Günlerdir televizyonlarda yayınlanan ve
sosyal paylaşım sitelerinde büyük beğeni toplayan reklamın prodüktörü, yönetmeni ve senaristi, "O çocuklar
Türkçe konuşmaktan çok Türkçe görüyor, Türkçe davranıyor. Bu bir lisanın ötesinde dünyaya yeni bir şey söyl
emektir." diyorlar.
Günlerdir televizyon ekranlarında yayınlanan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın reklam filmleri, bizi yarım dakikada okyanuslar ötesine götürerek Türkçenin dünyanın dört bir yanında konuşulan bir dil olduğunu gösterdi. Sosyal paylaşım sitelerinde de büyük beğeniyle izlenen bu reklamların arkasında büyük bir emek yatıyor. Zira reklam yönetmeni Bertan Başaran, bu serüvenin yaklaşık 6 ay sürdüğünü söylüyor.
Reklamlarda oynayan çocukların Türkçe bildikleri için zorlanmadıklarını söyleyen Başaran, "O çocukların gözlerindeki ışıltıyı görmek bizi çok etkiledi. Öğretmenleri de bize insanüstü
yardımda bulundular. Bangkok'tan ayrılırken gözlerimiz bile yaşardı." dedi. Birçok başarılı reklamlarda imzası bulunan Başaran, olimpiyat reklamlarının çok beğenilmesinin nedenini şöyle anlatıyor: "Senaryoyu kaleme alan kişiden tutun da gittiğimiz ülkelerde bizi havalimanından alıp okulları gezmeye götüren şoföre kadar herkesin enerjisi pozitifti. Reklamların bu kadar beğenilmesi, samimi bir
ürün ortaya koyduğumuz içindir."
Olimpiyatların
tanıtım filmleri, ünlü reklamcı
Tibet Sanlıman'ın başkanı olduğu
Vietnam Ajans tarafından tasarlandı. Görüntü yönetmeni, Şenol Altun; prodüktör, Kardaş Divanoğlu. Reklam yazarı ise Gürkan Günaydın. Reklam için üç kıta belirlenir; ama hangi ülkede çekileceği konusunda olimpiyatların organizatörlerinden yardım alınır. Daha sonra belirlenen ülkelerde ön
hazırlıklar başlar ve Türk okullarındaki öğretmenlerin belirlediği yetenekli öğrenciler arasından bir
seçim yapılır. Hiçbir oyuncunun rol almadığı reklam filminde,
Türk okulu öğrencileri
kamera karşısına geçer. Günaydın, amaçlarının Türkçenin ne kadar uzaklara gittiğini ispat edip o güzelliği yansıtmak olduğunu söylüyor. Reklamların Türkiye'de çekilmesinin aynı etkiyi oluşturmayacağına inanan Günaydın, "O çocuklar, Türkçe konuşmaktan öte Türkçe görüyor, Türkçe davranıyor. Bu aslanı Türkçe sevmektir, Türkçe odun kırmaktır. Lisanın ötesinde dünyaya yeni bir şey söylemektir." diyor.