Sıtkı Özcan / Kronos
‘Türk Reza Zarrab’ Ekim Alptekin’in ‘karanlık’ trafiği mahkemede
Türkiye’yi yakından ilgilendiren Bijan Kian davasında ilk hafta sona erdi. Dört gün boyunca süren duruşmalara damgasını vuran isim kuşkusuz Ekim Alptekin. Kian’ın avukatlarına göre, ‘Hollanda merkezli Inovo BV’nin sahibi, iş adamı’, ABD savcılarına göre Türk hükümetiyle Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in şirketi arasındaki köprü, Bijan Kian ve Michael Flynn’i onca yasa dışı işin içine sokan, gizli FBI dosyalarına sızmaya çalışan, emekli Federal Büro ajanlarına fiziki takip yaptırmaya, eski CIA başkanına adam kaçırtmaya çalışan bir suçlu.
Peki kim Ekim Alptekin gerçekte? Neler yapmaya çalıştı ABD’de? En basit cevabıyla ‘Türk Reza’. Yapıp ettikleriyle, bunları yapış tarzıyla, bir rejim adına, o rejimin parasıyla başka bir ülkede at oynatması, elde etmek istediği sonucu ve kendisini o sonuca götürecek insanları ‘satın alma’ çabasıyla tam bir Türk Reza.
Savcılara göre de dosyası oldukça kabarık. Yasa dışı delil üretmeye teşebbüsten, ABD vatandaşlarına ABD yasalarını çiğnetme dahil pek çok suç var heybesinde.
Washington DC’nin ünlü lobicilerinden, PR uzmanı Jim Courtovich’e göre ‘farklı bir ajandası vardı’ Alptekin’in. Konsoloslukla yakın irtibat halinde çalışıyor, gizli buluşmalar vasıtasıyla Kongre’de oturumlar düzenletmeye, medyada kaynağı belirsiz haberler yayınlatmaya, en nihayetinde de Adalet Bakanlığı’nda soruşturma dosyaları açtırıp Fethullah Gülen’i Türkiye’ye iade ettirmeye çabalıyordu.
Bu amaçla ortaya saçtığı paranın haddi hesabı yok. Emekli FBI ajanı Brian McCauley’i, 19 Eylül 2016’da New York’ta, Türk bakanlarla Flynn’i bir araya getirdiği meşhur ‘Gülen’i kaçırma’ toplantısına götürebilme bedeli 5 bin dolar. Alptekin’in yaklaşık yarım saatlik toplantıya katılması için eski FBI ajanına verdiği para bu.
Yine emekli FBI görevlisi Thomas Neer’e, ABD’de Fethullah Gülen’le irtibatlı olduğu iddia edilen okullarla ilgili bir rapor hazırlayıp sunması için ödenen para 20 bin dolar. Amaç, bu okulların Amerikan halkı nezdinde karalayıp ‘teröre destek verdiği’ne inandırmak. Sonuç? Neer’in kendi ifadesiyle: “Bu okullarla alakalı 80 sayfalık bir rapor hazırladım fakat herhangi bir suça rastlayamadım. Hiçbir şey bulamadım”. Yetinmiyorlar tabii bununla. FBI ajanını en azından bir gazeteye okulları karalayan bir makale yazdırmaya çalışıyorlar. Reddediyor. Sonra alışıldık taleplerden biri geliyor: “Başkası yazsa senin adına?”
