Sözcü'de yer alan habere göre İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ümit Özlale, bugün TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada çocuk yoksulluğunun ve çocuk işçiliğini gündeme getirdi. Özlale, çocuk yoksulluğunu azaltmak üzere partisinin hazırladığı okullarda ücretsiz yemek programıyla ilgili bilgi verdi.
BAKANLIĞA SESLENDİ
Millî Eğitim Bakanlığı'na seslenen Özlale, “Önümüzdeki dönemin bütçesine okulda ücretsiz yemek programını da ekleyelim. Bizler İYİ Parti olarak bu programa destek vermeye hazırız. Gelin 2023 Türkiye'sinde hiçbir çocuk sınıfa aç girmesin” dedi.
Çocuk işçiliğinin iktidarın ucuz ve güvencesiz emeğe dayalı rekabet modeli nedeniyle gün geçtikçe arttığını vurgulayan Özlale, çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için ortak çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti. Özlale'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ”
*TÜİK verilerine göre ülkemizde her 100 çocuktan 22’si yoksulluk içinde büyüyor. Yoksul çocuk sayısındaki artışta dünyada ikinci sıradayız. Yüksek gıda enflasyonu en fazla dar gelirli ailelerimizi ve çocukları olumsuz etkiliyor.
YÜZDE 62,4’Ü…
*Bakın, TÜİK'in verilerine göre çocuklarımızın yüzde 62,4'ü ekmek veya makarnayla karnını doyuruyor.
*Et, tavuk veya balığı yiyebilen çocukların oranı ise sadece yüzde 12,7. Dolayısıyla ülkemizde yaklaşık 7 milyon yavrumuz dengeli ve düzenli beslenemedikleri için gelişimlerini tamamlayamıyorlar, yaşıtlarından başta eğitim olmak üzere her alanda geri kalıyorlar.
“OKULLARDA ÜCRETSİZ KAHVALTI VE ÖĞLE YEMEĞİ VERİLMELİ”
*Peki, bu hepimizin içini acıtan tabloyu tersine çevirmek için ne yapabiliriz? Geçtiğimiz seçim döneminde çocuk yoksulluğunu azaltmak için İYİ Parti olarak devlet okullarında okuyan öğrencilerimize bedava kahvaltı ve öğle yemeği projesini hazırlamış ve kamuoyunun dikkatine sunmuştuk. Şimdi burada, Gazi Meclisimizde de bu projeden bahsetmek istiyorum.
*Bugün devlet okullarında 15 milyondan daha fazla çocuğumuz okuyor. Gelin bu çocuklarımıza ücretsiz kahvaltı öğle yemeği sağlayacak bu projeyi bütün siyasi partilerin de desteğiyle hayata geçirelim. Bakın bu projeyi hayata geçirdiğimizde ne olacak?
-Okul öncesi çağda 235 bin, okul çağında ise 1,9 milyon çocuğumuz hastalıklara yakalanmayacak.
-Okula gitmeyen her 10 çocuktan 1 tanesinin okula kaydolacak, yani okullaşma oranı artacak.
-Çocuklarımız düzenli ve dengeli beslendikleri için eğitimlerinde çok daha başarılı olacak ve “öğrenme yoksulluğu” azalacak.
-Bu proje beraberinde yeni iş olanakları getirecek. 720 bin yeni iş imkânı yaratılacak. Yoksulluk yüzde 1,5 oranında, kadın işsizliğini ise üçte bir oranında azalacak.
-Yemeklerde kullanılacak olan gıda malzemeleri yerel kooperatiflerden tedarik edileceği için çiftçimiz ve kooperatiflerimiz kalkınacak.
-Anneler babalar çocuklarına yiyecek için harçlık vermeyecekleri için aile bütçesi rahatlayacak ve 1,6 milyon insan yoksulluktan kurtulacak.
“HESAPLAMALARI YAPTIK”
*Biz hesaplamalarımızı yaptık. Bu projenin bütçesi önümüzdeki sene Y-İ-D projelerine ödenecek paranın yarısından bile az.
