Havaların giderek soğuması, grip mevsiminin açılması ve kapalı mekanlarda geçirilen sürenin artması ile daha sık karşılaşılan zatürre konusunda doğru tedavi kadar hastalıktan korunma da ön plana çıkıyor. Her 10 kişiden birinin zatürreye yakalandığı Türkiye'de bu hastalıktan yılda 3 bin kişi yaşamını yitiriyor.
Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, '12 Kasım Dünya Zatürre Günü' öncesinde zatürre hastalığına karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi. Türkiye'de yılda yaklaşık 90 bin kişinin zatürreye yakalandığını belirten Keskinel, "Bu vakalarda doğru tedavi ve bakım sağlanmadığı takdirde ise her yıl 3 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Pnömoni yani zatürre çeşitli mikroplar veya kimyasallar nedeniyle akciğerlerin iltihaplanması ile oluşan bir hastalıktır. Genellikle, hasta kişinin öksürmesi veya hapşırmasıyla mikrop içeren damlacıkların havaya karışması ve diğer kişilerin bunu soluması ile bulaşmaktadır. Kişinin ağız, burun ya da boğazında hastalık yapmadan bulunabilen bazı mikroplar, vücut direncinin düşmesiyle hastalık yapar hale gelebilmektedir. Bunun için vücut direnci daha yüksek olan sağlıklı ve genç bireylerde çok daha kolay tedavi edilebilirken, ileri yaşı olan hastalarda ciddi sonuçlar doğurabilmektedir." dedi.
KLİMALAR ZATÜRRE MİKROBU TAŞIYOR
Keskinel, zatürre hakkında şu bilgileri verdi:
"İleri yaşlı, kronik bronşit ve kalp yetmezliği gibi kalp solunum yolu hastalığı olan, diyabetli, böbrek yetmezliği olan, bağışıklık yetmezliği bulunan, sigara ve alkol tüketen kişiler zatürre için risk grubunda olarak adlandırılan kişilerdir. Klima sistemleri, su kaynakları ya da birikintileri de zatürreye yol açan "legionella" adlı bakteriyi barındırabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
GEÇMEYEN ÖKSÜRÜK VE ATEŞE DİKKAT!
Öksürük, balgam, ateş, göğüs ağrısı, nefes darlığı, titreme, iştah azalması, kan tükürme, baş-vücut-eklem ve karın ağrıları zatürre belirtileri arasında sayılabilir. Bu tür temel belirtiler varsa en kısa sürede doktora başvurulması gerekir. Tanı için akciğer filmi, kan tahlili ve balgam incelemelerinden yararlanılmaktadır.
Antibiyotiklerin keşfinden önce hayati tehlike yaratabilen zatürre; günümüzde başarıyla tedavi edilebilmektedir. Başka bir hastalığı bulunmayan, genç ve genel durumu iyi olan hastalarda zatürre ayaktan tedavi edilebilmektedir. Ancak 65 yaşın üzerindekilerin, altta yatan başka hastalığı olanların, solunum yetmezliği bulunanların ya da ağır zatürresi olanların hastanede yatırılarak tedavi edilmeleri uygun olur. Tedaviye başlandıktan sonra genellikle birkaç gün içinde ateş düşer ve kişi kendini daha iyi hissetmeye başlar.
'SAĞLIKLI BESLENİN VE SİGARA İÇMEYİN'
Zatürreden korunmada genel sağlık tedbirlerine uyulması çok önemlidir. İyi beslenme bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektedir. Sigaradan kesinlikle uzak durulması gereklidir. Özellikle kış aylarında, kapalı kalabalık ortamlarda enfeksiyonların yayılması kolaylaşır. Zatürreye neden olan mikroplar hava yoluyla yayılabileceğinden bu tür yerlerde mümkün olduğunca bulunulmamalı, kapalı ortamlar sık sık havalandırılmalıdır.
AŞI, KORUNMADA ÖNEMLİ ROL OYNUYOR
Her zatürre hastalığı aynı mikrobik etkenler ile ortaya çıkmamaktadır. Zatürrenin sık rastlanan sebeplerinden biri olan "Pnömokok" isimli mikroplara karşı aşı, risk grubundaki kişilere uygulanabilir. Pnömokok aşısı, bu mikrobun çeşitli tiplerini içerir. Bağışıklık yetmezliği olanlar, altta yatan kronik bir hastalığı bulunanlar (akciğer, kalp, böbrek, bazı kan hastalıkları ve diyabet gibi), 65 yaşın üzerindekiler ve dalağı alınmış olanlar zatürre gelişimi açısından daha büyük risk taşıdıklarından ve bu kişilerde hastalık daha ağır seyirli olabileceğinden aşı önerilmektedir."
CİHAN