Sadece eski FBI ajanlarına saçmıyor parayı Ekim Alptekin. Proje koordinatörünün tarifiyle, “Fethullah Gülen’i terörle irtibatlı gösterip onu mümkün olan en kötü şekilde yansıtacak, radikal bir molla gibi gösterecek ve iade edilmesine yardımcı olacak” bir belgesel çekimine girişiyorlar. Türkiye’den Nedim Şener, Ahmet Zeki Üçok ve İsmail Hakkı Pekin’in getirildiği bu belgeselin dört günlük çekimi için sadece kameramana ödenen para 32 bin dolar. Normal bir çekim ücretinin çok üstünde bir para bu ama içinde ‘gizliliğe riayet’ ücreti de var. Gizli kapaklı çekiliyor çünkü belgesel. Flynn Grubu’nun işin içinde olduğunun bilinmesi istenmiyor. ‘Bağımsız’ bir gazetecinin ‘bağımsız’ bir belgeseli gibi göstermeyi amaçlıyorlar. Flynn’le olan bağı tümden gizliyorlar zaten. Daha doğrusu gizlemeye çalışıyorlar. Türk hükümeti adına çalıştığı bilinse, Amerikan Ordusu’nun üç yıldızlı bir generali olarak söylediklerinin yarısı kadar etki etmez çünkü yazıp çizdikleri. Bijan Kian’ı sanık koltuğuna oturtan yasa dışı işlerin yasa dışı olarak yapılmasının ana sebebi bu. Flynn’i koltuğundan eden ‘Rusya’ gelişmeleri, şirketindeki bütün işlemlerinin mercek altına alınmasını sağlayan diğer alengirli faaliyetleri olmasa da öyle kalacaktı belki. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın Fethullah Gülen aleyhine, Türk hükümeti lehine yazıp çizdiği her şeyi kendi görüşleri sanacaktık. Bu ‘görüşlerin’ parasının bizzat Türk hükümeti tarafından, Ekim Alptekin aracılığıyla ödendiğini bilemeyecektik.
Bu gizliliğin, karanlıkta, bulanık sularda iş yapmanın da bir bedeli var tabii. Flynn Grubu’na bu işler karşılığı ödenmesi kararlaştırılan para 600 bin dolar. İlk aşamada tabii… Alptekin’in istediği yasa dışı deliller üretilebilse ikinci aşamaya geçilecek. İkinci aşamanın ‘hediyesi’ ise tanık ifadelerine göre 5 milyon dolar. Bu Flynn Grubu için. Flynn Grubu aracılığıyla bulunan Sphere Consulting’in Büyükelçiliğe sunduğu detaylı teklifin üzerindeki etiket de 4 milyon dolar. Bu proje hayata geçmemiş ama geçenleri var. Flynn Grubu ve Sphere Consulting’le olan anlaşmalar sonlandı ama başka şirketlerle devam eden başka anlaşmalar, bu şirketlere dökülen milyonlar var. Türkiye Cumhuriyeti, açıktan ya da Flynn Grubu örneğinde olduğu gibi gizliden, yirmiye yakın, hatta bazı kaynaklara göre yirminin de üzerinde lobi şirketiyle çalışıyor ABD’de. İşin bir başka yönü, Bijan Kian davasında yazılı anlaşmalarla, ödeme makbuzları ve banka dekontlarıyla ortaya konan bu rakamlar 2016-2017 yılları için geçerliydi. Şimdi, şartların daha da zorlaştığı 2019 yılında, Türkiye’nin imajı çalkantılı demokrasiden, otoriter diktatörlüğe tümden kaymışken, bizzat yöneticilerinin eliyle yerle bir edilen bu ülke imajını düzeltip günlük güneşlik göstermeye, yüzlerce gazetecinin, doktor ve öğretmenin, akademisyenlerin, kucağında bebekleriyle annelerin hapsedildiği, işkence iddialarının ayyuka çıktığı bir korku imparatorluğunu refah içinde bir tatil beldesi gibi resmetmeye çalışmanın bedeli de bu lobi şirketleri için mutlaka artık daha büyük. Faturalar illa ki artık daha kabarık.
Her şey gizli kapaklı, her şey perde arkasında olduğu için tam olarak bilemiyoruz Türk hükümetinin şu an kaç lobi şirketine, emekli ajan ya da özel müfettişe toplamda ayda kaç milyon dolar ödediğini. Her gün kaç kişinin kapısını yasa dışı taleplerle çaldıklarını bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa o da 2016 sonu 2017 başlarındaki tüm bu yasa dışı işlerin arkasındaki Ekim Alptekin’in artık burada olmadığı.
Yeni Ekim Alptekin kim peki? Onu şimdilik bilmiyoruz. Düşman bellediği insanları son ferdine kadar yok etmeye azmetmiş, bunu da meydan meydan ilan etmiş bir rejimin, kirli kumpaslarının, karanlık komplolarının ve ‘Alptekin’lerinin bitmeyeceğini biliyoruz ama. Türk hükümetinin Washington’ı ‘Reza’sız bırakmayacağını tahmin edebiliyoruz…
Nihayetinde tilkinin kırk hikayesi var, kırkı da tavuk üstüne.