*Buradan hem siyasi partilerimize hem de Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerine seslenmek istiyorum. Önümüzdeki dönemin bütçesine okulda ücretsiz yemek programını da ekleyelim. Bizler İYİ Parti olarak bu programa destek vermeye hazırız. Gelin 2023 Türkiye'sinde hiçbir çocuk sınıfa aç girmesin.
“ÇOCUK İŞÇİ SAYISINI ARTIRIYOR”
*Bugün üzerine konuşmak istediğim diğer konu ise çocuk işçiliği. Ucuz ve güvencesiz emeğe dayalı bir ‘rekabet modelinde' inat ettiğimiz için ülkemizdeki çocuk işçi sayısı ne yazık ki her geçen gün artıyor.
*İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin 2022'de yayımladığı rapor, Türkiye'de en az 2 milyon çocuk işçi bulunduğunu ve bu sayının yaz aylarında 5 milyona yaklaştığını söylüyor.
*Bu çocuklarımızın çoğu zorlu ve tehlikeli koşullarda çalışmaya zorlanıyor. Her ne kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2022 yılı faaliyet raporunda, çocuk işçiliğini önlemek için çeyrek milyar liralık bütçe ayrıldığı söylense de TÜİK’in 2022 verilerine göre bir yılda sadece 15-17 yaş arasında çalışan çocuk sayısının 101 bin arttığı bilgisi yer alıyor.
*Üstelik bunlar sadece 15 yaş üzerinde ve kayıtlı olan çocuk işçiler. Bu sayıya 15 yaşından küçük çocuk işçiler, mevsimlik tarım işçisi çocuklar, sokaklarda ve kayıt dışı çalıştırılan mülteci çocuklar eklendiğinde durum çok daha vahim.
*Maalesef bununla da kalmıyor, zor ve tehlikeli işlerde çalışan çocuklarımız iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyor. Daha geçen ay Ankara'nın göbeğinde Harun'umuz bir yük asansörünün altında kalarak 13 yaşında can verdi.
*İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin verilerine göre son 20 yılda 888 çocuğumuzu iş cinayetlerine kurban vermişiz.
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE MÜCADELE ETMEK İÇİN ORTAK BİR ÇABA GÖSTERMELİYİZ”
*Buradan başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve siyasi partilerimiz olmak üzere bütün yetkililere sesleniyorum. Çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için ortak bir çaba göstermeliyiz. Anayasamızın 50. maddesi yaşına uygun olmayan işlerde çocukların çalıştırılmasını yasaklamıştır.
*Ayrıca İş Kanunu'nun 71. ve 85. maddelerinde 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasının yasak olduğu belirtilmiştir. 18 yaş altı çocukların çalışabileceği işler ve çalışma koşulları da kanunla belirlenmiştir.
*Ülkemizde çocuk işçiliğini önlemeye yönelik çıkarılmış bir ulusal eylem planı da vardır. Ancak bu yasalar ve yönetmeliklerin uygulanmasında büyük sıkıntılar var. Göz göre göre çalışması kanunlarımıza göre yasak olan çocuklarımız, çalışması uygun olmayan işlerde, çoğu zaman kayıt dışı olarak çalışmaktadır.
*13 yaşında çocuklarımız çocuk işçiliğini ortadan kaldırmaya yönelik ulusal eylem planı yürürlükteyken hayatını kaybetmektedir. Çocuk işçiliğine yönelik uygulamalarda ciddi bir kayıtsızlık, denetimsizlik ve cezasızlık vardır.
“YASAL DÜZENLEME YAPALIM”
*Çocuk işçiliğiyle mücadelede gerekirse daha katı yasal düzenlemeler yapmalı ve bu yasaların uygulanmasını sağlamalıyız. Çocuk işçiliğini önlemek için denetimleri sıklaştırılmalı, işverenlere caydırıcı cezalar uygulamalıyız.
*Çocuk işçiliğinin bu derece artmasının sebebi çocuk yoksulluğudur. Yoksul ailelerin çocuklarını çalışmaya değil okula gönderebilmesi için bu ailelere ekonomik ve sosyal destekler vermeliyiz.
*Ülkemizin üzerindeki bu kara bulutu kaldıracak, çocuklarımızı yaşatacak önlemleri hemen şimdi almalıyız. Çocuklarımıza güvenli bir çocukluk sunmaktan daha önemli bir gündemimiz yoktur.