çok sivil halkı mağdur ediyor. Kendi yurdunda mülteci durumuna düşen ilçe sakinleri zor günler geçiriyor. Çatışmalar ve sokağa çıkma yasağı başlayınca evlerini terk etmek zorunda kalan sivil halk, üzerindeki elbisesiyle veya yanına alabildiği eşyalarıyla ayrılmak zorunda kalmış doğduğu topraklarından. Bir daha ne zaman döneceklerini de bilmiyorlar. Kimisi akrabalarının yanına sığınmış, kimisi de derme çatma da olsa yeni bir yer kiralamış. Tıpkı Ahmet Kaya gibi. Henüz 22 yaşında olmasına rağmen adeta bir asırlık acılar biriktirmiş hayatında Ahmet Kaya.
Sur ilçesindeki Fatih Paşa Mahallesi'nde yaşayan Kaya ailesi, çatışmalar başlayınca Bağlar'a göç etmek zorunda kalmış. Tek gözlü bir evi kiralayan Kaya, hayata tutunmaya çalışıyor. Kaya, "Türk ile Kürt kardeştir. Bu savaş nereye kadar. Sur'dan kaçtık. Bomba seslerinden korktuk kaçtık. Duyduğumuza göre evimizi yıkmışlar." diyor.
Sur ilçesi, Diyarbakır'ın dört merkez ilçesinden biri. Sur adını, ilçe merkezi ile çevrili bulunan tarihi Diyarbakır surlarından almış ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Uygarlıkların izlerini taşıyan, zengin tarihi ve kültürel birikimine sahip olan ilçe, deyim yerindeyse tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Terör örgütü PKK sokaklarda hendek kazınca ilçede son 5 ayda silah ve patlama sesleri eksik olmadı. İlçede çıkan çatışmalar sivil halkı yurdundan etti. Sur ilçesinde ilk hendekler kazılmaya başladığında, birbirine bitişik evlerde oturanlar, hendeklerin, hayatla kendi aralarına açılmış tehlikeli bir uçurum olduğundan habersizdi. Sur'da silah ve patlama sesleri birbirlerini izledi. İlçede çatışmalar başlayınca vatandaşlar doğduğu, büyüdüğü topraklardan göç etmek zorunda kaldı. Alabildikleri eşyalarıyla ilçeyi terk eden vatandaşlar, büyük bir mağduriyet yaşıyor. Onlardan Kaya ailesi, Fatih Paşa Mahallesi'nde yaşıyorlardı. Çatışmalar başlayınca Bağlar ilçesinde kiraladıkları tek gözlü bir evde hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Evin reisi Ahmet Kaya, 22 yaşında. Henüz 10 yaşındayken babasını kaybedince annesine ve kardeşlerine bakmak zorunda kalmış. Deyim yerinde ise hayata erken yaşta atılmış Ahmet Kaya. Kardeşi askerde. 15 yaşında evlenmiş, 3 çocuğu var. Çocukları yazdan kalan terliklerle geziyor kış günü. İlçeden ayrılırken ekmek teknesi olan çekçek arabasını alamamış Ahmet Kaya, aklı hep çekçek arabasında. Çünkü Kaya, çocuklarının nafakasını çekçek arabasıyla sağlıyordu. Kaya, Bağlar'a göç etmesi ardından iş bulamıyor. Sabah saatlerinde Bağlar ilçesindeki Döryol kavşağına gidiyor yük taşımak için. İş yapamayınca tekrar evine dönmek zorunda kaldığını ifade eden Kaya, mağduriyetini şöyle anlatıyor: " Şimdi kirada kalıyorum. İş yok. Biz barış istiyoruz. Param yok kiramı ödeyeyim. 12 kişi bir odada yaşıyoruz. Bomba seslerinden korktuk kaçtık. Hiçbir şey getiremedik. Ne elbise ne de bir beyaz eşya getirmişim. Geçimi sağlayamıyorum. İş yoktur, olursa eğer hamallık yapıyorum. Türk ile Kürt kardeştir. Bu savaş nereye kadar. Benim bir çekçeğim vardı, o da Sur'da kaldı. O da gitti." diyor.
Çiçek Kaya, Merve, Ahmetcan ve Fatoş'un annesi. Kaya, silah ve patlama sesleri sebebiyle korkudan kaçtıklarını söylüyor. Geçimlerini zor sağladıklarını anlatan Çiçek Kaya, "Her şeyimiz orada kaldı. Bu karda terliklerle sokağa çıkıyoruz. Ne soba ne de beyaz eşya getirmemişiz. Patlama seslerinden dolayı çocuğum korkudan ağlıyordu. 14 kişi bir odada kalıyorduk. Yer yoktu. Kaynımlar başka bir yere geçtiler. Hepimiz kardeşiz. Niye hep kavga ediyoruz. Barış olsun. Evlerimize gitmek istiyoruz. Bu kış burada nasıl kalacağız. Başbakan, siz kalıyor musunuz? Hayvanlarımız orada kalmış. Çocuklarımın hepsi çorapsız, ayakkabısızdır. Soğuktan titriyoruz. Paramız yok kiramızı ödeyelim. Örgüt hendek kazıyordu ama bize karışmıyorlardı. Devlet de gelince bombalar patladı. Evlerimiz titriyordu. Kızım daha 40 günlüktü korkudan duramıyordu, ağlıyordu."
CİHAN